Paylaş
Ergenekon davasından tutuklu olan Mustafa Balbay’ın Silivri Cezaevi’ndeki 221’inci günü bugün! “Gazetecinin kaderi” diye yine acı acı düşünürken gözüm masamın üzerindeki bir zarfa ilişti. Temiz bir el yazısı ile yazılan mektup Mustafa Balbay’dan geliyordu:
* * *
“Sevgideğer, saygıdeğer Rahmi ağabey,
Önceki yazılarınızdan Ergenekon’a bakışınızı biliyorum. ‘Kalem ve Kalaşnikof’ başlıklı yazınızda ise benim durumuma ayrıca yer vermeniz ve olayı size özgü netlikle ve mertlikle ortaya koymanız bana nasıl güç verdi anlatamam.
Benim yaşamım aynen sizin özetlediğiniz gibi geçti. Bu mesleği en iyi, en verimli, en aktif biçimde yapmak dışında bir kaygım olmadı.
23 kitabım yayınlandı. 8’i sizin de vurgu yaptığınız gezi kitapları. 3’ü uluslararası sorunlar ve komşularımızla ilgili, 3’ü siyasî mizah, 2’si çocuk kitabı... Uzayıp gidiyor...
5 bin kadar köşe yazım yayınlandı. Yazılarımda yumuşak bir üslupla kararlı düşüncelerimi dile getirmeye çalıştım. 2 bin kadar radyo-televizyon programına katıldım.
Bütün bu ürettiklerimde teröre en ufak bir övgü göstersinler, mesleği bırakırım. Tam tersine terör mağduru bir çizgiden geliyorum. Uğur Mumcu’nun köşesinde, O’nun bayrağını yerde bırakmamaya çalışıyorum. Ahmet Taner Kışlalı da büroda oda komşumdu. Teröre kurban verdiğimiz meslek büyüklerimizin çizgisinde gitmeye çalışırken, ‘terörist’ ilan edilmiş durumdayım.
Rahmi ağabey,
Gelişmeleri izliyorsunuz. Size ayrıca anlatmama gerek yok. Ancak benim durumumun aynı zamanda gazetecilik mesleğine bir müdahale olduğunu düşünüyorum. Bir gazetecinin arşivine hukuk dışı yöntemlerle el konup bunlardan suç üretmeye girişilmesi bence meslekî bir sorun. Benim karşı karşıya kaldığım durumu hiçbir meslektaşımın yaşamasını dilemem.
İddianameye ilgili-ilgisiz her şeyi koymuşlar. Bize de ‘Haydi suçsuz olduğunuzu ispat edin’ diyorlar.
Bugünlerin de geçeceğine inanıyor, yeniden birlikte ‘güzel geziler’ yapacağımız günleri iple çekiyorum. Özgür günlerde görüşmek, kucaklaşmak dileğiyle saygılar sunuyorum.”
(Mustafa BALBAY Silivri Cezaevi)
* * *
Mustafa Balbay’ın “güzel geziler” sözlerini okurken yıllar önce 9. Cumhurbaşkanı Demirel ile gittiğimiz Estonya gezisi geldi aklıma...
Başkent Riga’da kafileden ayrılıp tek başına gezerken, denize hâkim bir tepede Mustafa Balbay’a rastlamıştım. Elinde harita ile o da tek başına dolaşıyor, notlar alıyordu.
Hava karlı ve soğuk olduğundan, bir ara ısınmak için, çalgı sesleri gelen bir kafeteryaya girdik ve... Bir anda kendimizi bir Rus düğününün ortasında bulduk. Herkes başını merakla bize çevirince, özür dileyip çıkmak istedik ama Türk olduğumuzu öğrenen gelin ile damat “Siz de misafirimiz olun” diye elimizden tutup bizi salona götürdü. Çigan müziği eşliğinde Rus gelinle yaptığımız dansı hâlâ hatırlıyorum. Ne güzel günlerdi o günler...
Bir an önce kurtulmasını dilediğim Mustafa Balbay ile tekrar öyle güzel geziler yapacağımız günleri ben de özlemle bekliyorum.
Paylaş