Paylaş
Türkiye’ye gelen Hollywood’un dünya çapındaki film yönetmeni Elia Kazan, İstanbul’u gezdikten sonra Park Otel’in kaldırıma doğru uzanan yarım duvarına zıplayarak oturuyor:
“Amma da yorulmuşum ha! Şurada biraz dinleneyim!”
Aynı anda karşısında uzun boylu, siyah saçlı, yakışıklı bir genç görüyor. Delikanlı gülümseyerek “Merhaba Mister Kazan” diyor.
Ünlü yönetmenin yüzü bir anda kasılıyor:
“Siz artist namzedi misiniz?”
Genç adam “Hayır, ben gazeteciyim” diyor ve sarı basın kartını gösteriyor. Elia Kazan kimliği dikkatle inceledikten sonra sakinleşiyor:
“Ne yapsam nafile! Gittiğim her yerde sinema yıldızı olmak isteyenler peşimi bırakmıyor. O yüzden birden parladım. Şimdi söyle bakalım, ne istiyorsun benden?”
Gazeteci, Elia Kazan’a, Türkiye’ye niye geldiğini soruyor, ardından sorulu cevaplı bir konuşma başlıyor. Elia Kazan bir ara genç adama:
“Sen nerelisin?” diye soruyor.
Delikanlı “İstanbulluyum” diyor, ünlü yönetmen artık gülümseyerek dostça konuşmaktadır:
“Hemşeriyiz öyleyse... Ben de Constantinepol’lüyüm. (İstanbul’un Bizans dönemindeki ismi Constantinepoli idi) Doğduğum şehri görmek istedim. Bu arada bazı araştırmalar yapacağım. Bir çalışmam var İstanbul hakkında...”
İstanbul doğumlu, Ermeni kökenli Amerikalı yönetmenle ahbaplık kuran genç adam, Hürriyet’in yeni muhabiri Doğan Uluç’tur.
O gün, Türkiye’yi ayağa kaldıracak, değişik ve görkemli bir röportaj yapıyor.
* * *
Doğan Uluç’un röportajı 25 Temmuz 1961 tarihli Hürriyet’in birinci sayfasında yayınlanıyor. Hem de Elia Kazan’la birlikte ayakta ya da oturan görüntülerle... Hürriyet tarihinde bir muhabirin röportaj yaptığı kişiyle yan yana 4 resmi ilk kez o zaman yayınlanıyor.
Elia Kazan, ayrılmadan önce Doğan Uluç’a bir tavsiyede bulunuyor:
“Bak delikanlı, sana tavsiyem Amerika’ya gitmendir. Amerika’yı görmeden ölme... Amerika’ya git, ufkun açılacak, dünyayı daha iyi tanıyacaksın” diyor.
Doğan Uluç, Elia Kazan’ın öğüdünü dinliyor. 1963 yılında İngiltere’ye gidip 6.5 yıl çalışıyor, daha sonra, 1970 yılında da hayallerinin ülkesi Amerika’ya uçuyor. Gidiş o gidiş...
Uluç, Hürriyet’in New York Bürosu Şefi olarak 39 yıldır New York’ta görev yapıyor.
* * *
Doğan Uluç şimdi anılarını yazdı. Doğan Kitap’ın bastığı “Kupa Ası” adındaki kitap, olaylar içinde olayları anlatıyor.
Özel haberleri ve röportajları hem 1’inci sayfada, hem iç sayfalarda en çok yayınlanan muhabir Doğan Uluç’tur. (Sanıyorum bir de Faruk Zapcı var.)
“Kupa Ası” kitabı Babıâli’nin son 50 yılına ışık tutuyor. Doğan Uluç, tanık olduğu olayları, hazırladığı önemli haberleri anlatıyor. Çeşit zenginliği bakımından çok ilginç olan eserde Uluç, yayınlandığı günlerde olay yaratan 330 haber ve röportajına yer veriyor.
Yalan haberi tanımlamakta kullanılan “asparagas” kelimesinin aslında “azparagaz” olduğunu ve “Bunlarda para az, gerisi gaz” anlamına geldiğini anlatarak, 1964 yılında Yener Tuğrul ile Yurdaer Acar adlı muhabirlerin yaptığı uydurma bir haberden kaynaklandığını, buna bizzat tanık olduğunu anlatıyor. Olayın hikâyesi çok ilginç. Başka bir gün anlatırım.
Kalemine sağlık Doğan Uluç...
Paylaş