Paylaş
Temelde beynin güçlü kontrol merkezlerinden olan hipotalamusta üretilen hormonlar, ilgili reseptörler tarafından taşınan sinyaller ile kontrol edilmektedir. Bununla birlikte hipotalamusun hemen altında yer alan hipofiz bezi de hormonal dengenin korunmasına ilişkin önemli bir rol oynamaktadır. Bu bölgeden salınan hormonlar ise genel olarak erkek genital sistemini düzenlemektedir.
Hormonal bozukluklar kısırlık yapar mı?
Hormon dengesizlikleri, tüm erkek faktörü kısırlığı vakalarının önemli bir yüzdelik dilimini oluşturmaktadır. Cinsel işlev bozukluğundan düşük sperm konsantrasyonuna kadar sayısız şekilde kendini gösterebilen bu sorun, doğru tedavi yöntemleri ile iyileştirilebilmektedir.
Erkeklerin kısırlığa katkıda bulunan hormonal dengesizliğe sahip olma olasılığı kadınlara göre daha düşük olsa da böyle bir durumun varlığında aşağıdaki gibi semptomlar ortaya çıkabilmektedir:
Bununla birlikte sperm sayısı normal olan erkeklerin yanı sıra nonobstrüktif azospermisi bulunan veya oligospermik olan erkeklerin büyük bölümünde, testosteron seviyelerinin normalin altında seyrettiği görülmektedir. Testosteron seviyeleri düşükken, bunları kontrol eden hormon düzeylerinin yüksek olduğu bu durum ise primer testiküler yetmezlik olarak adlandırılmakta ve kısırlık probleminin temel etkenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Testosteron seviyelerine paralel olarak bunları kontrol eden hormon seviyelerinin de düştüğü hipogonadotropik hipogonadizm ise üreme hücresi oluşmamasına yol açmaktadır. Söz konusu hormonal dengesizliklerin basit bir kan veya idrar tahlili ile belirlenmesi mümkündür.
Ergenlik ve hipogonadotropik hipogonadizm
Erkek hipogonadizmi, vücudun ergenlik döneminde erkeksi büyüme ve gelişmede kilit rol oynayan testosteron hormonunu ve bununla birlikte yeterli miktardaki spermi üretemediği bir durumdur. Hipogonadizm, fetal gelişim sırasında, ergenlik öncesi veya yetişkinlik döneminde başlayabilmektedir. Bununla birlikte problemin semptomları da ne zaman ortaya çıktığına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Buna göre ergenliği geciktirebilen ve kişide gelişim eksikliğine neden olabilen hipogonadizm, aşağıdakiler de dahil olmak üzere pek çok süreci olumsuz etkileyebilmektedir:
Öte yandan vücudun gövdesine oranla kolların ve bacakların aşırı büyümesi ve kadın tipi meme dokusu gelişimi de bu sorunun neden olduğu problemler arasındadır.
Kısaca bakıldığında erkek hipogonadizmi, testislerin yeterince erkek cinsellik hormonu olan testosteronu üretemediği anlamına gelmektedir. Tedavi edilmeyen hipogonadizm ise başta kısırlık olmak üzere erektil disfonksiyona, osteoporoza ve benzeri birçok probleme yol açmaktadır.
Düşük testosteron ve hipogonadizm ilk olarak erkeklerde ergenliğin gecikmesiyle kendini gösterir. Ergenliğe girememe, boy uzamaması, büyüme geriliği, testislerin küçük ve yumuşak olması gibi belirtiler, akranları ergenliğe giren bu grup çocuklarda görülen klinik durumlardır.
Hipogonadizm normal bir ergenlik döneminden sonra ortaya çıktığında ise muhtemelen normal vücut kılları ve yapıları olan erkeklerde ergenlik sonrası oluşan testis hasarı nedeniyle hormonal dengeler de bozulacaktır.
