Çok yakınımdasın bu iş olmaz!

İlk haftalar hatta belki de aylar, her sabah beraber işe gitmek, beraber dönmek, öğle yemeğini beraber yemek, akşam beraber yemek hazırlamak gibi şeyler hoş gelebilir. Ama sonra oksijensiz hava sahası... Kaçmak istesen nereye kaçıyorsun, yıllık izinleriniz bile aynı!

Haberin Devamı

Hayatım boyunca dibimde kim varsa ona âşık olduğum için benim nazarımda ofis aşkları, okul aşkları, hatta site otoparkı aşkları bile en heyecanlı, en güzel, en platonik, en tatlı acı çekme şekli... Kışkırtıcı olduğundan bahsetmeme gerek bile yok, insanlar gittikten sonra size her yer yatak odası. Her kadının sorunu olan ‘biz olamadık, hep sen ve ben vardı’ olayı da imkânsız, bariz Voltran oluşturacaksınız, kaçışı yok!
Ama maalesef heyecanı kadar kötü şeyleri de var... Genelde aynı mekân içerisinde başlayan aşklar, ‘bir süre kimseye söylemeyelim’ ile başlar. Bir-iki hafta bunun heyecanı geçtikten sonra, ‘biz birlikteyiz’ sinyali verilir. İşte ne olduysa bundan sonra olur...
‘Ohh mührümü bastım, benim olduğu belli artık’ diye düşündüğün adam artık ofise ya da okula yeni gelenler için bir cazibe merkezi haline gelecek. ‘Sahipli ve yasak’ kontenjanının ekmeğiyle doyacak.
En ufak kavganızı herkes bilecek, işin kötüsü bir parça insanlar içinde sinirine hâkim olamayan biriyseniz herkesin gözünde kötü, cazgır ve tahammülsüz suçlu sevgili olacaksınız. İlk haftalar hatta belki de aylar, her sabah beraber işe gitmek, beraber dönmek, öğle yemeğini beraber yemek, akşam beraber yemek hazırlamak gibi şeyler hoş gelebilir. Ama sonra, hep hep hep mıçmıç, soluğu ensende, yaşam alanı yok, oksijensiz hava sahası... Kaçmak istesen nereye kaçıyorsun, yıllık izinleriniz bile aynı!

Haberin Devamı

EN BÜYÜK SORUN AYRILMAK

‘O stajyer kızdan hoşlanmadım’ diye bir çıkış yapsanız bile anlam ifade etmeyecek. Her gün masanızdan, sevgilinize kur yapan o kızı izlemek zorundasınız. Çünkü onun kadar sizin de iş arkadaşınız. Öyle iş arkadaşı olmaz olsun! Gizli gizli seks yapılan her köşe artık, ‘dur bakayım, sırtın terlemiş mi, hasta olacaksın bak!’ olayına dönecek. Zaman geçtikçe, onu her gün gördükçe sevgililikten; onun annesi gibi davranma durumuna geçmiş olacaksın.
Eş, dost tanıştırsa bir aydan fazla tahammül edemeyeceğin adamı senelerce çekmek zorunda kalacaksın. Ayrılmaya karar vermek en büyük sorun, en karışık durum halini alacak. Ayrılık, birlikte olmaya karar vermekten daha ağır bir sorumluluk. Acı çektiğini görecek, üzüntünü bilecek. Rol yaptığını ya da kıskandırma numaralarını da... İşin kötüsü sadece o değil; herkes görecek. Belgesel izliyor gibi sizi izleyecekler. Üzerinize bahisler bile oynanacak. Yine karşındaki masada oturacak, yine bilgisayarının kapatma tuşuna basmak yerine çat diye kapağını kapatacak. Yine kahvesini masasına dökecek. Yine öğle yemeğinde az yiyecek. Yine toplantıda kâğıda resim çizecek. Ayağa kalktığı zaman gömleğini pantolonunun içine sokuşturacak. Ofise girerken yine göz alışkanlığı ilk senin masana bakacak. Akşam üstü abur cuburla karnını doyuracak. Çayına yine iki şeker atacak. Yine çok güzel gülecek... Ayrıldığın adamı her gün göreceksin, cehennem azabından da büyük. Beddua gibi bir şey...
Zaman geçtikçe ondan nefret edeceksin. Kavga ettiğin kızla yemeğe çıktığını görünce, fotokopi odasında kızlara komiklik yapmaya başladığını görünce, senden artık umudunun kalmadığını fark edince, artık seni üzmek onun için bir anlam ifade etmemeye başlayınca, kin dolacaksın. Masasını ateşe vermek isteyeceksin, bilgisayarını kafasında parçalamak, delice tokatlamamak için kendini zor tutacaksın.
Google aramaların, ‘hadım nasıl edilir, birini öldürmek kaç sene, peki yaralamak, tamam yaa azıcık yaralamak’ ile geçecek. Sonra “Benimki de can” diyeceksin, başka bir işe hatta başka bir şehre bile gitmeye karar vereceksin. İlerde hatırlayınca da, “Hem en büyük pişmanlığım hem de yaşadığım en güzel şeydi” diyeceksin...

Yazarın Tüm Yazıları