Mide balonu, midenize normal serum dolu bir silikon balon yerleştirmeyi içeren bir kilo verme yöntemidir. Bu, yenilen gıdaları sınırlayarak ve kendinizi daha hızlı tok hissetmenizi sağlayarak kilo vermenize yardımcı olur. Kilonuzla ilgili endişeleriniz varsa, diyet ve egzersiz sizin için işe yaramadıysa mide balonu kilo vermek için iyi bir seçenek olabilir.
Diğer kilo verme yöntemleri gibi mide balonu da daha sağlıklı bir yaşam tarzına uyum gerektirir. Mide balonu yönteminin uzun vadeli başarı sağlaması için beslenmenizde kalıcı sağlıklı değişikliklere gitmeniz ve düzenli egzersizi bir yaşama biçimi haline getirmeniz gerekir.
Mide balonun yerleştirilmesi ile kilo vermeniz dolaylı olarak; gastroözofageal reflü hastalığı, kalp hastalığı, inme, yüksek tansiyon, obstrüktif uyku apnesi, yağlı karaciğer hastalığı ve tip 2 diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarının görülme sıklığını ve şiddetini azaltır.
Kimler için uygundur?
Vücut kitle indeksiniz (BMI) 30 ile 40 arasındaysa, başta diyet ve egzersiz olmak üzere sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri yapmaya ve düzenli tıbbi takip almaya istekliyseniz, daha önce mide veya yemek borusu ameliyatı geçirmediyseniz mide balonu işlemi sizin için uygundur.
Mide içi balonlar, fazla kilolu herkes için doğru seçim değildir. Konunun uzmanı bir gastroenterolog ile yapacağınız bir ön görüşme, mide balonu işleminin sizin için yararlı olup olmayacağının belirlenmesine yardımcı olacaktır.
Nasıl yapılır?
Mide balonu işlemi, ayaktan bir poliklinik işlemi olarak endoskopi ünitesinde yapılır. Anestezi hekimi tarafından uygun şekilde sedasyon ile uyutulduktan sonra mide içi balonla yüklü ince bir tüp (kateter) boğazınızdan aşağıya midenize doğru ilerletilir. Daha sonra, endoskop (kamera takılı esnek bir tüp) boğazınızdan aşağıya midenize doğru ilerletilerek balon işlemin her anı kamera ile izlenerek yaklaşık 10-15 dk. süren bir işlem ile güvenle yerleştirilir. Böylece midenin gıda alma kapasitesi düşürülür ve çabuk doyma sağlanır. Bu da daha az kalori alımına sebep olarak uygun hastalara zayıflama yolunu açar.
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığının günümüzde nedenleri halen tam olarak aydınlatılamamıştır. Çevresel nedenler, ailesel yatkınlık ve bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışması hastalıkların nedeni olarak suçlanmaktadır. Genel olarak her iki hastalık da hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilirse de çoğunlukla genç yetişkinlerin hastalıkları olarak göze çapmaktadırlar. Hem ülseratif kolit ve hem de Crohn hastalığı alevlenme ve düzelme dönemleri ile seyreden kronik hastalıklardır. Ülseratif kolit sadece kalın barsağı tutarken, Crohn hastalığı sıklıkla ince bağırsakların son kısmını etkileyen bir hastalıktır. Ancak Crohn hastalığı ağızdan anal kanala kadar tüm sindirim sistemini tutabilir.
Belirtileri nelerdir?
