Siz Oya Abla'yı sadece Hürriyet'deki haberlerinden tanırsınız. O savcıların, DGM'lerin, büyük hukuk ve güvenlik davalarının en akıllı ve atlatılmaz muhabiridir.
Bir savcı gibi yürür.
Sert ve acımasız gözükür.
Ama bunların arkasında bir melek gizlidir. Dostları için yanan-tutuşan, sevecen, iyilik sever Oya Abla.
Eşi Oya Abla'ya (Oya Armutçu) Kızılay'daki pet shop’lardan birisinden bir beyaz tavşan aldı.
Tavşan o gece dudaklarını oynata oynata, uzun kulaklarını arada bir dikleştire dikleştire, zıplaya zıplaya evin dört bir yanını dolaştı durdu.
Sonra bir koltuğun üzerinde uyuya kaldı.
Hiçbir şeyi seyretmek bu kadar güzel değildi.
Oya Abla'nın bir anda yaşamı değişmişti.
O gece sık sık kalkıp küçük tavşanının mutlu olup olmadığını kontrol etti. Zaman zaman meme emer gibi dudaklarını oynatıyordu. Oya Abla onun rüyasında annesini gördüğünü anlıyordu.
Her fırsatta eve koşmaya, minik tavşanını kucağına alıp bağrına basmaya başlamıştı Oya Abla.
Gazetede herkese, böyle bir sevgiyi ilk kez tattığını söylüyordu.
*
O gece tavşan hastalandı.
O güzel kara gözleri kapandı.
Onu kaybetmişti Oya Abla.
Günlerce ağladı.
O en dramatik davalarda duygularına kapılmayan Oya Abla, iki gözü iki çeşme ağlayarak gezinir olmuştu.
Sonra o tavşanların sırf ticaret olsun diye laboratuvarlarda üretildiğini, yaşama alışamadıklarını, kısa sürede tümünün öldüğünü öğrendi.
Çocuklar alıyorlar, onları seviyorlar, sonra bir anda kaybediyorlardı.
*
Bu haksızlık.
Lütfen çocuklarınıza renkli civcivler, küçük tavşanlar almayın. Onları mutlu etmek isterken cezalandırmış olacaksınız.
Bu doğru değil.
Kimi tüccarların TIR'lar dolusu kedi-köpek yavrusu, uçakların kargosu dolu kuşlar, kafesler dolusu tavşanlar, civcivler getirip pazara sürdüklerini, bile bile çocukları ağlattıklarını bilmelisiniz.
Büyüklerin, daha yaşamın başında çocuklara sundukları bir acıdır bu.
Bir tadımlık, ama tadı ömür boyu geçmeyen bir acı.
Elimden gelse, Oya Abla'nın dizlerine oturur, onun gözyaşlarını siler, ona ölmeyen bir tavşanın hikayesini anlatırdım.
Dört yaşında hayvanlara eziyet ediyordu şimdi onlar için yaşıyor
Dört yaşındayken mahalledeki büyük çocukların dolduruşuyla karıncaların bacaklarını kopartıp yerine takmaya çalışıyor, tırtılları caddeye koyup üstünden araba geçince patlayacak mı diye merakla izliyordu. Derken bir gün annesinden öyle bir dayak yedi ki hayata bakışı değişti. Annesinin sokaktan topladığı kedi, köpek yavrularını, hatta barbunyanın içinden çıkan tombul beyaz kurdu, kardeşi olarak kabul etti. Ankaralı sokak kedisi Gamze, yani Gamze Erkök, Hayvanları Koruma Derneği'nin ikinci başkanı bugün. Evinde dört kedi, iki köpek, ofisinde ise 55 köpek besleyen Erkök'le sohbet ettik.
Hayvanlara olan sevginiz nasıl başladı?
- Dört yaşındaydım. Mahalledeki büyük çocukların dolduruşuyla ben de hayvanlara eziyet ediyordum. Bir gün anneme ‘‘Anne solucana şeker dökünce erimiyor ama tuz dökünce niye eriyor?’’ diye sordum. Annemden hayatımdaki ilk ve son dayağı o gün yedim. ‘‘Sen yaratamadığın bir canı nasıl öldürürsün?’’ diye bağırmasını hiç unutmuyorum. Kardeşim yoktu ama annemin sokaktan topladığı kedi-köpek yavrularını, barbunyanın içinden çıkan tombul beyaz kurdu, kardeş sanarak büyüdüm. 18 yaşında lüks otel havuzlarında tatil yapmak yerine Kenya ormanlarında su aygırlarıyla gölde yüzüyordum. 22 yaşında Finlandiya'da sahile vurmuş balina kurtarıyordum.
