Paylaş
bu kadar sürekli ve süratli değiştiğini hiç görmemiştim. Tam da benim olmadığım günlere denk geldi.
Ne yapalım?
Arkada kalanlar, orada kalsın.
Biz önümüze bakalım.
Bütün mesele:
- Hangisinden başlamalı?
***
Bence kolayından başlamalı.
Nedir en kolay denklem?
- Parti kapatma davası.
Kapatılsın mı, kapatılmasın mı?
İyi düşünün.
Kapatılırsa, “Demokrat bir ülke olmadığımız” iyice tescil edilecek... Zaten dünya alem böyle düşünmüyor mu? Yoksa, Amerika’dan demokrasi dilenmenin manası ne ola?
“Battı balık... Kapat gitsin.”
***
Ama bir de düşün Türkiyem:
- Kapatmazsan?
Dünya alem sana bravo diyecek... Demokrasi uğruna “Kendi kanun ve hukukunu bile yok saydığını” takdir edecek... “Suç işlemeyi bile” demokrasi uğruna serbest bıraktığını alkışlarla karşılayacak.
***
Şimdi tekrar sorayım:
- Kapatılsın mı? Kapatılmasın mı?
Fakat hayır.
Bizimkilerin derdi başka.
Kapatılması kime yarar’ın peşindeler.
Yani 6 milyon oy’un akıbeti onları daha çok ilgilendiriyor... Ama 6 milyon oy’un hâlâ yerinde durup durmadığını kimse bilmiyor.
Virüs değil ürün
Dönelim koronaya.
Önce yarasa namında bir hayvana çıktı fatura.
Sonra sırtlan mı gergedan mı ne, başka hayvanların da adı karıştı.
Tıpkı ne gibi?
Otoyollardaki cinayetleri
trafik canavarı denen meçhul bir hayvanın üstüne yıktığımız gibi.
***
Ama yeter.
Hayvanlara bu kadar
iftira atıp durmayın.
Bu virüs olsa olsa insanoğlu’nun üretip dünyaya saldığı bir beladır. Bu kadar alçak ve gaddarını ancak o becerebilir.
Paylaş