Paylaş
Bir hekim olarak birçok dosttan “Tıp Bayramı” kutlamaları ile başlamıştık.
Ardından Bursaspor’dan hediyelerimiz geldi.
Önce Frutti Extra Bursaspor’un deplasmanda Büyükçekmece karşısında aldığı önemli galibiyet ile mutlu olduk.
Sonra da Bursaspor’un, 30 dk.’dan sonra güzel futbolu ile gelen 3 gollü 3 puanı.
Kafamızda bir tek yazacağımız yazıda nelerden bahsedeceğiz soruları vardı.
*
İsmail ve Onur varken, bu takımın oynayacağı tek sistemin 3-5-2 olması gerektiğini düşündüm.
Ozan İsmail Koç’un ne defansif, ne de ofansif anlamda takıma hiçbir katkı vermediği ve bu görüntüsü ile iyi bir kariyer edinmesinin zor olduğunu.
Sevgili Batuhan kardeşimizin kesinlikle psikolojik bir destek alması gerektiğini, zira Ali Akman sonrası ayakları sahada olsa bile, kafasının orada olmadığını.
Taha’yı da kazanmanın mutluluğunu yazacaktım.
*
Dedim ya, haftalar sonra her şey yolunda giderken, gecenin ilerleyen saatlerinde gündeme bomba gibi bir mektup düştü.
Artık bıçak kemiğe dayanmayı da geçmiş, iliğine kadar pisliğe gömülmüş...
Nasıl bir utanç?
Nasıl bir rezilliktir bu?
Futbol sektörü dikkate alındığında adeta karın tokluğuna ücret alan bu gençlerin hakkının yerde kaldığını, döktüğü terlerin boşa gittiğini gördük.
Ve kendini başkan ve yönetim kurulu üyesi sanan bir avuç insanın düştüğü duruma şahit olduk...
*
Artık diyecek ne söz bulabiliyoruz, ne de yazacak kelime...
Zira utanması gerekenlerin ar damarlarının çatladığını, koca bir camiayı yerin dibine soktuğunu anladık...
Yarınlarda hangi yüzle stada gelip, ben Bursasporluyum diyeceksiniz?
Nasıl Bursa’nın sokaklarında yürüyeceksiniz?
Yeter artık.
Defolun gidin..!
Paylaş