Çatı aday ya Kılıçdaroğlu.
Ya da Kılıçdaroğlu.
............
Aksi halde ne olur?
Her koyun kendi bacağından asılır. Nokta.
Yeni dünya
Bir
Beklemesine elbet bekler de, ne var ki, İttifak’ın diğer partilerini de beraberinde sürükleyip batırır.
***
Koray Aydın boşuna mı şunu diyor:
- Seçilemeyecek birinin adaylığını kabul edemeyiz.
Özgür Özel boşuna mı şunu diyor:
- Öyle bir aday çıkaracağız ki, Atatürk bile onaylardı.
Hatta HDP, boşuna mı şunu diyor:
- Çatı adayı için bizim onayımız alınmalı.
Özetleyeyim:
Millet İttifakı’nda gerçek adayın kim olduğunu öğrense, Atatürk bile çok beğenir ve dermiş ki:
- İşte benim cumhurbaşkanım.
Yani o derece mükemmel bir aday.
Bunu kim söylüyor?
Özgür Özel... Bravo.
***
Özgür Bey, çok dikkatli bir siyasetçidir. Söylediği her lafın nerelere kadar uzanacağını iyi bilir.
Ne terör, ne bölücülük.
Hepsi vız gelir.
Bizi çökertecek olan tek tehlike: Milli, manevi ve ahlâki değerlerde çöküntü.
Allah korusun.
Ama korkuyorum. Çünkü dürüstlük normal değil, meziyet sayılmaya başlandı.
- Namuslu adam / Namusuna kefilim.
Yok yahu, sana kim kefil olsun?
***
Lök gibi oturup yerinde sayan, sadece siyasettir.
Şu mitinglere bakınız:
Hamaset dolu nutuklar.
Abartılı vaatler.
Ve bindirilmiş kıtalar...
Mesela, Mersin’de miting mi var:
- Merhabayın Adanalılar / Selam size Antalyalılar / Hoş geldiniz Burdurlular.
Süper süper.
***
Çünkü... Türkiye’ye her türlü düşmanlığı yapıp, sonra hiçbir şey olmamış gibi sırtımızı okşamak ve yüzümüze gülmek, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir pişkinliktir.
Bu kadarını Fransa bile beceremezdi.
***
Yunanistan’a razıyım.
Bize olan nefretini ve hiddetini bâri gizlemiyor. Sabah akşam Türkiye’yi sayıklıyor. Öbür devletleri de kışkırtıp aramıza hep nifak sokmaya çalışıyor.
- Düşman, böyle olur işte.
Örnek olduğu için.
*
Şanlıurfa Belediye Başkanlığını ona verin, bütün çiftçilere elektrik bedava olsun.
- Amcam öyle söz verdi.
Namus sözü.
Hatta Şanlıurfa’nın bütün evlerine ve dükkanlarına da bedava.
Belki üste para bile dağıtır.
Ekonomi dehasını ise Masum Türker Hoca’ya miras bıraktığı karmaşık bir programdan biliriz. Masum Hoca enkaz devralmıştı diyemem ama nelerle boğuşmuştu.
*
20 yıl evvel... Bir de yazı hatırlıyorum... Murat Çelik’in yazısı diye kalmış aklımda...
Her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı olduğu gibi Kemal Derviş’in de üzüm yiyiş tarzını okumuştum o yazıda.
Nasıl yermiş?
Çatal bıçakla...
Kabuğunu soyarak.
Çok denedim ama beceremedim.