Paylaş
Psikolog Dilek Kırcaoğlu, çocuklara hangi durumlarda ve nasıl sınırlar koyulması gerektiğini anlattı.
Eğer çocuğumuza verdiğimiz mesajlarımız bu anlamda net değilse, yani “hayır”larımız “evet” manasına geliyorsa, durum onlar için iyice karmaşık hale gelir. Düşünün, bir eşya monte etmek istiyorsunuz ve elinizde bunun tarifi yok. Kafanız ne kadar karışır değil mi? Sürekli takıp çıkarmak ve yeniden denemek zorunda kalırsınız. Hiçbir şeyden emin olamazsınız.
Sınırları etkili olarak belirlenmeyen çocukların da yaşadıkları buna benzer. Çocuklar soyut düşünemediklerinden “net” mesajlara ihtiyaç duyarlar. Ama verdiğiniz mesajın arkasında değilseniz, sürekli fikir ve yöntem değiştiriyor, istikrarsız davranıyorsanız, çocuk da aynen sizin bu “belirsiz” davranır.
Çoğu anne babanın otorite kuramamaktan şikayet ettiklerini biliyoruz. Çocuklar aslında kurallara değil, onları net olarak anlayamadıklarından ve ortaya konuş biçimlerinden dolayı itiraz ederler. Çoğu kez evde söz dinlemeyen çocuk, okulda dinler. Kurallara uyar. Bunun nedeni, okullarda belirli bir düzenin oluşu ve çocuğun da bunu rahat kavrayabilmesidir.
Çocuklarımıza koyduğumuz sınırlar, onların hareketlerini, öğrenme meraklarını, seçim haklarını, kişilik gelişimlerini engelleyecek biçimde olmamalıdır. Çocuklarımıza seçenekler sunarak seçim yapmalarını sağlamalıyız ama seçeneklerimizi de sınırlı tutmalıyız.
Tehditler ve öğütler etkisiz yöntemlerdir
Örneğin “Bugün yumurta yeme günümüz, omlet mi, haşlanmış mı yersin? İkisinden birini seçebilirsin” şeklinde göstereceğimiz yaklaşım, onun seçim yaparak, kendi kararlarını kendi verdiğini hissedebilmesine yardımcı olacaktır.
Ödül ve ceza yöntemleri çoğu kez işe yaramaz. Aileler dengesiz biçimde bu yöntemler arasında gidip gelirler. Bu da durumu daha karmaşık hale getirir. Tehditler, vaaz vermeler, öğütler, ikna etmeye çalışmalar etkisi olmayan yöntemlerdir.
Koyduğunuz sınırların arkasında durmayı bilin
Çocuğunuzun kişiliğini yok etmeden, kesin sınırlar koymayı ve davranışlarınızla bunun arkasında olmayı öğrendiğinizde, kurallar işlemeye başlayacaktır.
Eğer “Bugün yumurta yeme günü” deyip, arkasından sırf istedi diye tost yapıp veriyorsak, çocuğumuza verdiğimiz mesaj “Konulan kurallar hiç de önemli değil” olacaktır. “Odanı topla” deyip, arkasından biz topluyorsak, aynı şekilde “Benim dediklerim önemsiz, senin yapman şart değil, ben nasılsa yaparım” mesajı vermiş oluyoruz.
Onlarla inatlaşmadan, özsaygılarını yitirmelerine sebep olmadan, belirli şeyleri yapabilmemiz için bazı kuralların olduğunu anlamalarını sağlarsak, hayatı kolaylaştırmış oluruz. Onlar da bunları benimser ve uyar.
Önümüzde sonsuz sayıda seçenek varsa kafamız çok karışır. Çevremizde gördüğümüz çocukların çoğu, ebeveynlerinden daha fazla güç ve kontrol sahibidir. Bu son derece rahatsız edici bir durumdur. Çocuklar açısında da ebeveynlerine güven duymalarını engelleyecek bir tutumdur.
Çocuklar, anne babalarının onlar için doğru kararları alabileceklerini, sürekli bir güven duygusu yaratabileceklerini bilmek ve yaşamak isterler. Bu da ebeveynin kararlı, tutarlı davranışları ile sağlanır.
Çocukların kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerekli sınırları doğru bir şekilde belirleyip, onları en iyi şekilde yönlendirmeliyiz.
İşte annelerin istedikleri
Geçen haftaki “Annelik Hakları” çağrısından sonra gelen e-posta sayısı
100’ü geçti. Geçti de, işin acı tarafı herkes mesajları gizli kalsın, internet sitemizde yayınlanmasın istedi. Ortak bir karar var, o da şu: Bunalmışız kardeşim, annelik olayı ne kadar mutlu olsak bile kadınlık tarafımızı almış götürmüş, götürmese de törpülemiş, zarar vermiş işte.
Bakınız görüşümü açıkça beyan ediyorum diyenlerden gelenlere:
Tuvalette rahat rahat oturabilme hakkı.
Uyku hakkı. Uyuyabilme hakkı. Sadece ayda bir kez sabah saat 09.00’a kadar uyuma hakkı.
Hasta ve yorgun hissettiğimizde dinlenebilme hakkı.
Yemeğimizi bitirme, bitirebilme, salatanın suyunu ekmek banarak yiyebilecek kadar sofrada uzun uzun oturabilme hakkı.
