Paylaş
Kelimeler özenle seçilmiş... İçinde hem taziye var, hem ortak bir hüzün, hem de Türk-Ermeni birlikteliğine açılan yeni bir ufuk.
-Kim kaleme aldıysa tebrikler.
Fakat burada kalmamalı. Gerisi de gelmeli. Öyle ki, Ankara sıkı bir dostluk taarruzuna geçmeli.
Şimdi konuşsun bakalım Başkan Obama... Ne derse desin... Yıllardan beri ilk defa “telaşsız” bir 24 Nisan yaşıyoruz.
Dünkü 23 Nisan
Bayram’a rağmen mecliste yine kırıcı konuşmalar yapıldı.
Ve anlaşıldı ki bu üslubu düzeltmek mümkün değil. Hatta yarın öbürgün Anıtkabir’de bile kavga edebilirler.
Niye olmasın?
Geçen gün iki eski arkadaş, bir cenazede tekme-tokat birbirlerine girdiler.
Yukarıdaki yazıyı gördünüz. 1915 olaylarına gayet müşfik yanaşabiliyoruz ama kendi aramızda hâlâ nadan ve gaddarız.
Öyleyse...
Öyleyse, üslubu falan boşverin.
Buyrun beyler, ağzınıza geleni söyleyin.
Namert kelimesini çok seviyorsunuz ama hafif kalıyor...?Kimseyi rahatsız etmiyor.
Taa tüfek icad olduğunda bozulan mertlik, insanların hiç umurunda olmadığı için, namertlik de şerbetlenmiştir.
Onun yerine kalleş deseniz de faydası yok.?Yeni kelimeler üretmelisiniz.
Yalova
6 oy farkla biten seçim,
1 Haziran’da tekrarlanınca, sanmayın ki yine artı-eksi 6 oy’la bitecek.
Geride, diğer partilere dağılmış 7 bin oy daha var. Belli ki bu oylar ittifak arayacak. Ya CHP’yle ittifak, ya da AKP’yle.
Belki de ittifak değil nifak.
Öyle ya...
Maksat, birinden birine seçimi kazandırmak mı, yoksa öbürüne kaybettirmek mi?
2 tur’lu seçimlerin böyle bir cilvesi var işte. Sana ait olmayan oylarla öne geçmek.
Ya da rakibine ait olmayan oylar yüzünden geride kalmak.
Paylaş