Paylaş
Olaylarda hayatını kaybeden, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük ve polis memuru Mustafa Sarı hiçbir zaman unutulmayacak kaybımızdır.
Polise kitap okuyan eylemciler, kırmızılı kadın ve TOMA suyuna karşı ellerini iki tarafa açan güzel kızın fotoğrafları sembol oldu
Okan Bayülgen kitap okurken çıt çıkarmadan dinleyen insanlar, ne güzel insan onlar!
Başbakan’ın eylemciler için yaptığı ‘çapulcu’ benzetmesi, sözlük anlamını yitirerek onurlu gururlu gibi bir anlam ifade etmeye başladı.
TOMA nedir bilmezken, şimdi nasıl kullanacağımızı bile biliyoruz. Biber gazı içeriklerini tek ayak üstünde bile sayarız
Çarşı, gönüllerin birincisi oldu. İdeal erkek özelliklerine Çarşı taraftarı olmalı diye eklemeye başladık.
RedHack Halk Tv’ye konuştu, hepimiz nefeslerimizi tutarak izledik. Çok karizmatikti!
KSK ve Göztepe omuz omuza yürüdü, inanamadık.
Eczaneler Gezi Parkı’na çalıştı. Hangisine girsem en az dört kişi Gezi Parkı’na ilaç alıyordu.
Çantalarımızdan makyaj malzemelerini çıkarttık; yerine limon, sirke ve mide ilacı doldurduk.
Gaz maskesi bulamayanlar eski sutyenlerini kullandı, silikonlu olması şart!
Vali, eski sevgili gibi bir adım ileri, iki adım geri kafamızı karman çorman etti.
Gezi Parkı’na o kadar çok kandil simidi geldi ki ertesi gün herkesin midesi bozuldu.
Irk, din, dil, sosyal konum farketmeksizin atılan gazlardan insanlar el ele kaçtı.
Sosyal medya gücünü bir kez daha ortaya koydu, insanlar haberleri basından değil; Twitter’dan takip etti
Halk TV ve altyazıları uzun süre unutulmayacaklar arasına girdi
Halk gönüllüleri seti, tüy dökme kremi ve üç kat büyüyen hortum rüyalarımıza bile girecek.
Moda blogger’ları ‘Çapulcu Yaz 2013’ koleksiyonu fotoğrafları ile değişik bir defile sundu.
Direnişçi erkekler çok yakışıklıydı. Terli tişört, basket şortu, gaz maskesi meğer ne çok yakışıyormuş. Pıtı pıtı kaçarken bile gözlerim fır dönüyordu.
Gaz bulutu altında piyano dinlemek hiç bu kadar huzur vermemişti.
Annelerin desteklediği en güzel direnişti. Terliklerini alıp çocuklarının yanına geldiler.
İnsanlar, süper kahramanlar gibi gündüzleri işe gidip normal hayatlarını sürdürdüler; akşam ise Gezi’ye destek vermeye geldiler.
Her şeyden bu kadar çabuk sıkılan bir millet olmamıza rağmen herkesin tek ama tek konuştuğu konu bu oldu
CNN International muhabiri Amanpour’un haberciliği hepimizin ağzını açık bıraktı.
Nihat Doğan yine yükselişe geçti.
Melih Gökçek, o yine aynıydı, üzerine söylenecek bir kelime yok.
Hasan Kaçan gaz kokusu ile idrar kokusunu karıştırdı, umuyorum karıştırdı yoksa koca koca insanlar ağaçlar kesilmesin diye oradayken uluorta yapmazlar herhalde.
Tabii asla unutulmayacaklarda başı çeken, Necati Şaşmaz’ın Başbakan ile görüştükten sonra ‘ben bile burada neden varım bilmiyorum’ duruşuyla, “nazardır, nazar” yorumu.
İstanbul Valisi, direnişçilerle konuşmak için canlı yayında telefon numarasını verdi
Dünya tarihinde ilk defa, insanlar Vali’yi arayıp “Bugün müdahale yapacak mısınız?” diye sordu.
En önemlisi biz birbirimizi çok seviyormuşuz onu fark ettik.
Sanal kişilik derken?
Yeni Şafak gazetesinin 4 Haziran 2013 tarihinde internet sitesi ve gazetesinde yazılan haberde geçen metin: “Reklam firmalarının, bu çalışmalarında resmi hesaplarının yanı sıra ‘twitter fenomenleri’ olarak anılan, ancak kimliği bilinmeyen ve bu ajansların oluşturduğu sanal kişilikler olduğu belirtilen Taci Kalkavan, Kutup Zencisi, Argostroloji ve Pucca gibi Twitter hesapları, bir hafta boyunca, gösterilerle ilgili açılan etiketleri TT listesine soktu.”
Bahsedilen hiçbir reklam ajansıyla alakam yoktur. Yedi senedir blog yazan; yayımlanmış üç kitabı, sosyal medyanın bütün mecralarında aktif hesabı olan; evde kardeşi ve iki köpeğiyle yaşayan normal bir vatandaşım. Ne burada bahsi geçen kişiler ne de ben yazıldığı gibi sanal karakterler değiliz. Hiçbir partiyle, örgütle bağım yok. Ağacı, doğayı, insanları, özgürlüğünü seven her insan gibi çatır çatır savundum Gezi Parkı’nı. Aaa bunu açıklamaya çalışmak bile ne kadar saçma, tamam yeter bu kadar.
Paylaş