Paylaş
Konuya neden yansımadan girdik? Çünkü projektörlerden bansedeceğiz. Televizyon falan gibi aparatları geçin, hatta camdan atın. Artık devir dizileri duvardan izleme devri
Dijital hayat ve Çelik ile birlikte insanların ekranları kullanma şekli de değişiyor. TV’nin icadından önce çekimleri başlamış olan Arka Sokaklar’ı takip edenler kadar kucağındaki bir ekrandan Game of Thrones izleyen kalabalıklar da mevcut. Onlar Yaprak Dökümü’nün çileli babasına değil (Yerli dizi bilgim burada sona erdi) Stark familyasının ahmak kaderine gözyaşı döküyor. Ve yeni alışkanlıklar, yeni ekranların yükselişi anlamına gelmekte. Dizüstündekiler, sürekli büyüyen akıllı telefonlar ve tabletler arasında hakkı yenen bir kesim var: Projektörler.
Onlar artık hatırladığınızdan çok daha küçükler ve sizinle seyahat etmeyi seviyorlar. Satın alım yaparken dört noktaya dikkat etmenizi öneririm: Görüntü kalitesi, girişler, özellikler, kullanım kolaylığı.
Acer C205: Bu model 300 gram ağırlığıyla avuç içi kadar mutluluk sağlamaya aday. Multimedya içerikleri doğrudan bir akıllı telefon veya tablet üzerinden kullanabiliyor. 30 bin saatlik sistem ömrü var. (1300 TL)
DellM190S: Ortalama bir görüntü kalitesine sahip olan cihaz (SVGA 858 x 600) port’lar konusunda zenginlik içeriyor. Aynı şeyi özellikler için söyleyemiyoruz. Sunumlarınızı güvende tutmak için şifre koyma seçeneği ile benzerlerinden ayrılan ürün pratik bir kullanıcı deneyimi vadediyor. (865 TL)
M2 Micro Projector: Görüntü kalitesi, girişler ve yanında getirdiği özelliklerle piyasadaki en başarılı mini projektörlerin başında geliyor. Hoparlör, SD kart girişi, dahili hafızanın yanısıra paketten çıkan tripod ürünü daha etkileyici kılmakta. Tek sorun kendi medya çalar kullanımının bir miktar zor olması. (925 dolar)
3M MP160: Fiyat performans açısından tavsiye edebileceğim model 20 bin saatlik ampül ömrüne ve 0.75 W bir hoparlöre sahip. M2 gibi bu ürün de tripod ile birlikte gelmekte. Evinizi projektöre göre dekore etmek zorunda değilsiniz. (785 TL)
Haftanın haberi:
GTA KONFORUNDA YAŞAM OLMAZ!
Teknoloji, dijital aygıt ve çözümler eskisi gibi sadece hoşluklardan ibaret değil, onlar artık adına hayat dediğimiz telaşın önemli bir parçası. Ancak anılarımıza aksesuar gibi taktığımız bu yeniliklerin yarattığı heyecan zaman zaman baş döndürücü olabiliyor. İnsanoğlu dijital mucizelerle gerçek hayat realiteleri arasındaki köprüyü doğru kurmakta sıkıntı yaşıyor.
Bunun üzücü bir örneği Kanada’da yaşandı. Jeremy Cook adlı 18 yaşındaki bir delikanlı takside unuttuğu cep telefonunu bulmak için aşina olduğumuz mobil uygulamalardan birini kullandı. Ancak telefonu geri almak için (Polise haber vermek yerine) app’in yönlendirdiği lokasyona kendi gitmeyi tercih edince üç kişilik bir çete tarafından öldürüldü.
Sanal hayat ve yanıbaşında getirdiği fırsatlar kendi evreni içinde bazen fazlasıyla güvenli görünebilir. Ama fiziki toplum içindeki iyi ve kötü dengesi hayatı GTA konforunda yaşamak için uygun değil. Teknoloji bağımlılığının 762 bin tehlikesinden biri de işte bu ilüzyon.
Haftanın olayı:
GMAIL İLE SON PİŞMANLIK FAYDA VERECEK
Evet, başlık biraz Genç Parti vaadi gibi oldu. Ancak hamileliğin 3 aya düşmesi kadar hayati bir gelişmeden bahsedeceğim. Hayatta bir çok şeyi geri alabilirsiniz. Sözünüzü, paranızı, sevgilinizi, kürsüde yaptığınız yemini, verdiğiniz kiloları... Ancak atılan e-posta onlardan biri değil(di). Yanlışlıkla ‘gönder’e basan ele duyulan yabancılık, monitörün içine girip o maili tutma isteği uyandıran pişmanlık, hangisine basarsam yerin dibine girebilirim diye düşündüren düğmeler topluluğu...
Gmail laboratuvarının son hediyesi ise bu dertleri sona erdiriyor. Artık Gmail’den attığınız bir e-posta’yı bir
Paylaş