Günlerdir okullarda çalışan kantincilerin haberlerini dinlerken tüylerim diken diken oluyor.
Nimet Çubukçu’nun yeni görevi teslim aldığından beri yapılanlara göz atarsak eğer, şu soru da insanı son derece rahatsız ediyor: “Neden daha önce kimsenin aklına gelmedi? Nimet Hanım’dan önce bunlar nasıl kontrol edilmedi?” 6 sübyancı, 12 katil, 13 uyuşturucu satıcısı! Çocuklarımızı emanet ettiğimiz okulların kantinlerinde çalışanlar hakkında yapılan GBT taramalarında çıkan sonuçlar ortada. Bir iki tanesi var ki aklımdan çıkmıyor. “Cinsel istismar” suçu olan bir insan düşünün, bunların içinde “sübyancılık” olarak tanımlananları da var. Çocuklarımızın okulunda kantinde çalışıyordu bu insan daha düne kadar veya diğeri, yani “uyuşturucu satıcısı” olan. İnanılır gibi değil, şaka gibi hatta, bir anne olarak teşekkür ediyorum Nimet Çubukçu ve tüm ekibine... İçler acıtan magazin haberi... Geçen pazar sabahı, kahvaltı zamanı nasıl olduysa mutfakta bir magazin kanalı açık. Muhabir alkol tedavisi görmüş ama kendini kaybetmiş çok ama çok kötü halde bir manken ile röportaj yapıyor. Evine gitmiş ve konuk olduğu evi geziyor. Kızın açıklarını, yaşadıklarını, alkol sorunu olan ve muhtemelen yatıştırıcı ilaçlarla aşırı sakinleşmiş olan birini kurcalıyor. Yatağı yok, eşyası yok, sürekli dua eder halde, tek başına, kendi başına kalmış. Haberi yapan tüm bunları izleyici gözüne özellikle soktuğu gibi, lavabonun altındaki içki şişesini bulup gösteriyor, ailesini sorguluyor. “Anne” dendiğinde kız ağlamaya başlıyor, “Sildim ailemi” diye ağlayarak kendini tuvalete kapatıyor... O kadar sinirlendim, o kadar hırslandım ve o kadar acıdım ki bu haber üzerine o zavallı kızın durumuna... Ve o kadar kızdım ki bu işi yapan o muhabirden başlayarak, o haberi yayınlayan, montajını-kurgusunu yapan herkese. Hüngür hüngür ağladım üzüntüden. Gidip Tarlabaşı’na, evinden alıp kızı bizim eve getiresim, bakasım, yardım edesim geldi. Kanala ise son derece kızgınım, yönetimin cidden kamu davasına neden olacak kadar kötü bir magazin haberi yaptığını düşünüyorum. ıçim acıdı resmen. Özellikle bu tip haberler yaparken, insanın vicdanını sorgulaması gerekiyor, bilinci yerinde olmayan bir insan nasıl böyle bir haberle kullanılabiliyor...
Çocuklarda obezite
Hem aşırı zayıflık hem de obezite, çocuk hekimlerinin sık karşılaştıkları ve önemle takip ettikleri ciddi sağlık sorunlarıdır. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Seydi Battal Gölgeli, çocuklarda obezite konusunda merak ettiklerinizin altını çizdi.
ınsanları ağırlıklarına göre zayıftan şişmana doğru sıralayacak olursak; çok zayıf, zayıf, narin, normal, toplu, şişman ve aşırı şişman şeklinde gruplamalar yapabiliriz. Ağırlık cetvelinin bir ucunda aşırı zayıflık yer alırken diğer ucunda obezite bulunmaktadır. Obezite, vücutta aşırı yağ depolanması sonucunda ortaya çıkan önemli bir sağlık sorunu olup çok ciddi problemlere yol açabilir. Obezite tanısı konulurken en çok kullanılan ölçü, vücut kitle indeksidir (VKı). VKı; kilogram cinsinden vücut ağırlığının, metre cinsinden boy uzunluğunun karesine bölünmesi ile elde edilir. VKı, yüzde 5’in altında ise aşırı zayıflık; yüzde 85-95 arasında ise obezite tehlikesi; yüzde 95’in üzerinde ise obezite vardır. 6-18 yaş arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 18’inde görülen obezite, son 20 yılda 2-3 kat daha artmıştır. Bundan dolayı son yılların giderek daha sık karşılaşılan sağlık sorunları arasına girmiştir. Çocukluk çağında başlayan obezite, ne yazık ki erişkinlik döneminde de devam etmektedir. 