Paylaş
Kardeş kardeşi, evlat babayı, baba evladı öldürmüştür.
Televizyonlardaki “Muhteşem Yüzyıl” ve “Bir zamanlar Osmanlı-Kıyam” dizilerini (hatalarla dolu olmalarına rağmen) halkımızın, Osmanlı tarihine ilgisini artırdıkları için yararlı buluyorum.
Dizileri sevsek de sevmesek de, insanlarımızın tarih bilincini geliştirdiğini kabul etmeliyiz.
TRT-1’de pazartesi günleri yayınlanan (Türkân Şoray’ın da rol aldığı) “Bir Zamanlar Osmanlı” dizisi, tarihimizin kanlı bir dönemini, “Patrona Halil İsyanı”nı anlatıyor.
Baldırıçıplak hamam tellağı Arnavut Halil, “Patrona Halil” adıyla isyancıların lideri oluyor.
Eskiden Osmanlı donanmasının “Patrona” adlı gemisinde leventlik yaptığı için “Patrona” lakabını alan hamam tellağı Halil, Padişah Üçüncü Ahmet’i tahtından indiriyor, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın kellesini kestiriyor.
Patrona Halil’in elebaşılığındaki isyancılar, kellesi kesilip önlerine atılan “Lale Devri”nin ünlü sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa’nın ölüsünü köpeklere yediriyor.
17’nci yüzyıl, Osmanlı Devleti için yenilgiler ve felaketler dönemiydi.
Arabistan çöllerinden Viyana surlarına kadar çok geniş bir alanı kaplayan imparatorluğun gerileyişi devam etmiş, devletin temelleri sarsılmaya başlamıştı.
Ülke perişan durumdayken 1703 yılında tahta Üçüncü Ahmed geçti.
27 yıl saltanat süren Üçüncü Ahmed hattat, şair, musikişinas ve barışçı bir padişahtı. Ülkeyi bir ölçüde huzur ve sükûna kavuşturan Üçüncü Ahmed’in uzun saltanatına, baldırıçıplak bir hamam tellağı, başlattığı kanlı isyanla son verdi.
Bu, aynı zamanda “Lale Devri”nin de sonuydu.
“Lale Devri” Kâğıthane’de aşk, kadın, müzik, renk, ipek ve lale tutkusunu temsil ediyordu.
“Lale Devri”nin yaratıcısı Nevşehirli Sadrazam Damat İbrahim Paşa idi.
Onun 12 yıllık sadrazamlığı sırasında bilim ve güzel sanatlar alanında büyük hamleler yapılmış, ilk Türk matbaası kurulmuştu.
1727 yılında İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi tarafından İstanbul’da tesis edilen matbaada birçok değerli eser basıldı, Avrupa’daki bilim, sanat, kültür ve askerlik gibi alanlardaki gelişmeler takip edildi. O yıllarda Türkiye’nin ilk kâğıt fabrikası Yalova’da açıldı.
Nevşehirli İbrahim Paşa, Sultan Üçüncü Ahmed’in, Şehit Ali Paşa’dan dul kalan kızı Fatma Sultan’la evlenip adına bir de “Damat” unvanı eklemişti.
Kâğıthane’de eşi görülmemiş zevk ve sefa âlemleri yapılıyor, her yer, bu devre adını veren lalelerle donatılıyordu.
Bahar ve yaz aylarında da Çırağan sefaları gündeme geliyor, geceleri de devam eden bu eğlencelere, Şair Nedim gibi zamanın ünlü şairleri ile musikişinasları da katılıyor, kaplumbağaların üstüne dikilen mumlar, göze zevk veren görkemli manzaralar yaratıyordu.
Ancak eğlencelerin dozu kaçırılmıştı. Bu zevk ve sefahat devrinden memnun olmayanlar da vardı. Yapılanlar israf olarak görülüyor ve büyük ekonomik sıkıntı çeken geniş halk kitlelerinin yüreği kızgın lavlar gibi kabarıyordu.
İnsanlar, camilerde ve tekkelerde hoşnutsuzluklarını ortaya koyan konuşmalar yapıyor, böylece ayaklanmanın zemini oluşuyordu.
Uzun süredir maaşlarını alamayan yeniçerilerin huzursuzluğu da büyümekteydi...
HAFTAYA: Patrona Halil’in başlattığı kanlı ayaklanma!
Paylaş