Sıcak sonbaharda serinleten ve güldüren Adana hikayeleri
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Avrupa ve Türkiye’de sıcak geçmesi beklenen bir sonbaharın ortalarına yaklaşıyoruz. Tahminlere göre, yağışlar mevsim normalleri düzeyinde olacak.
Yağışlara aldanıp su tasarrufunu bir kenara bırakmak yerine, yeni başlayan Su Yılı’nı fırsat bilip "Su Bütçesi" yapmamızda yarar var. Bu arada, Adana’ya soğuk su verme, balonla serinletme projelerini geliştiren nadide zekaları tebrik ederim!
Farkında olsanız da, olmasanız da geçtiğimiz 1 Ekim Çarşamba günü "2008-2009 Su Yılı"nın başıydı. Bu vesile, Yeni Su Yılınız kutlu olsun!
Geçtiğimiz yaz aylarındaki yüksek sıcaklık ve yağışların mevsim normallerinin altında kalması sonucu barajlardaki ve yeraltındaki su seviyeleri kritik noktaya gelmişti. Önümüzdeki yıl su sıkıntısı çekilmemesi için, esas şimdi bu aylarda su tasarrufuna önem verilmeli. Çünkü su tasarrufu ancak mevcut olan sudan yapılabilir. Su bitince tasarruf yapmak mümkün değil. Bu nedenle, yağışlara aldanıp su tasarrufunu asla unutmayalım.
FRANCIS BACON FENA YANILMIŞ
Yenilenen tahminlere göre, önümüzdeki aylarda sıcak hava ve mevsim normallerinde yağış beklemeye devam ediyoruz. Böylece, Avrupa ve ülkemizin de içinde bulunduğu büyük bir kesimde sıcaklıkların uzun yıllar ortalamasının üzerinde seyretmesi bekleniyor. Ülkemizde özellikle, Akdeniz, Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sıcaklıklarının diğer bölgelere oranla daha yüksek olması öngörülüyor. Yağışların ise önümüzdeki altı ay boyunca mevsim normalleri civarında olacağı tahmin ediliyor.
"Bilgi güçtür" diyen Francis Bacon fena halde yanılmış! Uzun süredir, her yıl 1 Ekim’de devreye sokulması gereken bir "Su Bütçesi"ne ve "Kuraklık Mücadele Planı"na ihtiyaç olduğu bilgisini buraya hep yazıp konferanslarda da anlatıp duruyorum. Maalesef henüz hiç kimseyi harekete geçiremedim! Renan’a göre "Günümüzde en tembel öğrenci bile Arşimed’in bilmek için hayatını feda edeceği bilgilere sahip." Anlaşılan bilmek yetmiyor, onu kullanmak için irade ve niyet lazım.
1 Ocak 2009’da itibaren mali bütçelerini devreye sokacak olan yerel yönetimlerin neden 1 Ekim 2008 itibari ile su bütçelerini ve kuraklıkla mücadele planlarını yürürlüğe sokmadığını artık sormayacağım. Ama şu ana kadar gülmekten itiraz edemediğim yerel yönetimlerimizin "Zihni Sinir havadan-sudan proceleri" için de bir-iki söz etmeye çalışacağım.
Haberlerden duymuşunuzdur: İki yıl önce şehir içmesuyunun sağlandığı Çatalan Barajı’nın derinlerine boru döşeyip şebekeye 9-10 derecelik su verilmesinden sonra, vatandaşlardan "Suyumuzu soğuttun, havamızı da soğut" şeklindeki istekler olduğunu belirten Durak, yerden 8-10 bin metre yüksekte hava sıcaklığının eksi 40-45 olduğunu, bu soğuk havanın bir şekilde aşağı çekilerek Adana’nın soğutulabileceğini söyledi.
Başka yerlere kötü örnek olmaması için önce bu sulu procede olduğu gibi barajların soğuk kısmından su alınmasının çok yanlış bir uygulama olduğunu altını çizerek söylemeliyim. Yine haberlere göre Adana, Avrupa’nın en kurak illeri arasında sayılıyor. Böyle bir yerdeki barajdan suyun buharlaşma ile kaybını önlemek için öncelikle ve kesinlikle sıcak yerlerdeki sıcak suyun çekilmesi gerekir. Dünyada suyun kıymetini bilenler nasıl yapsak da barajların yüzeyindeki suyun sıcaklığını 10 derece düşürerek su yüzeyinden olan buharlaşma yarı yarıya azaltsak diye kafa patlatıyorken biz gidiyoruz tersine!
SOĞUK HAVA NASIL İNDİRİLİR?
Havalı proce konusuna gelince size basit bir soru sorayım. 10 bin metre yüksekte hava sıcaklığı eksi 45 derece ve 4 bin metrede ise artı 2 derece olsun. Bu iki farklı seviyedeki havanın hangisi daha sıcaktır? Hemen "2 derecedir tabii ki" demeyin çünkü elma armut gibi bunlar aynı seviyede olmadıkları için karşılaştırılamaz. Karşılaştırma yapmak için önce bu havaları aynı seviyeye indirgemeniz gerekir. Şimdi 10 bin metredeki havayı 6 bin metre aşağıya kuru bir şekilde indirirsek her 100 metrede 1 derece olmak üzere kendiliğinden yaklaşık 60 derece ısınır. Yani 10 bin metredeki eski 45 derecelik hava 4 bin metrede yaklaşık olarak 15 dereceye karşılık gelir! İsterseniz şimdi 4 bin metrede 15 derece olan bu havayı vatandaşı serinletmek için yere siz indirin!
Çöken havanın ısınacağını sadece günümüzün en tembel öğrencisi değil Arşimed bile bilir! John Dewey’e göre "Uygarlığımızın geleceği bilimsel düşünme (dikkat edin filmsel değil!) düşünme alışkanlıklarımızın git gide yayılmasına ve derinleşmesine bağlıdır." Bu durumda başkanın yerinde olsam bana bu tür teklifleri getirenler için "nitelikli dolandırılıcığa teşebbüs" ediyorlar diye hemen savcılığa suç duyurusunda bulunurdum.