Paylaş
Demirel’e bir gariban “kurtar bizi baba” diye bağırdı, adı böylece baba oldu.
Ünvanı halk verir.
Takdir onundur.
Mağdur’u da halk tayin eder.
Çünkü iyi teşhis eder.
***
Peki, şimdi mağdur kim?
Mağdur bizatihi halk, yani seçmendir ama bir bakıyoruz, maşallah, seçmen hariç herkes mağdur.
Oysa mağdur’u oynamak, seçmenin artık yutmayacağı, çok demode bir rol.
- Efendim bizim halk, mağdurları sever.
Sever de, sahiden mağdursa sever.
***
Beri tarafta...
Mikrofonu kapan, 16 milyon İstanbullu adına başlıyor lafa... Etnik bir grubun sözcüsü gibi konuşan bile var.
Yaşasın.
Halk onun emrinde.
Nereye derse halk oraya oy verir... Vallaha bir işaretiyle, falan kulüp camiası’nı bile yönlendirir.
O derece yani.
Ay, unutuyordum... İçlerinde nane şekeri manileri gibi şiirler yazan, Türkçesi kıt, kabiliyetsiz şairler de var... Darbe çağrısı yapıyor ama bereket anlaşılmıyor. Bir anlaşılsa yandık... Çünkü emri olur.
***
Mesele şudur:
İstanbul Belediyesi için 2 ciddi aday yarışıyor ama bakın, gayriciddi insanlar işi nasıl sulandırıyor. Kim oluyor bunlar?
Biz adayların projelerini dinleyeceğimize, öbürlerinin deli saçmalarıyla boğuluyoruz. Keşke o 2 aday, kol kola çıkıp dese ki:
- Bizi rahat bırakın... Sandık orada işte... Gidip oyunuzu atın, haydi yallah.
Kolkola giremiyorlarsa da ziyanı yok, ayrı ayrı çıkıp bunu deseler keşke.
Paylaş