Çocukluğumun bir döneminde soranlara "Beşiktaş" dediğim iddia ediliyor, ama çok uzun süredir (daha doğrusu kendimi bildim bileli) sarı ve kırmızı renklerden oluşur benim takımım. Kız kardeşim ise çocukluğunda Galatasaraylı’ydı, son beş yıldır falan Fenerli...
Bu değişikliğin nedenini sorduğumda "Futbol ve takım ruhu sadece Fenerbahçe taraftarında var, Galatasaray beni tatmin edemedi. Şans verdim o camiaya, ama olmadı" gibi bir açıklama yapıyor. Yani o aniden takımını değiştirenlerden... Hem de öyle bir değiştirdi ki, en azılısından Fenerli oldu çıktı.
Şimdi de Emre Berent... Fenerbahçeli oldu başımıza!
Geçen sezon, Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi 1-0 yendiği maç sırasında uyku zamanı gelmişti ve banyoda duş alırken suyun altından "Anne ben takım değiştirdim" diye seslendi. "Neden? Hayırdır, yıkanırken mi aklına geldi?" diye sordum. "Evet" dedi ve ekledi: "Sıkıldım sürekli Galatasaray’ın yenmesinden!"
Ben duşun dışında oturuyorum, o hem suyun altında sabunlarla oynuyor hem de devam ediyor: "Ayrıca bütün arkadaşlarım Fenerli, Bora abim Fenerli, teyzem Fenerli, dedem Fenerli, okulda konuşacak konum olur. Bir de renkler çok güzel be anne, sarı ve lacivert yan yana nasıl güzel duruyor!"
Şaşkınlıkla dinledim. "Gerçekten mi?" dedim. "Hem de nasıl..." deyip devam etti: "Kendimi iyi hissediyorum. Terk ettim senin takımını diye bana kızmadın değil mi?"
Sakince cevap verdim. Özgürlük diye bir şey var, ne diyebilirim ki çocuğa... Belli ki düşünmüş uzunca süre, banyoda çark etmiş. Zaten olay, aklına düştüğü an bitmiş. "Yok hayatım" dedim, "Bu senin bileceğin bir iş. İstediğin takımı tutmakta özgürsün." Duşu araladı, kafasını çıkardı, "Şimdi bornozumu ver bana, teşekkür ederim. Anladın beni sen anne" dedi ve patlattı bombayı: "Bence sen de Fener’in doğru takım olduğunu bir gün anlayacaksın..."
O gün hevestir dedim, geçer dedim, bekleyeyim dedim, ama geçmedi. Çocuk tamamen içinden gelerek gitti ve takımını buldu. Bana da evde tek Galatasaraylı olarak yaşamak, zaferlerime sessizce sevinmek, hüzünlere gizlice üzülmek kaldı. Bir de Akmerkez’e gittikçe Emo ile paşa paşa Fener Store’a girmek. İstediği şeyleri almak, ona bir hediye alırken bile sarı ve lacivert renkleri taşıyanları bulmak...
Şimdi derdi maça gitmek, ısrarla buna direniyorum. Bakalım ne kadar dayanabileceğim?
Fenerli Emo’nun Galatasaraylı annesi olarak, sporun ve şenliğin bol olduğu bir hafta sonu dilerim...
İkizler yolda
İkiz bebek bekleyen ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar var. Örneğin, alışılanın aksine çocuklara benzer isimler koymak, onlara aynı kıyafetlerden giydirmek, son derece sakıncalı...
İkizlere isim seçerken
İkizlere isim seçerken, aynı hecelerden ve seslerden oluşan isimler koymaktan kaçınılmalı, farklı başharflerle başlayan isimler seçilmeli. Pedagog Güzin Soyak, "Ebeveynler aynı harflerle başlayan isimler koymaktan kaçınmalılar, çünkü bu durum okulda veya sağlık kayıtlarında karışıklığa neden olabiliyor. Aynı zamanda ebeveynler çocukları için farklı zamanlarda sosyal güvenlik numarası talep ederlerse, ilerde yaşanabilecek problemleri de önlemiş oluyorlar" diyor.
n Kıyafetler aynı olmamalı
Çoğulları benzer ya da aynı giydirmenin nedenleri, dünyaya onların "özel" olduğunu göstermek ya da aralarında rekabet oluşmasını önlemek olabilir. Diğer yandan bu şekilde kıyafet alışverişi yapmak daha hızlı ve kolay olduğu için de tercih edilebilir.
Oysa çocukları farklı giydirmek, onların ayrıştırılmasını kolaylaştırıyor, bireyselleşmelerine katkıda bulunuyor ve kıyafet paylaşımı nedeniyle her bir bebek daha fazla sayıda kıyafetten yararlanabiliyor. Bebeklerinizi küçükken aynı giydirme eğilimindeyseniz, benzer ama farklı renkli ya da aynı renk ama farklı modeller seçmeye bakın. Büyüdükçe de kararı onlara bırakın.
n İkiz olmayan çocuklara nasıl yaklaşılmalı
* Çoğullar her zaman dikkat çeker. Çoğullara özel ilgi gösterildiğinde ya da iltifat edildiğinde, diğer çocuğunuzun kendini dışlanmış hissetmemesi için onu da sürece dahil etmelisiniz.
* Şarkı söylemek, kitap okumak gibi birlikte oynayabilecekleri oyunlar bulmalısınız.
* Çocuğunuzun kendisine özel zaman ve yer ayırabilmesini sağlamalısınız.
