KAŞ yapayım derken göz çıkarmak buna denir."Velev ki türban siyasi simge olsa ne olur?" gafı ülkeyi nerelere sürükledi?
Türban siyasi simge olsa ne mi olur? İşte bunlar olur! Daha ne olsun?
Başbakan Recep Tayyip Bey’in bu lafı büyük bir gaf olarak tarihe geçecektir. Peki, laiklik giderse ne olur? Bir daha asla geri gelmez veTürkiye, İran gibi, Afganistan gibi ve bazı Arap ülkeleri gibi olur.
Başbakan Recep Tayyip Bey, şapkasını önüne koyup düşünmelidir:
"Ben nerede hata yaptım?"
Yargıyı suçlamak, Anayasa Mahkemesi’ne ateş püskürmek yersiz. Recep Tayyip Bey "Velev ki" dedi, fitili ateşledi. Anayasa Mahkemesi de bu ateşi söndürüp laik rejimi koruma görevini yaptı. Çünkü bu, türban meselesi değil, rejim sorunuydu...
Geçim kaynakları şakşakçılık olan bazı yayın organlarının ve iktidar yalakalarının kafaları kesinlikle değişmez. Yargıya kin kusmaları onların ayıbı, onların densizliğidir!
* * *
Türban konusunu bir yana bırakalım. Herkes bir şeyler yazıyor çünkü...
Bazı konularda insanlarımız çok hassas oluyor. Askerlik ve terör konusu da öyle.
Geçen haftaki "33 kurşun olayı" ve "Güneydoğu’ya hep gariban çocukları mı gönderiliyor?" başlıklı yazılara okurlardan gelen tepkinin haddi hesabı yok!
"Güneydoğu’da niçin bir siyasetçi çocuğu, niçin bir zengin çocuğu şehit olmuyor, hep gariban çocukları şehit oluyor?" sorusuna Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, "Askerin nereye gideceği tamamen bilgisayarla belirleniyor" diye açıklama getirmişti
Çok sayıda gelen e-postadan, rasgele seçtiğim birkaç örnek özetle şöyle:
Lemi Yurdakul (lemibor@webtv.net): "Ben doktorum. Amerika’da yaşıyorum. Askerliğe geldim. Dahiliye mütehassısı olarak sağlık heyetinde yer aldığımda gözlerime inanamadım. Çok kişi kolaylıkla rapor alabiliyor, gözü şaşıymış, nişan alamazmış, ayağı çarpıkmış, sağ elinin tetik parmağı zayıfmış, tetik çekemezmiş gibi bahanelerle, yolunu bulan herkes askerlikten kaçıyor."
Ahmet Özkan (ahmetzkan@gmail.com): "Torpil yok söyleminin hiçbir inandırıcılığı yok. Her yerde bal tutan parmağını yalıyor, siyasette de, askeriyede de..."
Osman Gazi Ünal (o_g_unal@ hotmail.com): "Savunma Bakanı da inanmıyor söylediklerine... Bir örnek göstersin de, biz de bilelim. Yoksa PKK kurşunları, bu zevatın çocuklarına yöneldiğinde adres mi soruyor?"
Ali Arslan (ali_arslan55@hotmail.com): "Ben, vatanını, milletini seven ve onun için seve seve canını feda edebilecek bir vatandaşım. Halk arasında dolaşan ’Kurşun hedef mi seçiyor?’ imalı konuşmalara üzülüyor fakat hak veriyorum."
Oktay Aydın (oktyaydn@hotmail.com): "Askere giden gençlerin yerlerinin tamamen bilgisayarla belirlendiği iddiasına inanmıyorum. Olan hep gariban çocuğuna oluyor!"
B.Karadavut (besikt@caiway.nl): "AKP’liler hiç soruyorlar mı? Başbakan’ın oğlu Amerika’da okuyor da, nasıl çürük raporu var? İşte, ne oluyorsa garibanlara oluyor!"
Mustafa Canbolat (mcanbolat@tadaust.org.au): "Kaçırılıp öldürülen askerleri okuyunca tekrar tüylerim diken diken oldu. İmkánı olanlar kendilerini bu zulümden uzak tutuyorlar."
A. Asude (aus2100@hotmail.com): "Ben 34 yıldır Avustralya’da yaşıyorum. Türkiye benim anavatanım olduğu için uzaklardan gözlüyorum. Hep gariban çocukları öne sürülüyor. Başbakan’ın çocukları nerede? Amerika’da yan gelip yatmaktalar."
Mustafa Fidancı (fidancida@arcor.de): "Nefretim bir kat daha arttı, PKK’lı denilen şerefsiz ve haysiyetsiz insanlara... 33 kurşun olayının sorumlusu denilen ahlaksızı aldık ve besliyoruz. O da yetmiyormuş gibi kardeşini Meclis’te oturtuyoruz! Artık sözün bittiği yerdeyiz, sabrımız taşmış bir şekilde bekliyoruz."