Paylaş
Sonunda çiftçiye de müjde gelince dayanamadı.
Yerinden fırlayıp:
- Bunlar hep oy için diye bağırdı.
***
Ben de dayanamadım.
Dedim ki ona:
- Ulan ahmak, tabii ki oy için.
Demokrasiler böyledir: Hizmet verirsin oy alırsın, hizmet alırsın oy verirsin.
Al gülüm, ver gülüm.
Sustu, oturdu yerine.
Sanki ilk defa duyuyormuş gibi.
Dedim ya ahmaktır.
***
Bütün bu köprüler, barajlar, otoyollar, metrolar, tüneller, hastaneler, okullar... Ne için yapılıyor ki? Bu konut projeleri ne için?
- Oy için.
Bütün bu zamlar, yaşa takılan emekliler ve hatta güvence altına alınan başörtülüler. Ne için bütün bunlar?
- Oy için.
***
Nitekim durup dururken, biri çıktı, şu başörtü meselesini yasaya bağlayalım dedi...
Ne için? Oy için.
Ona öyle demezler.
Öbürü de çıktı, yasaya değil anayasaya bağlayalım dedi...
Ne için? Oy için.
***
Aslında bunlar bahane.
Anlatmak istediğim esas nokta şudur:
- Oy hep lazımdır, oysuz olmaz. Oy yoksa, parti de yoktur, oy yoksa partinin lideri de yoktur...
Nitekim siyasi hayatımızda “oy peşinde koşmayan” parti hiç olmamıştır.
***
İlk defa şimdi oluyor.
Dikkat!..
Hem iktidara talipler, hem de onlara oy lazım değil.
Nasıl olacak? Olacak.
Başkalarının oylarıyla olacak.
2 üye hariç, 6’lı masanın 3-4 üyesi, hayatta oy’la tanışmıyor bile... Tanışmaya da hiç ihtiyacı yok...
Onlar hazıra konacak.
Yani, ilk defa oy kaygısı bulunmayan insanlar yönetmeye talip ülkeyi.
Hayırdır inşallah.
Dünyada örneği yok.
......
Ahmak arkadaşıma bütün bunları anlattım ama galiba kös dinledi.
Paylaş