Paylaş
Hem de çok iyi yaparlardı.
Öyle ki, karşınızda sahiden Erbakan var, Demirel var zannederdiniz. Sahiden Ecevit konuşuyor zannederdiniz.
Alkış, ıslık, kıyamet.
Ve tabii kahkahalar.
Salon adeta yıkılırdı.
***
İşin güzel tarafı, seyirciler (müşteriler) kimi Demirelci kimi Ecevitçi olduğu halde her ikisinin de taklidini alkışlardı, yani masalar birbirine hiç husumetle bakmazdı.
Oysa siyaset, o zaman da gergindi ama mizah herkesi teskin mi ederdi neydi... Tatsızlık pek hatırlamıyorum.
***
Önce o salonlar, o müzikholler gitti.
Sonra o sanatçılar siyasi mizah yapmaktan vazgeçip başka alanlara yöneldi.
Zaten de o güleryüzlü seyircilerin yerini şimdi asabi insanlar aldı.
***
Ne yazık... Pazar günü sandığa asık suratlarla gideceğiz.
Şakalaşmaya bile imkan yok. Herkes gergin.
İstanbul, biraz yumuşamalı. Onu İstanbul yapan değerlerine dönmeli. Çatık kaşı terketmeli.
Belki o zaman, o güzelim sanatçılar da siyasi mizah’la birlikte geri dönerler.
O alkışları çok özledim.
Paylaş