‘Çin’de iki kent, yağmur hırsızlığı iddiasıyla birbirine girdi’ gibi ‘yağmur bombası’ haberlerini duymuşsunuzdur.
Ülkemizde de kuraklıkla mücadele için zaman zaman, böyle ‘yağmurcu geldi hanım!’ türünden çözümler ortaya konulmakta...
Aslında havayı da kontrol altına almak ve istenildiğinde yağmur yağdırmak insanlığın en büyük hayallerinden biridir. Red Kit okuyanlar bilir! Yağmur yağdırdığını veya havayı kontrol edebildiğini iddia eden kişiler kurak günlerde sık sık ortaya çıkar. Bunlar ellerindeki teknolojiyle fırtınaları önlemekle birlikte havalimanlarındaki kötü hava şartlarını da ortadan kaldırabileceklerini, yağışı arttırabileceklerini ve hatta yağışı istenilen bölgeye yönlendirebileceklerini iddia ederler. Bu kişiler bu işin gerçekten uzmanı olan şahıslarla temasa geçmez, daha çok konunun uzmanı olmayan bürokratları etkilemeye çalışırlar. Bunda başarılı olanlar da bulut tohumlama gibi işlemleri, başarıları veya başarısızlıkları yoğun bir şekilde tartışılan bir ortam içinde, çok yüksek meblağlar kazanana kadar devam ettirirler.
Orta Asya’daki Türk boylarında yağmur yağdırma, bu konuda özel bir güce sahip olduğuna inanılan ve ‘yağmurcu’ denilen Şamanlar’ın ‘yada taşı’ denilen özel taşlarla yaptığı bir işti. Günümüzün yağmurcularına göre herhangi bir anda dünya atmosferinin 10 trilyon ton su içerdiği hesaplanmakta ve bu ‘nehirlerdeki suyu’ yeryüzeyine indirmenin yolu bulutları tohumlamaktır!
BULUTLARDA DELİK AÇMAK MÜMKÜN
Aslında her şey 1946’nın sıcak bir temmuz gününde başladı. Vincent Schaefer, GE buzdolabı geliştirme laboratuvarında çalışırken, soğuk ve sisli bir havayla dolu olan buzdolabının içine kuru buz atınca su buharının buza dönüştüğünü tesadüfen gördü. Evet, insan böylece ilk kar fırtınasını yaratmıştı! Eğer bu olay buzdolabında olabiliyorsa, bulutta da olabilir ve yağmur yağdırılabilirdi. Bulut tohumlanmasındaki ilk uygulamalarda, Vincent Schaefer ve Irving Langmuir bulutları tohumlamak için uçaktan, çöl tozu, ezilmiş kuru buz (katı CO2) parçacıkları vb. maddeler attılar. 1947’de Bernard Vonnegut ise gümüş iyodürü bulut tohumlamada kullandı. Gümüş iyodür, buz kristaline en çok benzeyen kristal yapısına sahip olduğu için -4 derece ve daha düşük sıcaklıklarda da etkilidir. Günümüzde bulut tohumlama deneylerinde artık sadece gümüş iyodür kullanılmaktadır.
Bu fikir bir yıl içinde ABD Deniz Kuvvetleri tarafından tayfunların gözüne uygulandı. Florida eyaletine yönelmiş olan dev tropikal fırtına (belki de kendiliğinden) ani bir dönüşle kuzeydoğuya yöneldi ve insanları hazırlıksız yakaladı. Askerler büyük eleştiri aldıkları bu deneyi bir daha 1960’ların başında ama bu sefer okyanusun ortasında denediler. Maalesef, yok etmek istedikleri fırtına bu kez de deneyden güçlenerek çıktı. Bünyesinde binlerce meteoroloji mühendisi çalıştıran ABD silahlı kuvvetleri, günümüzde de havaya hakim olmak ve gerektiğinde de onu silah olarak kullanabilmek için bu deneylere devam ediyor. (http://www.au.af.mil/au/2025/volume3/chap15/v3c15-1.htm)
Uçakla tohumlama, nispeten ucuz fakat çoğu kez başarısızdır. Ayrıca uçakların yoğun hava trafiği yaşanan havalimanlarından zamanında kalkıp uçuşunu gerçekleştirmesi de bir problemdir. Yerden tohumlamada, Ruslar’ın yaygın olarak kullandığı havan topları ve roketlerle beraber Kızılderililer’in etrafında yağmur dansı ettikleri renkli dumanlar çıkartan ateşe bezer bir işlevi olan yer jeneratörleri kullanılır. Bütün bunlardan roketler, en pahalı fakat en isabetli olanıdır.
