Paylaş
Akhisar deplasmanı ve B.B. Erzurum maçlarında gelen galibiyetlerden sonra büyük hedefler koyan taraftarlar için de bu yenilginin yarattığı hayal kırıklığı maalesef çok daha fazla oldu.
Buradan hareketle bir kez daha gördük ki, Bursaspor adına gerçekçi hedefler konulması en doğru yaklaşım olacak.
Peki, bu hedef ne olmalı?
Yaşanan ekonomik kriz ve yönetimsel istikrarsızlıkta 2 temel hedef olmalı;
İlk hedef, futbolcuların transfer paralarının ödenemediği, personelin maaşlarını alamadığı, transferde ciddi stratejik hataların yapıldığı bir ortamda hele ki geçtiğimiz son 2 sezonda yaşananlar da göz önünü alındığında ligde kalmak...
İkincisi ise bu çöküş dönemi sonrasında Bursaspor’a yıllarca hizmet edecek genç oyuncuları yetiştirip A Takıma monte edebilmek.
Eğer bu gerçekçi hedefler üzerinden yolumuzu belirler isek çok daha sağlıklı yorum yapma şansına erişmiş oluruz.
Bu doğrultuda yaptığımız veya yapacağımız eleştiriler de her iki taraf için çok daha olumlu ve daha az yıpratıcı olacaktır.
Tabii burada eleştiri kelimesinin altını iyi çizmek ve tanımlamak gerekiyor.
Zira bir Akdeniz ülkesi olmamızdan dolayı gerek eleştiriyi yapan, gerekse de eleştiriye maruz kalan kişiler fevri hareket etme durumunda kalabiliyor.
Öyleyse bizim “eleştiri” ile kast ettiğimiz nedir?
Eleştiri, bir sistem dâhilinde saptanan hedefe yönelik profesyonellerin, futbol veya sportif anlamda, üzerine düşen görevi yerine getirmesi için yapması gereken hareketlerdir.
Yoksa kimsenin, bir başka kişiye yönelik olarak, futbol dışında, eleştiri getirme hakkı yoktur.
Yani eleştiri yapacağız diye ortalığı kırıp dökmek, yangın yerine çevirmek de doğru bir hareket değil.
Ki zaman zaman hepimizin yaptığı ortak bir hatadır bu.
Eleştiri yapılan kişiler de, hakkında yazılan ve söylenenleri bu açıdan bakıp, değerlendirmelidir. Böylece bu kişilerde hem kendi, hem de içindeki bulundukları camiaların hedefleri doğrultusunda, morallerini bozmadan kendilerini motive etmelidirler.
Bu açıdan baktığımızda, pazar günü oynanan Antalyaspor karşısında Samet hocanın çıkardığı 11 konusunda eleştiri yapılması son derece doğaldır.
Özellikle Chedjou-Ertuğrul ikilisini bozması, geçen hafta da ortalıkta görünmeyen durgun ve isteksiz Saivet üzerindeki ısrarı, bu maça özel yaptığı hamleler eleştiri noktası oldu.
Sahada ise eleştirilerin hedef noktasında genç Ertuğrul oldu.
Lakin burada yapılan eleştiriler, başta da belirttiğimiz üzere, Ertuğrul’un yaptığı hatalardan ders çıkarmasına yöneliktir.
Aynı şekilde kaleci Okan, Ramazan, Umut Meraş, Burak gibi isimler de belirli dönemlerde eleştirilere maruz kalmaktadır veya kalacaklardır. Buradaki asıl hedef bu hataların tekrarlanmaması veya en alt seviyeye indirilmesidir.
Gençlerin burada yapması gereken tek bir eylem vardır;
Yapılan eleştirilerden ders çıkarıp, saptanan hedef doğrultusunda kendilerini geliştirmek.
Yapacakları en büyük hata ise, kendilerini yeterli görüp, yapılan tüm bu söylemlere kulaklarını tıkamak olacaktır.
Çünkü sizler Bursaspor’un yarınlarısınız. Bu yarınlar için mümkün olan en iyi seviyede olmanız da bizleri mutlu edecektir. Yaptığımız eleştirilere lütfen bu gözle bakın.
Son olarak Pazar günkü karşılaşma bir kez daha bazı acı gerçekleri gözler önüne serdi:
* Santrforumuz yok.
* Orijinal, 90 dakika boyunca katkı veren ve adam eksilten 2 kanadımız yok.
* Oyunu 2. bölgeden kuracak oyuncumuz da yok.
* Aytaç olmayınca maalesef sahadaki ruhumuz ve enerjimiz de yok.
O yüzden son söz yazının başıyla aynı olacak;
Bu sezon, hatta belki de gelecek sezon için en DOĞRU HEDEF ligde kalmak ve gençleri kazanmaktır...
Paylaş