Paylaş
Biri çıkıp bağırıyor:
-?Sende şu kadarcık şeref varsa...
Öbürü çıkıp:
-?Sende biraz utanma kaldıysa...
Bırak bunları, esas konuya gel.
Hayır... Atışa devam:
-?İspat edemezsen alçaksın...
Bu mudur kürsü dokunulmazlığı?
***
Dünyada neler oluyor? Hadi ondan vazgeçtik. Türkiye’de neler oluyor?
Suriye meselesi var.
Kürt meselesi var.
Deprem var.
Terör var.
Bedelli Askerlik, Vicdani Red, Ekonomik dengeler, yeni zamlar... Hiçbir şey bilmiyorsan, atanamayan öğretmenler var.
Biraz gazete okuyorsan, şiddet yasası ve şike tartışmaları var.
Yahu siyasette başlı başına yeni bir yapı, yeni bir çatı arayışları var. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu diye bir hasret, bir hicran var.
Peki sen ne diyorsun:
-?En dürüst benim.
Bravo Bekçi Murtaza.
***
Öyle bir kafadır ki bu, Cumhuriyet aşkı, 1933 model.
Asayiş yöntemi, 1938 model.
Ekonomi zekâsı, 1943 model.
Demokrasi dehası, 1978 model.
Siyaset lügatı, 1980 model.
Senfoni merakı bile ta 28 Şubat’ta kalmış.
-?Enerji politikası hakkında ne düşünüyorsun?
-?Hırsız var.
***
Durum budur sevgili okurlar.
Böyle bir kısır döngüde biz hâlâ siyaset yazıyoruz.
Kuzum bu Abdülmecid’i anmak da nereden çıktı:
-?Padişahlık özlemi.
Ama kabak tadı verdiniz.
Hadi ben maça gidiyorum.
Beşiktaş’ı seyredeyim de biraz içim açılsın.
Paylaş