Paylaş
Bu kadar değerli bir hazinenin üzerinde yaşıyor olmak biz Bursalılar için ayrı bir övünç kaynağı. Bu kıymetli hazineyi dünyaya tanıtan bir iş insanını sizlerle tanıştıracağım. Bu şehir elçileri, marka elçileri, zeytini ve zeytinyağını tanıtırken aynı zamanda Bursa’yı da tanıtıyorlar. Bunlardan biridir İlhan Sarı.
Bursa’da Fistaş İplik ile dünyanın pek çok ülkesine iplik ihraç eden, fantezi iplikte, dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olmuş, bir dönem Demirtaş Organize Sayii Odası başkanlığını yapmış, Bursalı iş insanı İlhan Sarı; şimdilerde Manisa’nın, Köprübaşı ilçesinde 3,5 milyon metre kare arazide 200 binden fazla zeytin ağacı ile ‘dünyanın en büyük organik zeytin çiftliğini’ kurarak adından söz ettiriyor. Hayal edebilmeniz için söylüyorum yaklaşık 7.000 futbol sahası büyüklüğünde bir alandan bahsediyorum.
*
Ürettiği zeytinyağının kalitesini anlamanız için size zeytinyağı ile ilgili küçük bir bilgi vereyim.
-Hasat edilen sağlıklı meyve, güneş altında bekletilmeden hemen fabrikaya ulaştırılmalı ve normalde 24 saat içinde işlenmelidir. Fabrikaya gelen zeytinler güneşe ve yağmura maruz kalmayacak şekilde üstü kapalı bir ortamda kasalar içinde saklanmalı.
-Zeytin meyvesi içerisinde çekirdek, zeytinin etli kısmı, onunda içerisinde zeytin yağı ve zeytin meyve suyu bulunmaktadır. Zeytin meyvesi taze olarak dalından koptuğu andan itibaren, zeytinin etli kısmı içerisindeki zeytin yağı ve zeytin meyve suyu reaksiyona girmeye başlamaktadır.
-Dakikalar ve saatler ilerledikçe zeytin yağının asidi yükselmeye başlar ve yağın içerisindeki insan sağlığına faydalı mineraller, vitaminler azalmaya ve bozulmaya başlar. Buna bir örnek vereyim; Roma İmparatorluğu döneminde Romalılar çok geç sürede sıkılan zeytinyağlarını çöpe atmak yerine, Roma şehrinin gece aydınlatmasında mazot gibi, lamba kandil yakıtı olarak kullanmışlardır.
-Zeytin yağının zeytin meyve suyundan en kısa sürede ayırılmasıyla yağın içerisindeki insan sağlığına faydalı mineral ve vitaminler bozulmadan maksimum seviyede tutulur.
Zeytinyağında 4 saat kuralı
İlhan Sarı çiftliğinde, ağaçlardan toplanan zeytinler 4 saat sonra, evet her ne şart altında olursa olsun, 4 saati geçirmeden sıkılma işlemine geçiliyor. Bu 4 saat zeytinyağın kalitesini belirliyor. Dört saati geçirirseniz zeytinin içindeki insan sağlığına yararlı mineral ve vitaminler oksijenle etkileşime girip asit üretmeye başlıyorlar.
Piyasadaki zeytinlerin aradan günler geçtikten sonra sıkıldığını, beklerken ezildiğini düşündüğünüzde bu 4 saati tüm şişelerinde etiketleyerek bir kalite standardı olarak öne çıkarıyor İlhan Sarı.
Çiftiğin diğer zeytinyağı üreticilerine göre en belirgin özelliği, modern yağ üretim tesisinin, zeytin üretim çiftliğinin içerisinde yer almasıdır. Bundan dolayı özel yetiştirilen organik zeytinlerimizin dalından koparıldığı andan itibaren en kısa sürede modern yağ çıkarma tesisine ulaştırılır.
Bebekler için, hamileler ve yetişkinler için içmelik 0.1 ile 0.5 asit arasında ayrıştırılmış zeytinyağı üretiyor. Salataya filan koymak günah olur bu türde. Sabahları 1 kaşık içiliyor şifa niyetine o kadar. Bu zeytinyağın özelliği zeytin koruk halindeyken toplanıyor. Normalde 4-5 kilodan 1 lt zeytinyağı alırken bu şekliyle 12-13 kilodan 1 lt zeytinyağı elde ediliyor. Zaten bu tür zeytinyağı 250 ml şişelerde sadece eczanelerde satılıyor.