İltihaplı bağırsak hastalığı belirtileri iltihabın şiddetine ve nerede ortaya çıktığına bağlı olarak değişir. Her iki hastalık için de hastalık seyri hastadan hastaya değişkenlik gösterir, kimi hastada hayatında sadece bir kez alevlenme olurken kimi hastada daha sık alevlenmeler olabilir. Crohn hastalığında karın ağrısı, ishal yakınmaları ön planda iken ülseratif kolitte kanlı ishal şikayetlerin en belirleyici olanlarıdır. Ancak her iki hastalık içinde, halsizlik, istemsiz kilo kaybı, hafif düzeyde ateş yüksekliği, karın ağrısı ve krampları, karında şişlik hatta bazen kabızlık gibi değişik yakınmalar da söz konusu olabilir. Dahası, şikayetler her zaman sindirim sistemi ile ilgili olmayabilir. Bel ağrısı, eklem ağrıları, göz ve cilt ile ilgili bağırsak dışı yakınmalar da inflamatuvar barsak hastalıkların belirtileri olabilir.
Bağırsak alışkanlıklarınızda kalıcı bir değişiklik yaşarsanız veya iltihaplı bağırsak hastalığının belirti ve semptomlarından herhangi birine sahipseniz gecikmeden gastroenteroloğa görünmelisiniz. İltihaplı bağırsak hastalıkları genellikle ölümcül olmasa da bazı durumlarda hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilen ciddi hastalıklardır.
Neden olur?
İltihaplı bağırsak hastalığının kesin nedeni bilinmemektedir. Olası nedenlerden biri bağışıklık sistemi arızasıdır. Bazı genetik olarak hassas bireylerde, bağışıklık sisteminin istilacı bir virüs veya bakteriyle mücadele sırasında ortaya koyduğu anormal aşırı bağışıklık tepkisi, bağışıklık sisteminin sindirim sistemindeki hücrelere de saldırmasına neden olur ve bu saldırı sonucunda ortaya iltihaplı bağırsak hastalığı çıkar. Kalıtım da önemli bir faktördür, hasta bireylerin çocuklarında veya birinci derece akrabalarında inflamatuvar barsak hastalığı görülme sıklığının artığı bilinmektedir.
Nasıl teşhis edilir?
Toplumda görülme sıklığı yaklaşık %10-12’dir ve hastalar genellikle; karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal atakları şikayetleriyle gelmektedir. En ufak stres altında bile hızlı şekilde etkilenen hassas bağırsaklarda görülen bu şikayetlere daha çok kadınlarda ve 30-50 yaş arasında rastlanılmaktadır.
İrritabl bağırsak sendromu belirtileri nelerdir?
IBS da dışkılama alışkanlığındaki değişiklikler devamlı kabızlık, devamlı ishal veya bunların düzensiz aralıklarla değişimi şeklinde olabilir. Genelde görülen kabızlığın ön planda olduğu ve seyrek olarak geçici ishal dönemlerinin eşlik ettiği formdur.
Normal bir insanda dışkılama sayısı normal ve ağrısız olmak üzere haftada en az 3 den günde en fazla 2 ya da 3 kez olarak kabul edilir. Karnın alt kısımlarında hissedilen ağrı ile birlikte dışkılama hissi gelmesi ve dışkılama sonrasında ağrının geçmesi, dışkılama sırasında aşırı ıkınmak zorunda kalmak, büyük abdestini yapacakmış gibi olduğu halde tuvalete gittiğinde yapamamak veya zorlanarak yapmak, dışkılamadan sonra tam olarak boşalamama hissi, keçi dışkısı gibi küçük parçalar halinde dışkılamak, dışkıda mukus görülmesi, dışkılama olmadan iç çamaşırının sümüksü bir akıntı ile kirlenmesi İBS’nin başlıca belirtileridir.
Bazı hastalarda duygusal çatışma, stres ve yakın bir akraba veya arkadaşının barsak kanseri olduğunu öğrenmek şikayetleri başlatabilir. Uzun süre soğukta kalmak, özellikle kuru baklagiller olmak üzere bulgur vb. yiyeceklerin ve kahve ve kolalı içeceklerin tüketilmesi sonrasında şikayetler alevlenebilir. Sınav dönemi, iş görüşmesi öncesi ve planlanmış önemli randevulardan önce tuvaletten çıkamama gibi tipik öykülerle gelen irritabl bağırsak sendromuna sahip hastaların yaşam kalitesi olumsuz şekilde etkilenmektedir.
