Çiftçiye hava tahmini verilmediği için havaya giden paralar
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
‘Kar, sebze ve meyve tüketicilerini vurdu’ ve benzeri haberlerle birlikte ‘imzalamayacağız’ dediğimiz Kyoto Protokolü beni bu yazıyı yazmaya sevk etti.
Kurumsal körlükten kurtulabilir ve eski alışkanlıklarımızı bir kenara bırakabilir miyiz bilmem ama belki bir duyan ve düşünen olur diye yazıyorum... Ayrıca ve bir mahzuru yoksa, ‘Türk tarımında iyi şeyler oluyor’ şeklindeki haberlerle de ‘ülkemizde tarımsal meteoroloji konusunda bazı açılımlar olur’ diye umutlandığımı da söylemeliyim...
Bitki ile hava ve iklim arasında karmaşık bir ilişki vardır. Tarımda kontrolü en zor olan da meteorolojik parametrelerdeki değişikliklerdir. Çoğu zaman bu değişiklikler elde edilecek ürün miktarını etkiler. Bu nedenle, yağış, sıcaklık, nem, vb.’nin miktar ve dağılımındaki değişikliklerin bitkileri kısa ve uzun vadede nasıl etkileyeceğinin bilinmesi gerekir. Bilindiği gibi Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak yüzde 40’ı, hálá üstü açık bir fabrika olan tarımla uğraşmakta. Diğer bir deyişle, Türk tarımının ve dolayısıyla Türkiye’nin başarısı da büyük ölçüde hava şartlarına ve onu ne kadar iyi bilip kullandığımıza bağlı...
Halk, günlük hava tahminini büyük ölçüde basından takip eder. Fakat halka verilen bilgiler, tarım gibi bir sektörün isteğini karşılamaktan çok uzaktır. Örneğin tarım sektörü, hava ve iklim şartlarının ürün fiyatları üzerindeki etkisi, ürün arz ve talebi, toprağın nemi ve sıcaklığı, yağış miktarının tahmini, kırağı/don tahmini, büyüme derece günler, tarımsal haşerelerin çoğalması, uzun vadeli hava tahminleri, vb. ile de ilgilenmek zorundadır.
Böylece, gelişmiş ülkelerde yapılan kısa, orta ve uzun vadeli hava tahminleri, özel sektör, tarım, halk ve diğerleri gibi dört alandan birini hedefler. Özel sektör ve tarım için gerekli olan hava tahminlerinin çoğu bu sektör ve hava tahmininde uzmanlaşmış özel şirketler tarafından yapılmaktadır. Diğer bir deyişle ulusal meteoroloji servisleri gelişip modernleştikçe, tarımsal hava tahminleri de yerel ve özel şirketlere bırakılmaktadır.
Özellikle ABD’deki tarım sektörü için, hava tahminlerinin çoğu özel meteoroloji firmalarına abone olunarak temin edilmekte veya tarımla ilgili şirketlerde çalışan meteorolojistler tarafından yapılmakta. Böylece gelişmiş ülkelerde çiftçilere, ‘Tarımsal Hava Durumu Raporları’ ile ihtiyaç duydukları çok önemli ve özel bilgiler de verilebilmekte.
Bizdeki gibi üç günle sınırlı, büyük bir bölgeyi içine alan genel ve muğlak hava durumu bilgileri çiftçiler için yeterli değildir. Örneğin çiftçinin, ekim, dikim, çapalama, gübreleme, sulama, hasat ve ürünlerin kurutulmasını ne zaman yapacağına karar verebilmesi için en az beş günlük orta vadeli, yerel, güvenilir ve özel hava durumu bilgilerine ihtiyacı vardır.
Özellikle ekim zamanlarında genel hava durumu bilgileri ile birlikte toprak sıcaklıkları ve rüzgar hakkında da çiftçiye bilgi verilmelidir. Uygun çimlenme sıcaklığı altında yapılmayan ekimlerde tohumlar çimlenemeden uzun süre toprakta bekleyip çürüyerek büyük zararlara yol açmakta. Rüzgarlı havalarda da tohum istenilen yoğunlukta tarlanın her yerine düşmemekte...
Don riskinin çiftçiler tarafından önceden bilinmesi durumunda sebze, narenciye bahçelerinde ve seralarda ekonomik kayıpları en aza indirgeyebilecek önlemlerin alınması da mümkün. Don ve dolu ile mücadele masraf ve önemli insan gücü gerektirdiğinden, ihbarlar noktasal olarak ve yalancı çoban durumuna düşmeden yapılmalıdır.
Hasat zamanında da hava şartları çok önemlidir. Hasat zamanı uzun süre yağış meydana gelirse, tarlaya girilemeyeceğinden, ürün hasat edilemeyecek, havadaki fazla nem de hububatın ve diğer ürünlerin kalitesini bozacaktır. Örneğin nemin yüksek olduğu sabah saatlerinde buğday hasat edilemez. Pamuk hasadı zamanında da yağış, çiy veya kırağı olursa pamuğun kalitesi düşer. Hasat zamanlarında, örneğin fındık toplama sırasında, hava yağışlı ise toplanan işçiler için yapılan masraflar boşa gider.
KÜRESEL ISINMA BİTKİLERE NE YAPACAK
İlaçların ve gübrelerin heba olmaması için gerekli bilgi, tahmin ve uyarılarda bulunmak gerekir. İlaçlama birkaç günün yağışsız geçeceği zamanlarda; gübreleme ise yağışa yakın günlerde yapılmalı. Gübre atılıp da uzun süre yağış olmadığı takdirde, hem gübre özelliğini kaybetmekte, hem de bitki ‘yanmakta’dır. Bu nedenle, ancak en az beş günlük yağış tahminiyle çiftçinin gereksiz sulama yaparak masraf etmesi ve zaman kaybına uğraması önlenebilir.
Özetle normalde bir hizmet kurumu olan meteorolojimiz sırf döner sermaye ile havadan para kazansın diye, halka ve çiftçiye vermediği ya da veremediği üç günden sonraki yağış miktarı vb. hava tahmini bilgileri yüzünden havaya giden paramızın çok daha fazla olduğunu artık anlamalıyız. Örneğin pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yapıldığı gibi en azından beş günlük genel hava tahmini bilgisini artık halka ücretsiz olarak sunmalıyız.
Ayrıca, küresel iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri de şu an dünyada en çok araştırılan konulardan biridir. Küresel ısınmanın bitkileri nasıl etkileyeceği konusunda gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarla bitkilerin ileriki yıllarda göstereceği reaksiyonlar şimdiden belirlenip ona göre tarım politikaları geliştirilmektedir.
Sonuç olarak küresel iklim değişimi nedeniyle, Türkiye’de de hava sıcaklığı, yağış ve toprak rutubeti değişmekte. Şimdi, Kyoto Protokolü’nü imzalamadık gibi nedenlerden dolayı küresel iklim değişiminin tarım sektörümüzü nasıl etkileyeceğini ciddi bir şekilde araştırmamak ve tarım politikalarımıza bu bilgiler ışığında yön vermemek de büyük bir eksikliğimizdir...