Önümüz kış, yağışlar kapıda, yakında sel haberleri, kar haberleri, soba zehirlenmeleri artacak. Karı, donu, sel sularını, karşılamaya şehirlerimiz, belediyelerimiz hazır mı?
“HavaYorum” kullanıcı ismimle twitter’da “bu hafta ne yazayım” diye sordum. Bir tiwit arkadaşım yukarıdaki soruyu gönderdi. Ben de merak ettim bizi nasıl bir kış bekliyor ve bunun için yerel yönetimler neler yapmalı? IRI gibi mevsimsel tahmin veren sitelere göre, önümüdeki altı ay boyunca yağışların mevsim normalleri civarında; sıcaklıkların ise önümüzdeki birkaç ayın ılık geçmesi hariç yine mevsim normallerinde olması bekleniyor. Bu durumda bizim için abartılacak ya da göz artı edilecek bir kış beklenmiyor. Yani normal olarak kış yine kışlığını yapacak. Doğu Anadolu Bölgesi’nden başlayarak batı bölgelerimize doğru hava sıcaklıkları zaman zaman eksilere düşecek, rüzgar, yağmur, kar ve donlar artacak.
BEN NE YAPARDIM
Bu durum, akıllara meteorolojinin yaptığı uyarıları getiriyor: “Aşırı ve kuvvetli yağış, kuvvetli rüzgar ve fırtınanın oluşturabileceği olumsuzluklara karşı (sel, su baskını, yıldırım düşmesi, çatı uçması, ulaşımda aksamalar) ilgililer ve vatandaşlar dikkatli, tedbirli olmalı!” Yine klasikleşen “Yer yer etkili olan yağmura, bazı vatandaşlar hazırlıksız yakalandı” ifadesini de daha çok duyacağız. Duymak yetmez; önlem almamız gerekiyor. Yoksa benim gibi soğuk algınlığına yakalanıp ortalıkta sümüklü bir halde dolanabilirsiniz. Vatandaşınki bir yana, yerel yönetimlerin sorumluluğu daha büyük. Peki bir belediye başkanı ne yapabilir? Allah göstermesin ama eğer ben bir belediye başkanı olsaydım suyla ve karla mücadele için önce çöp kamyonlarını çok amaçlı iş görecek şekilde satın alırdım. Örneğin, kar yağınca çöp toplanamadığı için o kamyonlarla yol açar, elemanlarına kar kürettirirdim. Artan şehir selleriyle baş edebilmek için de yağmur mazgallarını ve kanalizasyon bacalarını adam ederdim. Yağmur suyunun kanalizasyona akmasını amaçlayan yağmur suyu ızgaralarına suyun gelebilmesi için de yollara yanlara doğru eğim verdirirdim. İki adım çöp taşımaktan aciz yurdum insanlarının potansiyel çöp kutusu gözüyle baktığı yağmur kanallarını düzenli olarak temizletirdim.
SUBASMAN NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ
Yağış, sel uyarısı geldiğinde ihtiyacı olanın alıp kullanması için şehrin değişik noktalarına kum torbası hazırlama yerleri kurar, el aleme de bir güzel rezil olurdum! Bu önerimi duyanlar genellikle “hocam bizi rezil edeceksin” tepkisini gösteriyor da... Sanki su basan işyeleri ve evler bizi hiç rezil etmiyor! Aslında giriş ve bodrum katlarına, içine lağım dahil her türlü pisliğin karıştığı suların girmesine seyirci kalmak ve sonra da o suları nasıl boşaltırız, binayı nasıl temizleriz diye uğraşmak bir delilik! Halbuki naylon örtülerin üzerine konulan, kuralına uygun hazırlanmış kum torbalarıyla bu pis suların binalara girerek her şeye zarar vermesi büyük ölçüde engellenebilir. Yeter ki ezberimizi bozup modern dünyada bu konuda ne yapılıyor diye kafamızı kaldırıp şöyle bir bakalım. Aslında binaların su basman seviyesi doğru belirlense kum torbasına da, binaları havuza çeviren pis suyun boşaltılmasına da hiç ihtiyaç olmayacak. Ülkemizde suyun basması ile hiç bir ilgisi olmayan subasman kotunu, sel suyuyla ilişkilendirebilsek önemli bir iş yapmış oluruz. Fransızca yazılışı “soubassement” olan kelimenin, telaffuzunun yarattığı çağrışımların aksine, su basması-basmaması ile hiçbir ilgisi yok. Maalesef olay tamamen ses benzerliğinden ve bir yanılgıdan ibaret. Bu nedenle ve çok tuhaf bir şekilde, ülkemizde elverişsiz arazilerde inşa edilmiş binalarda subasman (binaya giriş) kotunu daima su basar! Özellikle ülkemizde şu suyun bastığı subasman seviyesi yanlışını imar planlarıyla düzeltmezsek, selle mücadelede farklı sonuçlar beklememiz bir delilik olur. Çünkü Albert Einstein’a göre; “Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek”miş!..