Paylaş
Mekânların en sıkıcı insanları kesinlikle çiftler. Özellikle de kereste gibi iki kişi gelen sevgililer. Bir kere adam sağa sola bakamıyor. Nasıl baksın ki! Yanında burnundan alev çıkartan, sürekli olarak şikayet eden, ışıktan, garsondan, yan masadan, müziklerden, topuklu ayakkabılarından her şeyden şikayetçi olan bir kadın var. Adamları garantileyince sanki otomatik olarak bize söylenme ve dert yanma gibi özellikler yükleniyor. Sevgilim yokken klozetin üzerinde kusa kusa uyuduğumu bilirim ama sevgilim olunca beni dünyanın en güzel yerine de götürse o dudak burna yaklaşıp, tiksiniyormuş bakışı yaparak, “E yani bu mu? Gamzelerin geçen gittiği yer daha güzeldi.” der dururum.
‘İş çıkışı dağıtalım’ kızlarının masası çok eğlencelidir. Gecenin sonunda o sivri burunlar fırlatılmış, fönlü saçlar kabarmış, makyaj akmış bir halde açık ara en fazla eğlenen ekiptirler. Beyler, bu kızlara asılmayı düşünüyorsanız hiç yaklaşmayın derim. Hiçbir kadın iş arkadaşına “Mekândan birini götürdü” malzemesini vermek istemez.
Doğum günü çocuğunun olduğu masa mekanın en hareketli masasıdır oluyor genelde. Hesap ödeme, kavga çıkarma, tuvaleti tıkama, telefon kaybetme... Hep bir atraksyon, hep bir sorun.
ÇANTASI, PALTOSU BÜYÜK OLANDAN KORK!
Abazan masasını tarife gerek yok sanırım. Malum, en fazla sapın olduğu masa. Ellerinde bir bardak votka enerjiyle bütün geceyi geçirebilme potansiyeline sahipler. Aralarından biri mutlaka Çılgın Sedat gibi dans ederek gece yalnız uyumayı kendine garantiler, diğeri bir umut birinin beline sarılırım diye dans eden kızların arkasında pusuda bekler. Bir de garibim, kız arkadaşı olduğu halde bunların peşine takılan tip vardır. Geceyi telefonsa sürekli kavga ederek geçirir ama ne hikmetse mekandan bir tek o bir kızla ayrılır.
Piyasa kızlarının masası en donuk olandır. Kocaman renkli buzlu kokteylleri pipetle içmekten beyinleri donma tehlikesi geçiriyordur belki de, kim bilir! Kadınlar tuvaletinde makyaj tazelerken bir toplantı yapıp “Sağ masa senin, sol masa benim! Buğralar belki uğrayabilir.” gibi kararlar alırlar. Nedense mekân içinde birbirleriyle konuşmazlar. Dudaklarını büzüştürüp bütün gece yolunacak kaz ararlar.
Çantaları ve kocaman paltolarıyla herkesi rahatsız eden masanın yanına düşmek yaşarken cehennemi görmek gibi bir şey. Alaska’dan yeni gelmişler gibi hepsinin de kocaman şişme montu, kalın hırkası ve pijamalarını tıkıştırdıkları büyük çantası vardır. Bir de nasıl eğlenir bunlar anlatamam! Sürekli ayağınıza basan, sizi itekleyen ve poposunu kafanıza kadar gömen birileri varsa mutlaka o çantalı masadan gelmiştir.
MASASIZLARIN ÇEKTİĞİ...
Hangi masadan olduğu belli olmayan yılan gibi seksi kıvrılan bir kız vardır mesela. Bence ondan bir tane var, bütün gece tek tek her mekânı geziyor. Kimse kızın kim olduğunu, nereden geldiğini ve kaburga kemiklerinin olup olmadığını bilmiyor.
Bir de masasızlar vardır. Sürekli olarak birileri gitse de alan boşalsa, kenara kenara yaklaşsak diye geceden zerre keyif almazlar. İçkilerini bir yere koyamadıkları için su gibi içmek zorundadırlar. Mekân tuvaletlerinde kusanlar genelde masasızlardır. Onlar da haklı! Mide mi dayanır onca alkole?
Mekânın diplerinde kalan dağınık masa vardır bir de. Çok dışarı çıkanların masasıdır, selam veren o masada kalır. Gecenin sonuna doğru masanın üzerinde bir kız mutlaka uyur, o masadan olmasa bile gider o masada uyur. Bazen o ben oluyorum işte! O gürültüde öyle mışıl mışıl uyuyorum ki rezilliğimi ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Paylaş