Gelişmiş ülkelerde hava modifikasyonu çalışmaları uzun yıllardır başka amaçlar için de yapılmakta. Bazı gelişmiş ülkelerde havaalanı pistlerindeki sisi kaldırmak için II. Dünya, Kore ve Vietnam savaşlarında ortaya çıkan teknolojilerin ve bilginin geliştirilerek kullanıldığı bilinmekte. ABD’de özellikle askeri alanda havayı silah olarak kullanabilmek için de bu tür çalışmalara hızla devam edilmekte. Uzun yıllardan beri Rusya’da da roketlerle bulutlara aşırı miktarda gümüş iyodür enjekte etmek suretiyle, dolu önlemeye yönelik bilimsel çalışmaların hidrometeoroloji birimleri tarafından yapıldığı bilinmekte. Örneğin, Arjantin Tarım Bakanlığı da dolu yağışını önlemek için bu teknolojiyi satın almış. Aşırı tohumlamayla bulutların dağıtılması sonucunda yağış ve sisi küçük alanlar üzerinde önlemek, bulutlarda delik açmak da şu an mümkün...
YAĞMUR BOMBASI ÇÖZÜM DEĞİL
Fakat bulut tohumlama teknolojisi, Rusya dahil henüz hiçbir ülkede günlük hayatta yağmur yağdırmak için rutin olarak kullanılmamakta. Özellikle meteorolojinin en ileri olduğu ABD’de yararı somut olarak ispatlanamayan bu işlemler, artık eyaletlerinin büyük bir çoğunluğunda resmen yasaktır. ABD’de her yıl ekonomiye 40 milyar dolar zarar veren kuraklıktan dolayı binlerce hektar orman da yangınlarda yok olurken, magazin gazetelerinde bile artık ‘yağmur bombası’ bir çözüm olarak önerilmemekte. ABD’de bulut tohumlaması deney ve uygulamaları yapılan sayılı yerlerde de kuraklık izleme, kuraklık planını uygulama gibi kuraklıkla mücadele için bilimin ortaya koyduğu tüm geçer ve işler yöntemler öncelikle uygulanmaktadır.
Aynı zamanda, bu tür radikal projeler uygulandığında yapılması gereken rasyonel işler yapılamayacak ve bir dahaki kuraklıkta da yine bulut tohumlaması işlemine mecbur kalacağız. Bu da çok pahalı, her seferinde yabancı firmalara bağımlılık gerektiren çıkmaz bir yoldur. Böylece bu tür projelerin tüm harcamaları ve bu proje nedeniyle uygulanamayan gerçek çözümler, uzun yıllar katlanarak artacak olan Türkiye’nin zararı olarak kabul edilmelidir.
Dünyada kuraklıkla nasıl mücadele edildiğini öğrenmek isterseniz bir de http://www.drought.unl.edu/index.htm sayfasına bakınız. Aslında, yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkemizde de kuraklığa karşı kısa ve uzun vadeli çözümler üretebilecek bir ‘Ulusal Kuraklık Merkezi’nin çoktan oluşturulması gerekirdi... Artık ülkemizde de risk yönetimine geçilmeli ve meteoroloji mühendisliğinin önündeki tüm bilimdışı engeller kaldırılmalıdır...