BAŞBAKAN Erdoğan, Doğan Grubu yazarlarını "Emirle yazı yazan silahşorlar" olarak niteliyor. AKP şakşakçısı yandaşlar da bu tür saldırılara devam ediyorlar. Fakat bunların hiçbirisi, Başbakan’ın "Ceyhan’da rafineri için bizim Çalık’a söz verdik. İşin içinde Berlusconi ile Putin de var" sözlerini açıklayamıyor.
Başbakan’ın "Bizim Çalık" dediği, damadının genel müdür olduğu Sabah Grubu şirketlerinin patronu Ahmet Çalık! Eee, "Bizim Çalık"ı düşünmesi lazım tabii!
Başbakan da bu konuda suspus! Çünkü "Bizim Çalık" sözü bir başbakan için gafların daniskası! Neyse... Konumuz bu değil...
Diyelim ki biz taraflı yazıyoruz. Peki, bu tatsız kavgaya tarafsız medya ne diyor?
Bugün, TÜTAV (Türk Tanıtma Vakfı) Başkanı Kemal Baytaş’ın, hiçbir holdinge bağlı olmayan, bağımsız Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazısından alıntı yapacağım.
Kemal Baytaş’ın Doğan Grubu ile hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen tarafsız, objektif, yurtsever bir kişidir. Onun "Aydın Doğan" başlıklı köşe yazısını özetle naklediyorum:
* * *
"Önceleri (Yimpaş) çoğu kez AKP milletvekilleri eşliğinde Almanya’da cami cami dolaşıp "Faiz haramdır" fetvasıyla toplanan milyarlarca Euro hortumlanıyor.
Başbakan’dan medet uman hortumzedeler "Bana mı sordunuz?" diye azarlanıyor.
Bu kez soygunun daha inandırıcı olması için Deniz Feneri Derneği’ni kuruyorlar. Yine din kisvesi altında, fakir-fukaraya yardım diye topladıkları 41 milyon Euro’yu hem kendilerine, hem AKP destekçisi Kanal 7’ye pompaladıklarını Alman savcısı belirliyor.
Deniz Feneri’ni daha muteber olsun diye (Danıştay’ca reddedilmesine karşın) hükümet kararıyla kamu yararına çalışan dernek yapıyorlar. "İyi götürdüğü için" de üstün hizmet madalyası veriyorlar. Bununla yetinilmiyor. Derneğin kuryesi olduğu iddia edilen RTÜK Başkanı’yla ilgili herhangi bir soruşturmayı Başbakan’ın iznine bağlayan bir yasa daha çıkartıyorlar. Ama tüm bunlar Alman yargısını engellemiyor.
Başbakan bu olayı haber yapan Doğan Medya Grubu’nun patronu Aydın Doğan’ı (hem sindirmek hem de dikkatleri saptırmak için) hedef alıyor. Aydın Doğan’ın resmi mercilere başvurup iş ve sorunlarıyla ilgili yasal taleplerde bulunmasını büyük bir suç olarak niteliyor!"
* * *
"Aydın Doğan Türkiye’de önde gelen bir medya imparatorudur. Uluslararası teknoloji ve standartlarda tesis ve kurumlarıyla dünyadaki dev kuruluşlarla boy ölçüşür hale geliyor. 20 bin insan çalıştırıyor, sık sık vergi rekortmeni oluyor.
Devlet bankalarından milyonlarca dolarlar, rafineriler, ihaleler, damadının şirketi ’Bizim Çalık’a peşkeş çekiliyor. Kimse ’Bu ülke babanızın çiftliği midir?’ diyemiyor. Ama etik suçlusu Aydın Doğan oluyor. Türkiye genelinde AKP’li belediyelerdeki imar değişikliğiyle yapılan vurgunların 30 milyar doları aştığı belirleniyor.
Demek ki tüm bunlar, Aydın Doğan’ın belediyedeki işini yaptırmak için (Şaban Dişli örneği) bir milyon dolar rüşvet vermediği için başına geliyor. Başbakan’ın sıkışınca Baykal’a ve Aydın Doğan’a karşı yargıda iftira olduğu saptanmış konuları temcit pilavı gibi kullanması gülünç oluyor.
Bunları gaflet uykusundan ancak medya uyandırabilir. Hilton’muş, miltonmuş bunlar teferruatın daniskasıdır. Ejder karşısında sivrisinekle uğraşmaktır. Bu nedenle (dinci medya bir yana) tüm diğer medya gruplarının aynı safta yer alıp (fille hortumlayıp deve yüküyle götürenlere karşı) 5 kiloluk erzak paketine fit olan Türk halkını bu narkozdan kurtarmaları gerekiyor. Kurtuluşun tek çaresi budur."