Paylaş
Komünizm geliyor deseler, artık kimse yutmaz.
- İrtica geliyor.
- Bölücülük aldı başını gidiyor, Türkiye parçalanıyor.
Baktılar ki hepsine bağışıklık kesbetmişiz, terörü de bıraktılar bir yana, deprem geliyor demeye başladılar... 42 bin ölü, 102 bin yaralı... Küsuratına kadar söylediler.
Fayda etmedi.
- Kuş gribi geliyor.
- Domuz gribi geliyor.
- Ekonomik kriz geliyor.
Hepsi geçti gitti.
Şimdi de:
- Yüzyılın en soğuk kışı geliyor... Aman ha, kar geliyor, yağmur geliyor.
***
Bilim adamlarından biri de ithal domateslerle korkuttu bizi.
İçine öyle bir tohum atarlarmış ki, Türk nesli 20 yılda yokolurmuş. Sakın ha İsrail’den domates almayın.
Ah, bir de genetiği değiştirilmiş organizma terörü vardı, sahi o ne oldu?
Bütün dünya, bizim canımıza kastettiğine göre:
- Çikita muz yemeyin.
- İthal viski, sigara ve puro içmeyin. Türkleri zehirliyorlar.
- Yabancı et? Kesinlikle yemeyin.
Yahu, bir “deli dana” meselesi vardı, ne oldu?
Korkuyorum.
Ne İsviçre çikolatası, ne Rus votkası, ne Arap’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri.
Korkuyorum.
Ermenilerden, Kürtlerden, Rumlardan, herkesten korkuyorum.
En çok da Türklerden.
***
Hepsine katlanabilirim.
Ama şu meteorolojinin beni korkutmasına dayanamıyorum.
- En soğuk kış.
Hoş geldi sefa geldi.
İlkbahar ve sonbahar kalmayınca, uzun bir yaz ve uzun bir kış, artık kaderimizdir. Onu da burnumuzdan getirmeseler bâri...
Tabelaya bakar mısınız:
- Dikkat, heyelan var.
Varsa var, ne yapabilirim yâni?
Durayım mı, geçeyim mi, hızlı mı geçeyim, yoksa geri mi döneyim?
Yok canım.
Maksat korku olsun.
Paylaş