Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Solunum yolu hastalarına göre bu yaz sadece 40 gün sürdü

Her yıl bahar hastalıkları haziranda sona ererken, bu yıl temmuz ortasına kadar burunlar kaşındı, gözler kızardı, solunum zorlukları devam etti. Neden acaba?

Haberin Devamı

Hava ile sağlığımız arasındaki ilişki, binlerce yıl öncesinden biliniyor. Örneğin, MÖ 5’inci yüzyılda İstanköylü Hipokrat, insan sağlığını etkileyen en önemli faktörlerin su, hava, yiyecek, arazi ve rüzgar olduğunu açıklamıştı. Daha sonra İbn-i Sina, hastalıkların yenilen ve içilen şeyler, yaştan, şehir ve iklimden kaynaklandığını belirtmişti.
Şimdi, yani 2 bin 500 yıl sonra çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı, Türkiye’de dumansız hava sahası çalışmalarının öncülerinden, duyarlı bir vatantaş ve iyi bir bilim insanı olan Prof. Dr. Elif Dağlı, “neden bu yıl bahar hastalıkları uzun sürdü” diye soruyor. Tembel bir öğrenci gibi ben de aynı soruyu kendisine sorunca bana şunları anlattı:

SON 20 YILDA GÖRÜLMEYEN FARKLILIKLAR YAŞADIK

“Tıp biliminin tanıdığı hastalıklardan bir kısmı mevsimlere bağlı belirtiler verir. Bahar alerjileri bu durumun en iyi örneğidir. Vücudun polenlere gösterdiği tepkiye bağlı olarak gözler kaşınır (alerjik konjuktivit); burun tıkanır, akar, hapşırıklar olur (alerjik rinit); alt solunum yollarında tıkanıklığa bağlı hırıltılar, nefes darlığı gelişir (astım).
Ayrıca Akdeniz kuşağındaki ülkelerde çalışan bütün meslektaşlarımızın gözlemlediği sonbahar ve kış aylarında astım nöbetlerinin arttığı yazları hafiflediğidir. Bu nedenle ülkemizde çocuk astımında yaz aylarında koruyucu ilaçların dozlarını azaltır hatta bazen ara veririz. Sonbahara girerken hasta bulguları başlamadan koruyucu ilaçlar yeniden devreye girer. İngiltere’de çalıştığım sürede böyle bir fark olmadan hastalıkların her mevsimde aynı şiddette olduğunu görmüştüm.
2011 yılında ise mevsimsel hastalıklarda son 20 yıldır yaşanmayan farklılıklar yaşadık. Her yıl bahar hastalıkları haziranda sona ererken, bu yıl temmuz ortasına kadar burunlar kaşındı, gözler kızardı, nefes zorlukları devam etti. Bir ay kadar yaz rahatlığı yaşanmışken, ağustosun son 10 gününde şikayetler tekrar arttı. Kısacası meteoroloji biliminin verilerinden haberdar olmayan bizim hastalarımız yaz mevsimini bu yıl 40 gün olarak ilan etti.
Türkiye’deki hava sıcaklıklarına aylar içinde baktığımız zaman 2011 yılında havaların bir türlü ısınamadığını görüyoruz. Bahar aylarında Avrupa’da yaz sıcaklıkları vardı. Yılın ilk beş ayı sıcaklıklarının uzun yıllar ortalamasından farklı olmamakla birlikte, 2010 yılından ortalama beş derece düşük gittiği, maksimum sıcaklık değerlerinin uzun yıllar ortalamasının da altında kaldığı görülmekte.
Meteoroloji uzmanlarının tıp uzmanlarına yardım etmesini isteyerek soruyorum:
1) Bahar hastalıklarını uzatan değişiklik nedir?
2) Sadece sıcaklık ölçümlerine bakarak açıklayabilir miyiz? Atmosferde değişen başka neler var?
3) Japonya depreminden sonra Dünya ekseninin 25 santimetre kaymasının ve günlerin 1.8 mikro saniye kısalmasının gerçekten hiç önemi yok mu?”

Haberin Devamı

CEVABI GELECEK HAFTAYA

Haberin Devamı

Atmosfer bilimlerinde, meteorolojik şartların canlılar üzerindeki bu tür etkilerini inceleyen bilim dalına günümüzde “biyometeoroloji” deniyor.
Biyometeorolojik olarak bu sorulara cevap vereceğim ama şimdi yazacak yerim kalmadı. (Oynamasını bilmeyen gelinin “yerim dar” demesi gibi bir şey oldu bu ama böylece bir haftalık zaman kazandım!)
Bu arada sağlığınıza dikkat edin ve unutmayın Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği gibi “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...”

Yazarın Tüm Yazıları