Paylaş
Mesela dese ki:
- Hanginiz belirleyiciyse, yumruğunu masaya vursun ve neyi belirleyecekse artık belirlesin... Yeter.
Yok, içlerinde hiçbiri belirleyici falan değil ama kendini öyle pazarlıyorlarsa yine yeter... Bitsin bu tiyatro... Herkes dağılsın, paydos.
***
Gerçi kimse dinlemez ama
millet de kül yutmaz... Yutmuyor işte.
Kemal Bey, masanın patronu gibi gözüküyor. Halbuki değil... Bilakis, masada en zayıf halka... Bu yüzden, her cebinde bir mavi boncuk taşıyor. Gösterip gösterip tekrar cebine koyuyor.
Ne yapsın?
***
Akşener, orada milletin sigortası gibi oturuyordu ama dönen dolaplara seyirci kala kala, epey kilo vermişe benzer... Öyle ki, masadan kötü bir sonuç çıkarsa, fatura ona yıkılıp kalacak.
Kendi bilir.
***
Temel Bey, masanın akl-ı selim’i olarak önceleri mesafe aldıysa da, yol uzayınca şöhretinden epey fire verdi.
Biraz dinlenirse, belki eski formuna kavuşabilir.
***
DP Lideri Uysal, Temel Bey’in tersine, önceleri pek kifayetsiz gözüküyorken, şimdi “kıymetli bir genç siyasetçi” olarak anılmaya başladı.
***
Prof. Davutoğlu’nu doğrusu burada parlak cümlelerle anmak isterdim ama şu ahde vefa meselesi, elimi kolumu bağlıyor.
Ali Babacan ise benim dünyama zaten çok yabancı.
Ne yapalım?
Siz en iyisi, yazının Akşener Bölümü’nü tekrar okuyun.
Hiç değilse aşinadır.
Not:
Heyecan dorukta.
Mahalle sabırsızlanıyor.
Amerikalı Jeremy, salyangoz satışlarına ne zaman
başlayacak acaba?
Paylaş