Özetlersek

Koca haftayı “sabotaj mı, kaza veya ihmal mi” tartışmasıyla geçirdik.

Haberin Devamı

 

Sabotaj diyenlere “nerden biliyorsun” sorusunu yönelttiğimiz kadar, kaza veya ihmal diyenlere de aynı soruyu yönelttik: Nerden biliyorsun?
 

Çünkü ortada şahit yok.
 

25 şehit var.
 

***
 

Şimdi başka bir soru geldi.
 

Soru şu:
 

Askerlikte kaza, ihmal, rehavet veya gaflet mi  daha büyük suçtur, yoksa bir sabotaja maruz kalmak mı?
 

Hergün karakollar baskın yediği için ve hergün bir tuzak ve mayın haberi patladığı için, sabotajlar olağan hale gelmiştir. Askere kimse kusur veya suç
 

atfetmiyor artık... Sadece terör kınanıyor.
 

Öyleyse...
 

Sabotaj diye ısrar etmenin hangi amacı var? Siz, yukarıya fatura çıkartmak istiyorsanız, asıl rehavet ve gaflet’in hesabını sorun.
 

Niye sabotaj’a saplanıp kaldınız?
 

***
 

Tuhafsınız vallahi.
 

Haberin Devamı

Asker kanatı, iki rütbeli subayı tutuklayarak, kendi hatasını peşinen kabullendiği halde, siz hâlâ sabotaj diye tutturup, herkesi aklamış bulunuyorsunuz. Ne biçim bir muhalefet bu? Nasıl bir siyaset?
 

Yahu, merak saikiyle bombanın patlaması bile, sizin için bir malzemedir. Fakat hayır... Merak değil kasıt diyerek, suçu meşhul bir ajana yıkıp sorumluların hepsini azâd ediyorsunuz.
 

Başbakana da hayret... Sabotaj olmadığına dair sizi hâlâ iknaya çalışıyor. Halbuki sussa, bütün suç, o esrarengiz sabotajcıya yıkılacak... Tabii Kılıçdaroğlu’nun sayesinde.
 

Not:
 

Genç Türkiye bu.
 

72 aylıklar, 66 aylıklar, 60 aylıklar, haydi bakalım, hepiniz okula.
 

Seneye daha da gençleşiriz belki... Ayların sayısını tek haneli rakamlara indiririz.
 

İlk hedefimiz: 9 aylıklar.
 

Sonrası kolay.

Yazarın Tüm Yazıları