TELEVİZYONLARDA sık sık rastlıyorum. Atatürk’e çatan çatana... İnsafsız, vicdansız bir şekilde saldırıyorlar.
Ben bunlara “Medya maymunları” diyorum. İlgi çekmek için Atatürk’ü hedef alarak her türlü şarlatanlığı yapıyorlar. Televizyon kanalları da ne yazık ki, reyting uğruna bu hayasızlara uzun yer veriyor. Ülkemizde, böyle şaklabanların karşısında sağlam kişilikli, yürekli yurtseverler de var tabii ki...
* * *
Anayasa Mahkemesi’nin önceki başkanlarından Yekta Güngör Özden tam bir Atatürkçü’dür. Özden, Atatürk karşıtı davranışlar nedeniyle Türkiye ’nin zor günler geçirdiğini belirterek diyor ki: “Atatürk’e arkadaşlarına ve dönemine saldırmak modası hiçbir ölçü, özen, insaf ve vicdan tanımadan sürüyor. İlerici bilinen yayın organlarında bile tek yanlı röportajlarla isyancıların ardıllarıyla (birilerinin ardından gelerek onların yerine geçen kimselerle), yandaşlarının görüşleri yayımlanıyor, kişisel eğilimlerine uygun yazılarla, yazarların ilericilik gösterilerine rastlanıyor. Bu çok üzücüdür. Atatürk’ü silmek, unutturmak olanaksızdır. Atatürk, Türklüğünden onur duyan, değerbilir her yurttaşın yüreğinde, belleğindedir.”
* * *
Yekta Güngör Özden, Atatürk karşıtı yöneticilere de şöyle sesleniyor: “Hem Atatürk’ü tanımıyor, hem de mozolesi önünde ‘sap gibi durarak’ başta kendiniz, kimleri kandırıyorsunuz? Siyasal yalancılar, ikiyüzlüler, toplumun aydınlığını boğan kara bulutlardır. En büyük saygısızlık, yapay, göstermelik saygıdır. Yüreğiniz yetiyorsa, karşıtlığınızı, düşmanlığınızı, eveleyip gevelemeden açıkça ortaya koyunuz. Onun kazandırıp sizi getirdiği konumlara, verdiği olanaklara dayanıp güç gösterilerine gitmeyiniz. Fotoğraflarının önünde, altında, heykellerinin karşısında durmayınız. Anıtkabir’e çıkmayınız, gölgesine sığınmayınız. Her organa sızmış, her kesimde, her katta bulunan karşıtlar için söylüyorum. Medyadaki saplantılılar için söylüyorum. Atatürk’ün fotoğrafına, Türk bayrağına katlanamayan PKK’cılar yanında, yeminlerine bağlı kalmayan siyasetçiler var. Elbet bir gün bunların hesabı sorulacaktır. Yalan, demokrasinin ayıbı, yalancı da yüzkarasıdır.” Anayasa Mahkemesi’nin önceki başkanlarından Yekta Güngör Özden, günümüzdeki olayları bu şekilde değerlendirirken haklı olarak büyük yeis içinde görülüyor. Bu konuda fazla yoruma gerek görmüyorum.
* * *
Yaşadığımız ülke bize Atatürk ve silah arkadaşlarının armağanıdır. Atatürk Milli Mücadele’yi başlatıp, bir mucize yaratmasa, inanılmazı başarıp Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasaydı, bugün camilerimizde ezan bile okunamazdı! Biraz tarih bilgisi olan, bu gerçeği kabul eder. Fakat ne yapılıyor? 1925 yılında, yabancıların kışkırtmasıyla isyan eden Şeyh Sait’ten, 1937 yılında yine yabancıların kışkırtmasıyla Dersim’de ülkenin birliğine kasteden Seyit Rıza’dan, mazlum insanlar ya da kahramanlar gibi bahsediliyor, isyanları bastıran Atatürk yönetimi “zalim, acımasız, gaddar” gibi gösteriliyor.
* * *
Milli değerlerin yerle bir edildiği bir dönemde yaşıyoruz. “Ne mutlu Türk’üm diyene, sözü bir safsatadır.” “Türk yok, Türkiyelilik var” gibi laflar havada uçuşuyor. Hem de en yetkili ağızlar söylüyor bunları... İnsanlarımız arasında kardeşlik duyguları yok ediliyor, düşmanlık yaratılıyor. Cumhuriyet, özgürlük, demokrasi ülkemizde bazılarına fazla gelmiş olacak ki, saltanatın, sultanın, halifenin özlemini çekiyorlar. Tekkeden, şeyhten, dervişten medet umuyorlar. Hâlâ millet değil, ümmet olmanın peşindeler. Ne yazık ki, her geçen gün özümüzden ayrılıyoruz!