Paylaş
Kullandıkları Türkçe’ye bakın.
Uyduruk kelimelerle konuşuyorlar?
- Ne diyor bunlar?
Kendi aralarında bile anlaşamıyorlar.
***
O uyduruk kelimelere de razıydık ama bunlar, o kelimeleri de yanlış yerde kullanıyorlar.
Okullarda hocaları da böyle mi konuşuyor?
Zannetmem.
Bu çocuklar, Türkçe’ye hiç aşina değiller.
Ne demek aşina?
Bilmezler ki.
***
Zaten kelime dağarcıkları da fakir.
Kullandıkları dil, 200 kelimeden ibaret.
Gramer sıfır.
İmla sıfır.
Telaffuz, sıfırın altı.
Bu mu yaşayan Türkçe?
***
Bilgi yarışmalarını izliyorum.
Deyimlere de yabancılar. En yaygın atasözlerini bile hiç duymamışlar.
Bu nasıl bir kuşak?
Türkçeyi bilmeyen insan, yarışmaya katılır mı?
Çoğunluk böyle.
***
Bereket bir kısım gençler var ki, Türkçeyi mükemmel konuşuyorlar. Belli ki onlar Türkçeyi evde öğrenmişler. Anneden babadan öğrenmişler. Çünkü Sağlıklı Aile Yapısı işliyor.
O olmasa yandık.
***
Yeni kelimelere karşı değilim. Yeter ki doğru olsun, uyduruk değil... Yeter ki yerinde kullanılsın, özenti için değil.
***
Dil yâresi şarkılarda bile ağlamaktadır.
Şevki Bey’in Hicaz şarkısını dinleyin, 136 yıllık şarkı:
Dil Yâresini andıracak yâre bulunmaz.
Dünyada gönül yâresine çare bulunmaz.
Her derdin olur çaresi, meşhur meseldir,
Dünyada dil yâresine çare bulunmaz.
Not:
“Okuma yazma çok güzeldir ama okuduğunu anlamadıktan sonra neye yarar?” (Merhum Hıncal Uluç’tan bir cümle.)
Paylaş