* Ağabey-abla olmak bazen motive edici olsa da, bu durumun çocuğunuzu mutsuz ettiğini hissederseniz bu rolü minimum şekilde vurgulamalı ve kullanmalısınız.
* Çocuğunuzun doğum gününün ya da diğer özel günlerinin çoğulların gelişiyle gölgelenmesine izin vermemeli, gerekirse hazırlıkları önceden tamamlamalısınız.
* Gerekirse bebekler doğmadan önce büyük çocuğunuzu okul öncesi bir programa veya kreşe yazdırabilirsiniz. Çocuklar bu dönemde istikrarlı bir bakıcıya, rutin eylemlere ve güvende olmaya ihtiyaç duyarlar.
n İkiz dili nedir
İkizlerin dil gelişimindeki en çarpıcı olgulardan biri "ikiz dili"nin ortaya çıkışı oluyor. Avustralya’da yapılan en son araştırmalar, bunun daha az gelişmiş veya özgün dil bozukluğuna yatkın bir dil türü olduğunu savunuyor. Özellikle de eğer ikiz kardeşler aynı gelişimsel seviyede iseler, bu dili kullanma olasılıklarının daha fazla olduğu biliniyor.
Yine Avustralya’da yapılan bir araştırma, ikizlerin birbirleriyle diyaloğa girdiklerinde kullandıkları dilin, yetişkinler ile konuşurken kullandıkları dilden daha az gelişmiş olduğunu gösteriyor. İkizlerin daha basit bir dille birbirleri ile konuştukları, daha az kelime kullandıkları izlenmiş. İngiltere’de yapılan bir çalışma ise "ikiz dili"ni kullanan ikizlerin (yüzde 50 oranında), ikiz dili kullanmayanlara (yüzde 11) göre daha fazla konuşma ve dil bozukluğu yaşadığını gösteriyor.
n İkizi olan ebeveynlere tavsiyeler
Başlangıçta her iki bebeğinize de aynı oranda bağlanamadığınızı hissedebilirsiniz. Bundan korkmayın ve bu duygunun birçok çoğul gebelikte yaşanan bir şey olduğunu aklınızda bulundurun. Daha az ilişki kurduğunuzu düşündüğünüz bebeğinizle daha fazla göz teması kurmak, dokunmak ve konuşmakla ilgili gayret gösterebilirsiniz.
İkizlerin bakımında yardımcı olan diğer bireyler de bazen kendilerini daha yakın hissettikleri bebeklerden birini seçip, onun ihtiyaçlarıyla daha fazla ilgilenebiliyor. Bu da anne ve bebek arasındaki bağı etkileyebiliyor. Günlük bakımlarında ve boş saatlerinizde bebeklerinize eşit zaman ayırmaya çalışın. Bir bebeğin bütün sorumluluğunu tek kişinin yüklenmemesine gayret edin.
Oyunbaz Nesneler atölye çalışması
İstanbul Modern Sanat Müzesi, Paris’teki Centre Georges Pompidou’nun işbirliği ile düzenlediği "Genç İstanbul Modern" etkinliklerinin dördüncüsünü sunuyor. "Oyunbaz Nesneler" adlı atölye çalışması, 6-16 yaş arası çocuk ve gençlerin, Fransız sanatçı Claude Courtecuisse’in eserlerini inceleyerek gündelik nesnelerin heykel, fotoğraf ve resim kompozisyonlarındaki kullanımını görmesini ve benzer eserler üretmesini hedefliyor. Çocuklar, genç İstanbul Modern’in "Oyunbaz Nesneler" programına, pazartesi hariç her gün 10.00-11.30, 13.00-14.30, 15.00-16.30 saatleri arasında katılabilirler.
Mutluluk ve Mutsuzluk
"Çıtır Çıtır Felsefe" dizisinin 12’nci kitabı "Mutluluk ve Mutsuzluk", çocukların sık yaşadığı karmaşık duygulardan yola çıkarak "mutluluk" kavramını tartışıyor. Yaşamı ve dünyanın işleyişini anlamaya çalışan çocuklara, doğru sorular sorarak temel kavramları düşündüren dizi, hem çocuklar hem öğretmenler hem de anne-babalar için benzersiz bir kaynak niteliğinde. Günışığı KitaplığıYazan: Brigitte Labbe
Haliç Sergisi
Rezan Has Müzesi, yeni sezonda sanatseverleri dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Haliç’i konu alan resim ve fotoğraf sergisi ile buluşturuyor. Müze; üç büyük medeniyetin izlerini taşıyan bölgenin unutulmuş değerini tekrar hatırlatmak, "Haliç" ile bağlarını kuvvetlendirmek ve bir anlamda ona sahip çıkmak adına, sezona Türk resim sanatı ustalarının Haliç’i kendi özgün yorumları ile ölümsüz eserlere dönüştürdükleri "Haliç..." sergisi ile başlıyor. 23 Ekim-31 Aralık tarihleri arasındaki bu sergiyi kaçırmayın.
Sevimli Dinozor Tatilde
Kanatlı bir bebek dinozorun, arkadaşlarıyla okyanusun ortasındaki adada geçen maceralarının anlatıldığı filmde, bir dinozor avcısının ortaya çıkması ve dinozorları lüks yatında tutsak etmek için hain planlar kurmasıyla her şey değişiyor. Avcı, sevimli dinozor ve arkadaşlarını yakalamaya çalışırken sürpriz biçimde ortaya çıkacak hayaletlerden habersiz. Sevimli dinozorların başına neler gelecek? Avcıdan kurtulabilecekler mi? Tüm bu soruların cevabını merak edecek yumurcaklar için, filmi hafta sonu programınıza ekleyin.