Yapraklarından zeytin çayı üretti
Zeytin ağacı ağır ve zahmetli büyümesine karşın oldukça uzun ömürlüdür. Bir zeytin ağacının ortalama ömrü 300-400 yıldır, ancak 3 bin yaşında zeytin ağaçlarına da rastlanmıştır. Bu nedenle zeytin ağacının adı mitoloji ve botanikte ‘ölümsüz ağaçtır.
Zeytin ağacının uzun yaşamı, yapraklarındaki oleuropein maddesine dayanır. Bu madde zeytin ağaçlarını, hastalık ve zararlılardan korur. Ayrıca yapraklarından çıkan kalsiyum elenolaten maddesi, zararlı virüs, bakteri ve mantarları yok eder.
Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişli olan zeytin ağacı için en verimli ortam yazları sıcak, kışları ise ılıman geçen iklimlerdir. Çünkü zeytin ağacı ışığı, güneşi ve 15° C üstündeki sıcaklığı sever. Yaprak dökmeyen, eğri, büyük gövdeli, sık dallı, 5-20 m yüksekliğinde uzun ömürlü bir ağaçtır. Yaprakları yeşil renkli olup, derimsi yapısı vardır.
İlhan Sarı inovatif bir düşünce ile, zeytin yapraklarını ve içerisindeki oleuropein maddesinin faydalarını keşfedince zeytin yapraklarından çay yapmaya karar verir.
Oleuropein mucizesi
Marmara Bölgesi’nde yetişen bir zeytin ağacının yaprağında oleuropein yüzde 1 düzeyindeyken İlhan Sarı uyguladığı bilimsel yöntemlerle kendi çiftliğindeki ağaçlarda bu oranı yüzde 26’ya kadar çıkartmayı başarıyor. Çiftlikte, zeytinin meyvesi gıda, yağı şifa, yaprağı ise ilaç olarak kullanılıyor.
İlaç şirketleri İlhan Sarı’dan aldığı yapraklardaki oleuropein özünü açığa çıkartarak, yüksek bağışıklık için katkı maddesi olarak kullanıyorlar bu maddeyi.
Bilim insanları 12 gün boyunca oleuropein verilen farelerde tümörlerin yüzde 50 oranında küçüldüğünü gözlemliyor.
Araştırmalar bu maddenin kanseri önlediğini dahası, yayılmasının da önüne geçtiğini ortaya koyuyor. İlk kez 1908 yılında keşfedilen bu bileşiğin yapısı ancak 1960’da tanımlanıyor.. Neredeyse “ölümsüzlük ilacı” gibi mucize bir madde oleuropein.
*
İlhan Sarı işte bu değerli yaprakları toplayarak zeytin çayı elde etmiş. Poşet çay şeklinde sıcak bardağınıza koyduğunuzda birkaç dakika sonra demlendiğini görüyorsunuz. Marketlerde ve eczanelerde satılan bu çayı yurt dışına da ihraç etmeye başlamış İlhan Sarı.
Benim ona tavsiyem bu çayı yazın soğuk çay olarak da kullanılmasını, şimdilerde moda olan şerbetlerde reçetelenmesini sağlamalıdır.
Zeytin yaprağının faydaları:
Zeytin yapraklarıyla 30 günlük kürü sayesinde, bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarından bazılarını sizlere saymak istiyorum.
-İnsilün direncinin düşürülmesine yardımcı oluyor.
-Soğuk algınlığı, grip ve nezlede rahatlamayı sağlıyor.
-2005 yılında Avustralya’da yapılan bir çalışmada zeytin yapraklarındaki antioksidan kapasitenin vitamin C’de bulunandan 5 kat daha fazla olduğu görülmüştür.
-Sinüzitin iyileşmesine yardımcı oluyor.
-Cilt yaşlanmasına karşı koruyucudur.
-Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için oleoropein kansere karşı ciddi anlamda savaş veren bir moleküldür.
Sağlıklı gıdanın, sağlıklı içeceklerin çok konuşulduğu bu günlerde Bursalı iş insanının bu değerli girişimi nedeniyle tebrik ediyor, benzer girişimlerin önünü açarak örnek olmasını diliyorum.
Paylaş