Kükürt soluyan halkımız için üzgünüm ama aday değilim
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
21.yy’da Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, Ege’nin İncisi İzmir, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara ve diğer modern sehirlerimiz hálá aynı kaderi paylaşıyor. Sokaklarında kükürt solunuyor, hiçbir suçu olmayan binlerce insan yılda 52 gün ev hapsine mahkûm.
Şehrin pazar kurulan sokaklarından birinde yaşıyorsanız haftada bir gün evinize büyük eşya getiremez, eviniz yansa da itfaiye çağıramazsınız. Yıllardır çektiğiniz çile ve yaşadığınız sinir harbinden dolayı Allah korusun kalbiniz dursa ambulans da gelemez. Böyle bir gün eceliniz gelip ölseniz de bu işkenceden kurtulamazsınız çünkü cenazeniz evinizden çıkartılamaz... Kömürlüğünüzün tuvalet, bahçenizin de bir ardiye gibi kullanılmaması için alarma geçip her an cenke hazır olmalısınız. "Burası dağ başı değil" deyip şikáyet ettiğinizde de zabıtanın aldığı tüm önlemlere rağmen hiç bitmeyen bu ev hapsine isyan eder durursunuz...
Pek çok kimse yakın bir sokakta kurulan semt pazarından ucuz ve taze sebze meyve almak ister. Ama hiç kimse penceresinin önünde patates soğan sergisi açılsın, evinin önünde kazık çakılsın, penceresine ip bağlansın, çuvallar, kasalarla evinin girişi kapatılsın, istirahatı engellensin ve tanımadığı kişilerle her hafta tartışıp dursun istemez. Ayrıca yüksek sebze ve meyve fiyatlarına gücü yetmeyenlerin de marketlerdeki seçilmiş, çürük sebze ve meyveye mahkûm olmasını istemeyiz. Evet, olay çok yönlü. Yoksa şimdiye kadar her aklı başında belediye başkanı ilk fırsatta kendilerini de bıktıran bu problemi çözerdi...
VELEV Kİ BAŞKANIM
Basında adım Üsküdar Belediye Başkan aday adayına çıktı! Bundan onur duydum, ama şu anda böyle bir niyetim yok. Buna rağmen "Sayın Başkanım" diye söze girip beni tebrik edenlerle beraber 20 yıllık şikáyetini sonlandırmamı isteyenler de var. "Size yalvarıyorum" diyen bir hanım "1040 gün yaşadığım pazarcı teröründen beni kurtarın" diyor. Üsküdar’da başbakanımızın evinin bir-iki sokak ötesinde mütevazı bir bahçeli evde yaşıyormuş. Çer çöpten, kalabalık, kabalık, kavga ve gürültüden evini terk edip kiraya çıkmış... Velev ki halka ve başbakanımıza hizmet bir onurdur deyip kitapların arasından çıkarak belediye başkanı olsam ne yapardım! Bütün dünyada pazarlar bir ihtiyaç. Örneğin Amerika’da da çiftçi pazarları kuruluyor ama sokak arasında değil. Artık depremde bile dışarıda bağdaş kurup oturacak bir boş alan bulunmayan bir şehirde kapalı pazar yeri bulmak mucize. Buna rağmen sokak arası pazarcılığın olumsuzluklarını ortadan kaldırmak ve vatandaşlarımızın, hava koşullarından etkilenmeden, sağlıklı, ortamlarda alışveriş yapmalarını sağlamak için sabit kapalı pazar projeleri hayata geçirilmeli. Bu yapılana kadar da kapalı otoparklar, açık oto pazarları gibi yerler uygun bir günde semt pazarına dönüştürülmeli..
YEMİŞÇİMİN NASİHATİ
Mahallemdeki kuru yemişçi de adaylık borsasında adımın geçtiğini duymuş. "Aman ha, seni orada yerler" deyince politik hayatım başlamadan bitti. Nasılsa aday filan değilim, çok düşünüp taşınmadan şu ucuz kömürden dolayı oluştuğu söylenen hava kirliliğine de bir değineyim. Nasıl ki pahalı sebze meyve ve yerel yönetimlerin ilgisizliği halkın bir kısmını sokak arası pazarlara muhtaç ediyorsa, benzer şekilde ekonomik kriz, pahalı doğal gaz ve yüksek basınç merkezleri de halkı kömüre ve hava kirliliğe mahkûm edebiliyor.
Sosyal devletler soğuktan korumak için halka yakıt yardımı yapar. Bunu yaparken de temel amaç halk sağlığını korumaktır. Bunun için doğal gaz fiyatı yaza göre kışın düşürülür ve yerel yönetimler fakirlerin doğal gaz faturalarının bir kısmını öder. Kaş yapayım derken göz çıkarmamak için ülkemizde dağıtılan kömürün parası doğal gaz tesisatı olan gerçek ihtiyaç sahiplerinin faturasından düşülse; uygun evlere tesisat ve doğal gaz sobası konusunda yardımcı olunsa çok daha doğru ve sağlıklı bir iş yapılmış olur(du).
Yeni yılda ezber bozan, ranta ve partizanlığa kaçmayan, akılcı ve kapsamlı çözümler geliştirebilen yerel yöneticileri seçebilmemiz dileğimle sağlık ve mutluluklar dilerim...