İrritabl bağırsak sendromu sebepleri nelerdir?
Kalın barsağın fonksiyonları (barsakların kasılması, barsak içindeki muhtevanın hareketi, barsağın salgı ve emilim fonksiyonları vb.) barsak duvarında yerleşmiş olan ve çok zengin bir ağ oluşturan barsak sinir sistemi, merkez sinir sistemi ve çeşitli reseptör ve hormonların etkisi altındadır. Barsakların hareketleri, duyarlılıkları ve kişinin barsaklardan gelen uyarıları algılama derecesi bu sinir ve hormon sistemi tarafından düzenlenir. İBS’de bu düzenleyici sistemlerde hem merkezi sinir sistemi ve hem de barsaklar seviyesinde bazı değişikliklerin oluştuğu ve stres, adet dönemleri, soğuk, enfeksiyonlar, gıdalar vb. gibi değişik faktörlerin bu değişikliklerin ortaya çıkışını uyardıkları düşünülmektedir. İBS’li kişilerde barsaklardan gelen uyarıların algılanmasında artış olduğu ve barsakların bu uyarılara karşı bazen aşırı kasılma bazen de fazla hareketlilik ile cevap verdikleri gösterilmiştir
İrritabl bağırsak sendromu tanısı nasıl konur?
Kanser taraması, kanserli hastada henüz kanser dokusu oluşup hastalık yayılmadan ve de kansere bağlı şikayetler ortaya çıkmadan kanser öncülü bulgu ya da erken evre kanser varlığının saptanması için yapılır.
Kolon kanseri Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizde en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer alır ve bu kanserden korunmak, kolon kanserine yakalanma riskini sıfırlamak basit bir kolonoskopi ile mümkündür.
Kolon kanserlerinin önemli bir çoğunluğu başlangıçta içinde kanser hücresi bulunmayan görece iyi huylu olan ‘polip’ ismini verdiğimiz yapıların zaman içinde kanserleşmesi ile ortaya çıkarlar. Bu nedenle kalın bağırsak için taramanın asıl amacı bu iyi huylu henüz kanserleşmemiş polipleri bulup tamamen endoskopik yollar ile çıkarmak, böylece kalın bağırsak kanseri riskini ortadan kaldırmaktır. Ultrasonografi, MR, Bilgisayarlı Tomografi gibi tetkikler ile bu poliplerin saptanması oldukça güç iken, hem bu poliplerin kesin tanısının konulması hem de saptandığı anda bazı özel aletler kullanılarak bu poliplerin çıkarılması ve böylece kolon kanseri riskinin sıfırlanması için en ideal yöntem kolonoskopidir.
Kolonoskopi ne zaman ve hangi durumlarda gereklidir?
Riskli hastaların (ailesinde bağırsak kanseri olanlar, iltihaplı bağırsak hastalığı olanlar gibi) izlemi ise farklı olmaktadır ve hekime başvurularak planlama yapılması uygun olacaktır.
Kolonoskopi ile kolon kanseri ya da kanser öncülü kolon polipi taramasının en geç 50 yaşından itibaren başlatılması önerilse de; günümüzde her 10 kolon kanseri vakasından en az birisi 50 yaşından önce saptandığı için çoğu merkezde kolonoskopi taramaları artık 40 yaşından sonra başlatılmaktadır. Eğer anne, baba, kardeş gibi birinci derece yakın akrabalardan birinde genç yaşta kalın bağırsak kanseri saptanmış ise, kanserin tespit edildiği yaştan 10 yıl geri gidilerek kolonoskopi ile tarama yapılır.
Bağırsakta geçmeyen karın ağrısı, makattan kanama, kronik kabızlık, dışkı kalınlığında azalma, açıklanamayan kansızlık veya demir eksikliği, kronik ishal ve nedeni açıklanamayan kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında hastaya gecikmeden kolonoskopi yapılmalıdır.
Nasıl uygulanır?