Oldukça nadir rastlanan ve kallman sendromu olarak bilinen hastalıkta ise ergenliğin gecikmesi veya olmaması ve koku alma duyusunda bozulma ile karakterize bir durum ortaya çıkmaktadır. Zaman içerisinde bu tabloya azospermi de eklenmekte ve bu sebeple de azospermik erkeklerin mutlaka koku alma duyuları kontrol edilmektedir. Böbrek gelişiminde tek taraflı bozulma veya inmemiş testis semptomlarının eşlik ettiği bu hastalığa ise genellikle ergenlik döneminin gecikmesine bağlı yapılan muayenelerde tanı konulmaktadır. Bu grup hastalarda ayrıca infertilite tedavisinin yanında mutlaka genetik değerlendirmelerin de yapılması önemlidir.
Androjen fazlalığı
Androjenler bir grup cinsellik hormonu olarak bilinmektedir. Bunlar ergenliğin başlamasına yardımcı olmakta ve vücut gelişiminde rol oynamaktadır. Testosteron ise tüm cinsiyetlerde en baskın olan androjendir. Androjenler genel olarak aşağıdakiler de dahil olmak üzere belli konularda rol oynamaktadır:
Erkeklerde ise sperm gelişimi, ses kalınlaşması ve vücudun kullanmasında bu hormonlara ihtiyaç duyulmaktadır. Androjen fazlalığı söz konusu olduğunda, çelişki gibi görünse de diğer hormon düzeyleri olumsuz etkilenmekte ve sperm üretimi de buna bağlı olarak durmaktadır. Yüksek testosteronlu erkekler, çeşitli rahatsız edici semptomlar ve olası sağlık sonuçları yaşayabilmektedir. Aşırı testosteron, daha agresif ve sinirli davranışlara, daha fazla akne ve yağlı cilde ve hatta daha kötü uyku kalitesine yol açabilmektedir. Sistemde üretilen aşırı testosteron, daha düşük sperm sayısına ve testis küçülmesine neden olabilmektedir. Bu da elbette ki akabinde erkek kısırlığı ile sonuçlanabilmektedir.
Prolaktin yüksekliği
Prolaktin, beynin alt kısmında bulunan ve hipofiz bezi tarafından üretilen bir hormondur. Normalde hem erkeklerin hem de kadınların kanlarında az miktarda prolaktin bulunur. Prolaktin seviyeleri, dopamin gibi prolaktin inhibe edici faktörler (PIF) adı verilen diğer hormonlar tarafından kontrol edilmektedir. Erkeklerde sperm üretimini doğrudan etkileyen bu hormonun yüksekliği ise hiperprolaktinemi olarak adlandırılmaktadır. Erkeklerde yüksek prolaktin seviyeleri galaktore, iktidarsızlık, cinsel istekte azalma ve kısırlık gibi problemlere neden olabilmektedir. Süt hormonu yüksekliği olarak da bilinen galaktore, erkeklerde testosteron eksikliğiyle de ilişkili olabilmekte ve kadın tipi meme büyümesi gibi semptomlara yol açabilmektedir. Tedavi edilmemiş hiperprolaktinemisi olan bir erkekte ise daha az sperm üretimi veya hiç sperm üretememe sorunu görülebilmektedir.
Östrojen fazlalığı
Testosteron ve östrojen hormonları, vücudun genel işlevine katkıda bulunmaları açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte bu hormonlar cinsel işlevin başlaması ve tipik olarak üremenin gerçekleşmesi için de olmazsa olmazdır. Ancak elbette ki bu hormonların doğru seviyelerde bulunması gerekir.
Estron ve estradiol olmak üzere erkeklerde iki ana östrojen türü bulunmaktadır. Bu hormonların olması gereken düzeyler, milimetre başına pikogram cinsinden ölçülmektedir. İdeal sonuçların üzerinde seyreden östrojen seviyelerinde ise ortaya çıkan başlıca belirtiler şunlardır:
Bununla birlikte diğer hormon dengesizlikleriyle birlikte ortaya çıkabilecek yüksek östrojen, erkeklerde cinsel dürtü azalması, menide azalan sperm konsantrasyonu, yorgunluk, saç ve kıl dökülmesi, penis ve testislerde küçülme, osteoporoz, odaklanma sorunu ve ani ateş basması gibi şikayetlerle izlenmektedir.
Paylaş