DEMİR, mıknatısa âşıktır, sürekli ona doğru atılır, başarı da sabra âşıktır, hep ona koşar.
Hayatta çoğu zaman başarıyı getiren sabırdır.
Beykoz Rotary Kulübü, yıllar boyu topluma yaptıkları hizmetler nedeniyle başarılı bulduğu bilim adamı, gazeteci ve sanatçılara ödül vermeyi gelenek haline getirdi. Bu yılki ödülleri alanların hepsinin yaşları 60’ın üzerindeydi ama biri vardı ki, olağanüstü bir sabır ve enerjinin timsali gibiydi... Arkeoloji dalında yılın ödülü kazanan Prof. Dr. Halet Çambel hanımefendi 94 yaşında ve hâlâ görevinin başındaydı. Hâlâ çalışıyor, ilerleyen yaşı, onun Güney Anadolu’da arkeolojik kazılar yapan ekibinin başında olmasını engellemiyordu. Bu, bizlere şu gerçeği bir kez daha hatırlattı: Hayat bisiklete binmeye benziyor. Durmadan pedal çevirmek zorundasınız. Pedal çevirmekten yorulup durduğunuz an, düşersiniz! * * * Beykoz Rotary Kulübü’nün Komite Başkanı M. Olcay Esi ve eşi Öznur Esi’nin ev sahipliğini yaptığı gecede, güzide bir topluluğu temsil eden bu seçkin kulübün, manevi değeri büyük olan ödülleri dağıtıldı. Altı ayrı dalda verilen 2009-2010 yılı ödüllerini kazananlar: Prof. Dr. Âdil Baykan (Tıp) Prof. Dr. Halet Çambel (Arkeoloji) Prof. Dr. Aydın Köksal (Bilişim) Rahmi Turan (Gazetecilik) Doğan Hasol (Mimarlık) Zekâi Tunca (Müzik) Kazananlar, bunu, hayatlarının her döneminde heyecanlarını kaybetmemelerine borçludur. * * * Perşembe günü yayınlanan “Türk olmak nasıldır?” başlıklı yazıma ilk mesaj, makaleyi daha yayınlanmadan okuyan Doğaner Gönen’den geldi. Hürriyet’in yazı işleri müdürlerinden olan sevgili Doğaner Gönen’in mesajı kısa ve kesindi. Şöyle diyordu: “Türk olmak, adam olmaktır.” * * * Bu konuya ilgi duyup mesaj yollayan okurlarımızın sayısı çok çok fazla... Birkaç örnekle onların duyguları hakkında fikir vermek istiyorum. Adresleri bende mahfuzdur. Meltem K.: “Türk olmak nasıldır başlıklı yazınız gerçekten çok güzel. Kısa, öz ve bir o kadar da anlamlı cümlelerle öyle güzel anlatmışsınız ki... Kaleminize, yüreğinize sağlık... Ben, Sevan Nişanyan adlı kişiyi televizyonda izlerken sinirden ne yapacağımı bilemedim. Etmediği hakaret kalmadı. Bu kadar ucuz mu bir ülkenin namusuna laf söylemek? Bir zamanlar Türk Tarih Kurumu Başkanımız olan koskoca Yusuf Hoca’ya, o değerli insana, nasıl da “Yalancısınız, tiyatrocusunuz” diyebildi? Kimse Türklerin öldürüldüğü Hocalı katliamından bahsetmiyor. Neden Ermeniler tarafından öldürülen Türklerin toplu mezarlarından söz edilmiyor? Savaş şartlarında yaşanmış acı olaylar olabilir ama o olaylar yaşanırken Osmanlı Devleti nelerle boğuşuyormuş? Kimse bahsetmiyor bundan! Gerçekte, yaptıkları kendi sahtekârlıklarına bakmadan Osmanlı’yı suçlayanlar, savaş şartlarından faydalanıp Rus ordularına yardım ederek bizi arkamızdan vuranlar özür dilemeli!” Alp Togay: “Türk olmak, yok olmayı reddetmek, özgürlük için yok olmayı göze almak ve bu uğurda istilacılarla çarpışmaktır”. Ayla Erkural: “Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin esiri olmayı reddedip, yedi düvele meydan okumaktır”. Murat Türkler: “İşte son söz, son seda, vatan sana can feda”.