Paylaş
Bu yazıya oturduğum saatlarde, seçim sonuçları henüz belli değildi. İleri saatlerde, yâni rakamlar geldikçe, yeni bir yazı yazmaya da hiç niyetim yok.
Esasen acelem de yok.
Tasnif bitsin... Sonuçlar iyice hazmedilsin...Elbet yarınki yazıda bizim de birkaç lafımız olur.
Hem, sandığı tercüme etmeye ne hacet??Rakamlar hiç tartışılır mı? Tescil edilen maçın skoru değişir mi?
En mühimi de:
-Sonucu önceden belli bir maç değil mi bu?
Sonucu kabullendiyseniz, zaten mesele yok.?Üst tarafını yarın konuşuruz.
***
Size sandık başından bir görüntü aktarayım.
Oy atmaya gittiğimiz okulun bahçesinde 4-5 kişi Başbakan Kemal diye slogan atınca, içeriden bir kaç genç dışarı fırladı “susun” diye müdahale etti.
Ama bu defa da başka bir grup başladı bağırmaya:
-İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün.
Nasıl şey bu?
Suç değil mi?
Yasakları ihlal değil mi?
Yanıbaşımda, mahallemizin meşhur elektrikçisi Ali Usta var. Az ötede, iş adamı Özkan Bolat.
Ali Usta, “biz kim demokrasi kim” diye söylendi. Bolat ise “demokrasi var ama demokrat yok” diye homurdandı.
Neyse ki tatsızlık fazla sürmedi.
***
Ben de onlara az evvel televizyonda gördüğüm bir sahneyi anlattım.
Kadir Topbaş oy attıktan sonra çıkışta gazetecilerle konuşuyor.
İçlerinden biri ne sorsa beğenirsiniz:
-Seçim sonuçları hakkında bir tahminde bulunabilir misiniz?
Hem de saat henüz 11’di.
Buyrun işte.
En fiyakalı kanalın muhabiri böyle yaparsa, bizim mahallenin birkaç bıçkını, yasağı çiğnemiş çok mu?
.........
Herşeye rağmen...
Demokrasi kör topal işliyor sevgili okuyucular.
780 bin kilometrekare büyüklüğündeki bu tımarhanede seçim yapabildiğimize şükür.
Ayrıntıları yarın konuşuruz.
Şimdilik hoşça kalın.
Paylaş