Kız annelerinin işi, daha bir kolaymış gibi geliyor bana. Bebekler, mutfak gereçleri, makyaj malzemeleri ve pırıltılı şeylerle her yaşta kadının oynayabileceğine inanıyorum.
Kız oyunları oynamak külfet değil, eğlence sanki... Kek yapmaktan, pasta süslemekten hoşlanmayan bir kadın da hiç görmedim bugüne kadar...
İşte bu nedenle kız annesi olanların işlerinin, biz erkek annelerine göre daha kolay olduğunu düşünüyorum. Biz yerlerde boğuşmak, terlemek, savaşmak, zıplamak, Örümcek Adam izlemek, dinozorların tüm çeşitlerini bilmek durumundayken, kız annesi olanlar prensesler gibiler. Bir süredir kız çocuğu olan arkadaşlarımı pozitif bir kıskançlıkla izliyorum. Sadece çocukken oynanan oyunlar için değil tabii ki, gelecek için de bir haset yaşıyorum. Neden mi?
1- İstersen ağzınla kuş tut, ileride "kaynana" oluyorsun. Kız annelerinin "kayınvalide", erkek annelerinin "kaynana" olduğunu önemle hatırlatıyorum. Ne yapsak işe yaramaz! Yani kız annesi olan arkadaşlarım, ben kaynana iken kayınvalide olacaklar.
2- İleride, oldu da oğlumuzun bir olumsuz özelliği, maço hali, kaba davranışı ortaya çıktı: Hemen etiket yine biz erkek annelerine yapışıyor, "Annesi el bebek gül bebek yetiştirmiş, ne yapsan değişmez" deniyor. Çünkü erkek çocuklar, dünyaya kız çocukları mutlu etmek için gelmişlerdir ya, yaş büyüdükçe bu durum devam ediyor! Erkek annelerine "Bir çocuk değil, gelecek için bir centilmen yetiştir" diyenlere, kız annelerinnin de "Öyle bir kız yetiştir ki erkeğine muhtaç olmasın, ayakları yere bassın, kendi hayatını kazansın" diye öğüt vermelerini istiyorum.
3- Hep geleceği mi söylüyorsun diyeceksiniz, ama alın bir örnek daha: Erkek evlatlar genelde evlenince kız tarafına yapış yapış oluyorlar. Sanki göbekleri kesildiğinden beri tanıyorlar diğer aileyi... Kendi annesine "anne" diyen çocuk, gidiyor eşinin annesine "Annecim" diyor. Bu örnekleri görünce şimdiden içim buruluyor. Büyüsünler, sağlıklı olsunlar, mutlu olsunlar, ama bize de haksızlık yapmasınlar istiyorum.
4- Burada cinsiyet farkı yok, tüm yetişkinler psikolog koltuğuna yattıkları anda ilk hedef muhakkak "anne" oluyor. Genelde bayanlar, annelerini "Ama o beni korumak için böyle davrandı" diye ağlayarak affediyorlar. Ama psikolog koltuğunda yatan erkek ise "Annemi affetmiyorum, beni bu hale o getirdi" cümlesi duyuluyor.
Bu yazıdan sonra hepimize, gelecekte psikolog koltuğunda arkasından iyi sözler de söylenen annelerden olabilmeyi diliyorum...
Zor bir şey ama erkek annesi olmak, lütfen hak verin bana...
Sevgilerimle...
5,5 yaşında bir erkeğin annesi...
Keloğlan Keleşoğlan
Sıradan bir hayatın içinden çıkıp birden sıra dışı olaylar yaşamaya başlayan Keloğlan’ın hayata ve olaylara bakışı değişir, kendi içindeki dinamikleri fark eder. Artık o eski tembel Keloğlan gitmiş, yerine kendine güvenen, aklını kullanan ve insanları olumlu yönde etkileyen bambaşka bir Keloğlan gelmiştir. Keloğlan’daki değişimi siz de görmek ister misiniz çocuklar? O halde şubat ayı içinde bu oyunu izleyebilirsiniz. Ankara Devlet Tiyatrosu
Annelere Öğütler
Çocuk büyütürken en büyük fedakarlığı üstlenen kişi şüphesiz annedir. Çocuğu doğurma, emzirme ve büyütüp belli bir yaşa getirmek için anne daima ön planda olmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi profesörlerinden Ömer Devecioğlu, 30 yıllık çocuk hekimliğinde annelerden gelen binlerce soruyu İstanbul Medikal Yayıncılık işbirliğiyle çıkardıkları "Annelere Öğütler" adlı kitapta topladı. Anneler, el kitabınız olmaya aday bu kitabı çok seveceksiniz.