6-9 yaşlarındaki obez çocukların yüzde 69’u; 10-14 yaşlarındaki obez çocukların yüzde 83’ü, erişkinliklerinde de obez kalmaktadır. Obezitenin önlenmesi Obeziteyi önlemek için, ailelerin sağlıklı bir beslenme düzeni olması ve yüksek enerji taşıyan gıdalardan uzak durmaları gereklidir. Alınan gıdaların yağa çevrilerek depolanmaması için günlük hareketlilik artırılmalıdır. Okul çocuklarında televizyon izleme süresinin 2 saatten ve bilgisayar kullanma süresinin ise 1 saatten fazla olması obeziteye zemin hazırlar. Bu zararlı alışkanlıklar, önlenmelidir. Düzenli olarak her gün yürüyüş ve spor yapmak, obezitenin önlenmesinde ve sağlıklı bir vücut yapısının korunmasında önem taşır. Obezitenin tedavisi Obezitenin tedavisi, çok yönlü ve sabır gerektiren bir iştir. Hedefe ulaşabilmek için hasta ve aile; çocuk doktoru, diyetisyen ve bazen de bir psikologla işbirliği yapmalıdır. Tedaviden sonuç alınabilmesi için aile, mutlaka çocuğa destek ve yardımcı olmalıdır. Bazen obez anne ve babalar, savunmacı bir davranış göstererek çocuklarının obez olduğunu kabul etmez, bazı durumlarda da tedaviyi reddederler. Bu durum, çocukta çok daha aşırı bir şişmanlık türü olan “öldürücü şişmanlık” tablosunun ortaya çıkmasına yol açabilir. Eğer obezite bir hormon bozukluğuna bağlı ise bu nedene uygun bir tedavi uygulanmalıdır. Böyle bir durumda çocuk doktoru ve hormon hastalıkları doktoru yakın işbirliği içinde olmalıdır. Obezite dış nedenlere bağlı ise bu nedenler düzeltilmeye çalışılır. Beslenme düzeninden kızarmış ve yağlı yiyecekler, etlerin yağlı kısımları, kaymak, yağlı peynir, yağlı kuruyemişler, şekerli gıdalar çıkarılır. Her öğünde sebze ve salata yenilmesi, bol miktarda meyve tüketilmesi, meyvelerin kabuklu yenilmesi önemlidir. Gazoz ve kola gibi şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Ayrıca çay, kahve ve süt gibi içeceklere şeker koymaktan vazgeçilmelidir. Sağlıklı ve dengeli beslenme ile birlikte günlük hareketliliğin artırılması, düzenli yürüyüş ve spor, elde edilen ideal kilonun korunması için gereklidir. Eğer dengeli beslenmede ve sporda devamlılık olmazsa obezite tekrar kendini gösterir. ılaç tedavisi, 18 yaş altı için önerilmemektedir. Çocuklarda ilaç tedavisi, yalnızca öldürücü obeziteye sahip olanlarda uygulanabilir. Hipnoterapi yani hipnoz tedavisi; seçilmiş obez hastalarda uygulanırsa çok olumlu sonuç verebilen tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Ergenlik obezitesinde diğer tedavi yöntemleri yetersiz kalırsa cerrahi yöntemlere başvurularak mideye band konulabilir.
Bizim Çocuklar
Emre Berent / Mayıs sonunda 8 yaşında Oğlum ikinci kardeşine hazırlanıyor. Biz “Rüzgar” diyoruz, o “Ege” diyor. Biz “Haziran ayında doğacak” diyoruz, o kendi doğum gününde yani 27 Mayıs’ta geleceğine inanıyor. Heyecanımı paylaşıyor, alışverişlere yardım ediyor, fikir veriyor, kendi eski oyuncaklarını ona saklıyor ve artık küçülen giysilerinden en sevdiklerini “Bunlar Ege’nin” diyerek başkasına vermeme engel oluyor.
Kaila Sim / 8,5 aylık Öyle güzel oldu ki kızım, her geçen gün gözüme daha başka gözüküyor. Değişik şekillerde yatıyor, uyuyor, müzik dinlemeye bayılıyor, bir ritm duyduğu anda alkış yapmaya başlıyor, çok eğleniyor ve bizi de çok eğlendiriyor. “Baba” diyor gözlerinin içi gülerek... Uyurken su istediğinde de, ağlarken de “baba” diye ağlıyor. “Bozuluyorum” diyorum şakayla, evdeki herkes ben üzülüyorum diye panik oluyor, beni rahatlatmaya çalışıyor.
Rüzgar Ege / Annesinin karnında 26 haftalık Büyüyor bebişim, benim en minik erkeğim. Onun da eksiklerini tamamladık sayılır. Haftaya yatağımız da gelip kurulacak. Kaila’nın bebeklik pusetini ve araç koltuğunu o kullanacak, biz Kaila’ya kolay katlanır yeni bir puset ile daha büyük bir oto koltuğu alacağız. Peş peşe olan bebeklerin avantajı işte bu, birbirlerinin yepyeni eşyalarını, giysilerini olmasa bile maliyetleri yüksek ürünleri kullanabiliyorlar.
İllüzyonda Harikalar Dünün ve günün çocukları, bu hafta sonu Türkiye’nin büyük illüzyonisti Sermet Erkin’in ıllüzyonda Harikalar adlı gösterisinde buluşuyor. Sermet Erkin, gösterisinde yine her yaştan çocuğu sihirli dünyasına götürerek eğlendirirken eğitiyor, güldürürken düşündürüyor, şaşırtırken heyecanlandırıyor. Her yaştan çocukla birlikte büyükleri de eğlendirebilme başarısını sergileyen gösteride Sermet Erkin’in yanı sıra yine Nuray Erkin, Palyaço Koko, Kadir Akmaca ve Erdem Çınar çocuklarla birlikte oluyor. Yer: Profilo Alışveriş Merkezi