DÜNKÜ bölümde Demirel “Bir kahraman geldi, ülkeyi dış düşmanlardan kurtardı ve dedi ki: ‘Esas mesele şimdi başladı. İç düşmanlardan kurtaracağız ülkeyi!’
Nedir iç düşman? Yoksulluktur diz boyu. Cahilliktir diz boyu... Harabiyettir diz boyu... Ve bu ülkeyi uygar, çağdaş ve zengin bir ülke yapacaksınız. Cumhuriyet’in hedefi budur” demişti. Demirel’in konuşmasının ikinci bölümüne bugün devam ediyorum: * * * “1949 yılında mezun olduktan sonra köyüme gittim. Benim köyüm Isparta vilâyetine bağlı. Akşam oldu mu, Isparta’da ışıklar yanıyor. Köylüler sordular bana ‘Şimdi sen ne yapacaksın?’ diye... Serde gençlik var, ataklık var, kavga da var kafamda... ‘Bakın, akşam oldu mu Isparta’da ışıklar yanıyor, burada da yanacak” dedim. Köyün kadınları ‘Ey yavrum, nasıl öyle bir şey olacak?’ dediler. Kimse inanmadı. Ama daha sonra her şey oldu. Okullar yapıldı, köylere yollar yapıldı. 1950’ye gelindiği zaman Türkiye’nin birçok problemi hâlâ vardı. 40 bin köyün 13’ünde elektrik vardı. Asfalt yol yoktu. Elektrik santrali yoktu. Sanayi yoktu.” * * * “Türkiye’nin 1950’de sadece 2 bin tane traktörü vardı. Türkiye savaşa girmemişti ama çok sıkıntı çekmişti. Halkını beslemekte sıkıntı çekmişti. O günleri bilmeyenler, bunları böyle konuşur ama o günlerin zorluklarını iyi bilmek lazım. 1950’de yüzde 80’i kırsal alanda yaşayan 21 milyon nüfuslu Türkiye’de milyonlar yol, su, ışık, okul, doktor, ilaç istiyordu. Çocukları doğurtacak ebe yoktu. Devlet bunları vermeliydi.” * * * ...Ve 1950’den bugüne, şöyle veya böyle, az yaptı veya çok yaptı, iyi veya kötü yaptı. Ama şimdi bu ülkenin her köyünde ışık varsa, bu ülkenin her köyüne gidilebiliyorsa, bu ülkede herkes okuyorsa ve bu ülkenin 254 tane barajı 50 milyon dekar toprağını suluyorsa ve nihayet 10 milyon ton civarında bulunan üretim -daha çok kuru ziraat ürününü kastediyorum- 390 milyonlara çıkarılmışsa, bu bir devrimdir. Ve nihayet 2 bin traktör 1 milyon 200 bine çıkmışsa bu da devrimdir. Yani 62 yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti bir büyük olayı gerçekleştirmiştir. Ama hâlâ sıkıntılarımız var. Tabii var!” * * * “Bütün bunlar olmuş. Ve bütün bunların hiçbirisi bugüne yetmiyor. Bugün diyoruz ki, şu yok, bu yok, birçok şeyimiz yine yok. Çok şeyimiz vardır, daha çok şeye ihtiyacımız vardır. Yapılanları kimse küçük görmesin. Çok güzel şeyler yapılmıştır. Ama bu çok güzel şeyler kâfi değildir. Daha başka şeyler yapmak lazım. Türkiye hâlâ gelişme safhasında. Türkiye Cumhuriyeti birbirinden güzel şeyler yaptı, daha da yapması lazım. Türkiye su ve toprak fakiri bir ülke değil. Kendine yetecek kadar her şeyi var. Biz Türkiye’de altyapısını yaptık. Türkiye Cumhuriyeti olarak geçen 60 sene içerisinde... 50 milyon dekar alanı suladık. 30 milyon dekar alanı daha sulayabilecek durumdayız.” * * * “Cumhuriyet, 88 yıl önce tarımla uğraşan, adam başına ortalama geliri 50 dolar olan, 12 milyon nüfuslu Türkiye’yi çağdaş bir ülke yapmak istedi. Devrim bu idi! Nereye gelindi? Halen yüzde 25’i tarımla uğraşan, adam başına 10 bin doları aşan gelire sahip, 72 milyon nüfuslu bir ülke olduk. Yılda ortalama yüzde 4.5 büyüdük. Tarımda 10 kat, hizmetlerde 57 kat, sanayide 170 kat büyüdük. Dünyada 192 ülke arasında 17’nci büyük ekonomi olduk. Cumhuriyetin ana hedefini yakalamış olmaktan çok uzak değiliz. Başarılıyız ama daha çok işimiz var. Bunu anlatmaya çalıştım.”