Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Japonya’da sabrın ve bilgeliğin sembolü Türkiye’de bir bardak keyif

Avrupa’da 13. yüzyıldan bu yana keyif maddesi olarak bilinen çay, eskiden olduğu gibi günümüzde de misafirleri en zarif biçimde ağırlama işlevini sürdürüyor.

Fakat hálá sadece ‘kahvenizi nasıl alırsınız?’ diye soruluyor. Sudan sonra en yaygın içeceğimiz olduğundan olsa gerek çay için aynı soru sorulmuyor. Ben ‘açık, şekersiz ve kaşıksız olsun’ diyordum. Böylece Japonya’ya gidene kadar çocuklar gibi ‘paşa çayı’ içiyordum. Şimdi yeşil çaya başladım. Japonya’da yeşil çayın, altlığı olmayan fincanla, siyah çayın ise altlıklı fincanla sunulduğunu gördüm. Artık, varsa yeşil çay ısmarlarken ‘açık, şekersiz, kaşıksız ve altlıksız’ olsun diyor ve ‘fiyatının yarısını da düş!’ diye ilave ediyorum.

Dünyada yaklaşık 1500 çeşit çay varmış. Bunların hepsi ‘Camellia Sinensis’ denen tek bir bitkiden elde ediliyormuş. Aralarındaki tek fark kıstas fermantasyon. Diğer bir deyişle, siyah ve yeşil çayın ikisi de aynı yapraklardan yapılıyor. Siyah çay yaprakları yavaş yavaş kurutuluyor. Yeşil çay ise yapraklar toplanır toplanmaz hemen kavrulup hızlı bir şekilde kurutuluyor. Siyah çay kurutulurken okside ediliyor. Yeşil çay ise okside edilmiyor.

Japonya’ya iki kez görev gereği gittim ama hiç çay seremonisine katılmadım. Geçenlerde Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) kıdemli gönüllü uzmanları, Türkiye’de turneye çıkıp ‘Japon Kültür Etkinlikleri’ni tanıttılar. Böylece 14 Mart’ta İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kalabalık bir izleyicinin önünde gerçekleştirilen zengin programda ‘chanoyu’ denilen geleneksel çay seremonisi ile tanıştım.

Bu seremoninin gerçek ruhu sakinlik, alçak gönüllülük ve zarafete dayanıyor. Bu tören, samurayların günlük yaşamlarını düzenleyen formalitelerin bir yansıması. Benim için ilk bakışta sıkıcı. Aslında çay seremonisi televizyonda ağır çekim oynatılan bir sahneye benziyor. Sonunda yapılan bir fincan yeşil çay, seremoninin şeref konuğuna sunuluyor. İTÜ’de seremoninin sonunda da yapılan bir fincan yeşil çay (resimde görüldüğü gibi) rektör yardımcımız Prof. Dr. Erkin Nasuf‘a sunuldu...

AMAÇ DOĞANIN PARÇASI OLMAK

Japonlara göre Çay Seremonisi, Japonya’ya özgü estetik bir eğlence. Özelliği, Matcha denilen yeşil toz çay sunulması ve içilmesi. Çay, Japonya’ya Çin’den 8. yüzyılda gelmiş olmakla birlikte matcha 12. yüzyılın sonuna kadar ülkede bilinmemiş. 14. yüzyıldan itibaren, üst sınıflar arasında matcha içmek için sosyal toplantılar düzenlemek yaygınlaşmış. Atölyelerde gerçekleştirilen bu toplantıların esas amacı, giderek sakin bir ortamda Çin resimleri ve el sanatlarının incelenmesi haline gelmiş.

Japon toplumunda yönetici sınıf olan samurayların günlük yaşamlarını düzenleyen formalite ve davranışların etkisi ile bu çay partilerinde davetlilerin uyması gereken belirli kurallar ve usuller gelişmiş. Çay Seremonisi, 16. yüzyılın sonlarında, Monoyama döneminde, Çay Ustası Sen no Rikyu tarafından bugünkü şekline dönüştürülmüş.

Chanoyu’nun, sadece belirli bir tarzda çay içmekten daha fazla bir anlamı var. Çay Seremonisi, Zen Budizminin etkisi ile geliştirilmiş. En basit anlamıyla amacı, doğanın bir parçası haline gelerek, ruhun arındırılmasıdır. Yani amaç bir bardak çay keyif almak değil, iç dünyaya ilişkin bir ritüel... Böylece Çay Seremonisi’nin gerçek ruhu, sakinlik, doğallık, zarafet, gerçek sadeliğin ve saf gücün estetiği gibi kavramlarla tanımlanmış.

Chanoyu kültürünün kesin kuralları, ilk bakışta, sıkıcı ve fazla kuralcı gelebilir ama bunlar esasında, mümkün olan en yüksek derecede az hareket etmek üzere dikkatle hesaplanmış. Örneğin, ev sahibi misafirlerin yanında yalnızca dizleri üzerinde hareket edebiliyor. Tecrübeli bir usta tarafından hazırlandığında zevkle seyrediliyor.

AYNI ZAMANDA ESTETİK BİR UĞRAŞ

Chanoyu, Japon toplumunun sanatsal yaşamında çok önemli bir rol oynamış. Estetik bir uğraş olan seremoni, düzenlendiği mekanın, bu mekanın devamı olan bahçenin, çay servisi için kullanılan kapların ve burada yer alan resim veya çiçek düzenlemesi gibi dekorun da güzelliğini kapsar. Japon mimarisi, bahçe tasarımı, seramikler ve çiçek düzenleme sanatı, çay seremonisine çok şey borçlu. İşlenmiş sadeliğin ve doğa ile uyumun güzelliğini temsil eden Chanoyu’nun ruhu, Japon kültürünün bu geleneksel formlarının temelini biçimlendirmiş. Bunun da ötesinde, Japonların davranışlarının gelişimi üzerine temel etkilerde bulunmuş.

Sen no Rikyu’nun 1591’de ölümünden sonra öğretileri ailesi ve izleyicileri tarafından kuşaklardan kuşaklara geçmiş. Çeşitli okullar kurulmuş ve bugüne kadar faaliyetlerini sürdürmüş. Bunların arasında en geniş izleyicisi olan Urasenke Okulu. Bu okullar birbirlerinden, kurallarının detayları bakımından ayrılırlar ama hepsi büyük ustanın geliştirdiği seremoninin ruhunu muhafaza etmekte. Bu ruh bugüne kadar değişkenliğe uğramadan devam etmiş ve kurucuya saygı bütün okulların sahip olduğu ortak ilke olmuş.

Japon kültür etkinliklerinde dikkat çekici olan şey her bir hareketin törenle yapılıyor olması. Bu nedenle çay seremonisi yerinde duramayan bir Karadenizli olarak biraz aklımı karıştırdı. Bana göre pratik ve hızlı olmak çok iyi bir şeydi. Japonların ölçülü hareket tarzı benim acul ve sabırsız davranışlarımı bir gözden geçirmem gerektiğini söylüyor...
Yazarın Tüm Yazıları