500 sayfalık bir kitabı bir cumartesi, öylece bir koltukta yatarak bitirebilme hakkı.
Kadın dergilerini yerlere savurup, kahvemi de yanına koyup, saatlerce dilediğim gibi sayfalara bakarak karıştırma hakkı.
Ayda bir kez tek başına sinemaya gitme hakkı.
Kız arkadaşlarımla hamama gidebilme hakkı. “Bugün pazar, ben n’apıcam sen hamamda yıkanırken oğlanla?” diye soran kocaya “anana git” diyebilme hakkı.
Kuaföre gidebilme hakkı. Uzun saatler kalabilme hakkı. Kuaföre gidince aranmama hakkı.
Kadın kadına eğlenebilme hakkı.
Erkeklere maç izlemek için doğuştan verilen hak gibi, bize de akşamları rahatsız edilmeme hakkı...
Çocukları yıkamışız, doğurmuşuz, yatırmışız, oğlan üstüme kusmuş, kızım ateşlenmiş, üstüm başım yemek kokmuş... Tüm bunların üzerine sevişmek isteyen kocaya “DUR!” deme hakkı.
Kırmızı şarabımı elime alıp dilediğim gibi içebilme hakkı. “Bu kadar içme, çocuğa kim bakacak gece?” diye söylenen kocaya “sen bakacaksın tabii” deyip, yatak odasına tek başına kaçıp, kapıyı kilitleyip, sabaha kadar kendi başımıza döne döne koca yatakta uyuma hakkı...
Bayıldığım talep ise bu:
Hem ağdaya gidemeyip hem de bacakta kıllar uzayınca laf eden kocayı öldürme (!) hakkı...
Neşeli hafta sonları dilerim, ben çok eğlendim bunları seçerken.
Aklınıza gelen, eklemek istediklerinizi pinar@anneyiz.biz adresime beklerim...
28. İstanbul Kitap Fuarı
Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde bugün, 28. İstanbul Kitap Fuarı açılıyor. Yurtiçi ve yurtdışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen fuarda, uluslararası etkinliklerin yanı sıra söyleşi, panel, şiir dinletisi, atölye ve çocuk aktiviteleriyle birlikte 297 etkinlik düzenlenecek. Fuar, 8 Kasım’a kadar açık kalacak. Ayrıntılı bilgi için: (0212) 867 11 00
Mohini’de Cadılar Bayramı kutlamaları
A’dan Z’ye her şeyin çocuklar için düşünüldüğü Mohini’de 31 Ekim Cadılar Bayramı etkinlikleri gün boyunca aralıksız devam edecek. Saat 12.00’de başlayacak aktivelerde çocuklar, Halloween partisi ile eğlencenin tadını doyasıya çıkaracak.
Ayrıntılı bilgi için: (0212) 352 31 36
Adres: Tanburi Ali Efendi Sok. No: 15 Etiler
Cesur Civciv
Gökyüzü gerçekten düştüğünde ve kasaba halkının hayatı tehlikeye girdiğinde günü kim kurtaracak? Birbirinden sıra dışı arkadaş-larıyla Cesur Civciv’in acilen bir plan yapması ve yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan gezegenlerini kurtarıp, tüm dünyaya en büyük kahramanın bir civciv olduğunu kanıtlaması gerek!
Moda Akademi
Müfredatı Moda Akademi eğitmenleri tarafından hazırlanan “Child Akademi”de okul öncesi 4-6 yaş grubuna yönelik, dans, drama ve müzik eğitimi veriliyor. Branşlarında uzman isimler, çocukları vücut koordinasyonu, ritim kulağı, oyun kurma ve kendini ifade etme konularında eğitiyor.
Ayrıntılı bilgi için: (0216) 541 00 51 Adres: Dr. Esat Işık Cad. No: 96 Moda-Kadıköy/İstanbul
Alaaddin’in sihirli lambası
Tiyatro oyununun konusu şöyle: Alaaddin ve onun yaramaz maymunu Abu, prenses Yasemin’i kötü yürekli Cafer’den kurtarmak için savaş vermektedir. Mucizeler Mağarası’nda bulduğu sihirli lamba, Alaaddin’in hayatını değiştirir. Kılıktan kılığa giren, yerinde duramayan cini sayesinde artık bir prenstir. Ancak kötü kalpli Cafer ve papağanı, lambanın gizli güçlerinin peşindedir... Tim Maslak Show Center Bilgi için: (0 212) 286 66 86
Dev şalgam
Bir zamanlar kocaman bir bahçenin içindeki kulübelerinde altı sarı kanarya, beş beyaz kaz, dört tavuk, üç kedi, iki domuz ve bir inekleri ile beraber yaşayan yaşlı bir adam ve yaşlı bir kadın varmış. Tarlalarına ektikleri sebzelerden biri dev bir şalgam olmuş ve şalgamı yerinden çıkarmak için tüm çiftlik hayvanlarının yardımına ihtiyaç duymuşlar... “Dev şalgam” hikayesi, 19’uncu yüzyılda Rusya’da Aleksei Tolstoy tarafından kaleme alındı. Çocuklar için eğlenceli bir halk hikayesi... Yazan: Aleksei Tolstoy / Enkidu Yayınları
Paylaş