Paylaş
Kardeşlerine annelik yapan ablalar, ablalarının saçlarını okşayıp ‘hepsi geçecek’ diyen küçük kardeşler. Anneler Günü’nden korkup, içi daralanlar; asıl sizin gününüz kutlu olsun
Anneler Günü, Babalar Günü işte ne bileyim Sevgililer Günü gibi olayların insanları mutlu etmekten çok, çökerttiğini düşünüyorum. Buruk, yarım hissettiriyor insana kendini. “Ee onlar üzülüyor diye anamızın gününü kutlamayalım mı” diyeceksiniz. Siz de haklısınız. Anne olsam, çocuğum karşıma gelip, “böyle günler kapitalizmin oyunu ebede übede” diye konuya girse, üç gün internetini keser, sokağa çıkmama cezası veririm. Alt tarafı alacağın çiçek ya da mutfak malzemesi, bunu bile olay haline getirecek kadar ne yaşattım sana bunu esirgiyorsun? “Mervelere ders çalışmaya gidiyorum” diye izin alırken hatırlatırım bu laflarını, terbiyesiz! Olmayan çocuğumla da kavga ettiğime göre asıl hikâyeme geçebilirim...
Halk Eğitim Merkezleri yeni oluşmaya başladığı günlerde, Anneler Günü için orada bir etkinlik yapalım dedik. Daha çocuk yaşta sayılırım, matematik defterimin arkasına kendi çapımda ‘Sidikli Sindirella’ diye bir oyun yazdım. Topladım milleti, o oyunu canlandırdık.
Sidikli Sindirella’nın dramı
Hikâye şu: Sindirella uykudayken, üvey kardeşleri bir gece onu korkutur, o kara geceden beri Sindirella çişini tutamaz. Bir de üstüne babası ölünce kızımız iyice içine kapanır. Okul hayatı biter, arkadaşlarıyla görüşmez. Üvey annesi ve kardeşlerinin ayak işlerini yapmaktan başka çaresi de kalmaz. Okulun yılsonu balosuna âşık olduğu ünlü pop yıldızının geleceğini öğrenir. Önce bir peri bekler, ona balkabağından araba yapsın diye. Peri gelmeyince, annesinin eski gelinliğini kesip biçerek elbise yapar. Balon etek olduğu için altına giydiği bağlama bezi de belli olmaz. En son belediye otobüsü 12’de olduğu için eve o saatte dönmelidir. Sonra işte klasik hikâye, popçu buna âşık olur meğer o da altına kaçırıyormuş falan filan.
Korkunç derecede kötü ama çok eğlenerek oyunu oynamıştık. Ezberimiz iyi değildi, gelinlik bulamadığımız için biri evden perde getirmişti. Annesi perdeleri görünce kalp krizi geçiriyordu. Neyse asıl olay, oyun bitince herkes annesine bir tane gül verecek, onu çok sevdiğini söyleyecek. Annemle ayrı şehirlerdeyiz, zaten görüşmüyoruz diye sahneye bir tek ben çıkmayacağım. Sadece anneler olacağı için babamı davet etmemiştim zaten. Sahne arkasına yollanıp, kısırı marulun içine doldurup yerken, beni çağırdılar. İçeri bir girdim, onca kadının arasında elinde kendinden büyük çiçekler olan babamı gördüm. Yanıma geldi, “Asıl senin Anneler Günün kutlu olsun” dedi. Bir alkış kıyamet. Sonra ben onun kutladım, o bir daha benim derken saatlerce ağladık orada. O sahneyi hiç unutmuyorum, hayatım boyunca aldığım en güzel hediye olmuştu...
Sizin de Anneler Gününüz kutlu olsun, öğle yemeğini buzdolabının önünde yiyen çocuklar. Kardeşlerine annelik yapan ablalar; ablalarının saçlarını okşayıp ‘hepsi geçecek’ diyen küçük kardeşler. Her gece uyumadan önce bütün dua haklarını gökyüzünde melek olan annesinden yana kullananlar... Çocuk Esirgeme Kurumlarının yatakhanesinde birbirine ebeveynlik yapan çocuklar... Anneler Günü’nden korkup, içi daralanlar; asıl sizin gününüz kutlu olsun.
Babacım, iyi ki varsın, iyi ki yanımdasın...
Paylaş