Dernekte çalışmaya nasıl başladınız?
-30 yıl önce normal ve varlıklı bir aileyken yaz tatilinde Amerika'ya gidecektik. Babam tek köpeğimize köpek oteli ararken henüz yangından çıkmış Hayvanları Koruma Derneği barınağına yolu düştü. Tüm seyahat parasını oradaki 50 hayvan için bağışladı. O zamanki dernek başkanı rahmetli Müfide Lagas babamdan başkan olmasını rica etti. Ailem derneği devraldı va normal aile kavramımız da sona erdi. Şu anda ikinci başkan olarak görev yapıyorum.
Dernek ne gibi faaliyetlerde bulunuyor?
-Hayvanları Koruma Derneği, Türkiye'deki sahipsiz hayvan sorununu hayvanları herhangi bir yöntemle öldürmeden çözmeyi hedeflemiştir. Kısırlaştır-Aşılat-Yaşat projesini yıllardır uyguluyoruz. Derneğimiz zehirli iğneyle öldürmek demek olan ötanazi uygulamasının sokak hayvanları sorunu için bir çözüm olarak uygulanmasına karşıdır.
Evde beslediğiniz hayvanlarınız var mı?
-4 kedim ve 2 köpeğim var evimde. Barınakta hayatını sürdüremeyecek hassasiyette 55 hayvan da mimarlık bürosu ve dernek binası olarak kullandığım büromda yaşıyor. Barınaklarda klinik olmadığı için ameliyat olan her hayvan nekahat dönemini evimde geçiriyor.
Dernekte kaç kişi çalışıyor?
-Maddi imkansızlıklardan dolayı 600 hayvan için 2 sigortalı işçi ve 1 şoför çalışıyor. 10 kadar gönüllümüz var. Annem 73 yaşında, babamın öldüğü ve geçen kış kaburgasını kırdığı gün dahil, 30 yıldır her gün barınaklara gidip hayvanlarla ilgileniyor. Amerika'dan kısa bir süre önce geldim. 5 ayrı eyalette 20'ye yakın barınak ziyaret ettim. Orada 50 hayvan için 87 yüksek maaşlı kişi ve 600'e yakın gönüllü çalışıyor. Aylık gelirleri 50 hayvan için 500 bin dolar. Biz burada inanılmaz bir özveriyle çalışıyoruz.
Yaşadığınız en büyük sorun nedir?
-En büyük sorun aylık 3 milyara yakın olan sabit giderimizi tek başına karşılamak zorunda olmam. Barınağa gelen gönüllü sayısı haftada 2 kişiyi geçmiyor. Derneğin tapulu arazisi üzerine yeni yaptığımız barınak tüm dünyaya örnek olacak düzeyde. Bunun tamamlanması için köpek kapılarımızın ve at ahırımızın yapılması gerekiyor. Şu anda 15 milyara ihtiyacımız var.
Geleceğe yönelik hedeflerinizi sorsam...
-Barınağı hallettikten sonra Hayvan Hakları Yasası'nın istediğimiz şekilde çıkmasını ve yine bu yasayla Türkiye'deki hayvan sorununu hallederek tüm dünyaya örnek olmayı hedefliyoruz.
HAYKOD'a yardım yapmak isteyenler için derneğin hesap numarası, Garanti Bankası Ankara Bahçelievler Şubesi 17 629 94 45.
SİZ PAKO’YA SORUNPAKO DA UZMANA
Köpeğimin burnu neden pembeleşti?
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Benim 1.5 yaşında bir golden retriever'ım var. 6 ay önce oğlumun burnunda renk değişimi oldu. Kapkara olan burnu her geçen gün pembeleşmeye başladı. Şu anda burun deliklerinin altına kadar pembeleşti. Bunun ciddi bir sorun olmasından endişeleniyorum. Bu konuda ne yapmam gerekiyor?
Köpeklerde burnun uç kısmındaki tüysüz bölgede renk değişikliğine yol açan birçok hastalık bulunmaktadır. Depigmentasyon dediğimiz bu semptom enfeksiyöz, alerjik, metabolik, hormonal ya da kalıtsal hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlar arasında en çok karşılaştığımız hastalıklar plastik mama kabından kaynaklanan kontakt dermatitler, mevsimsel renk değişiklikleri, yaşın ilerlemesi sonucu ortaya çıkan renk değişiklikleri, kalıtsal pigment sorunları, vitiligo ve ilaç reaksiyonlarıdır. Nadir olarak böcek sokması veya diken batması sonucu bitkisel ve hayvansal zehirlerden dolayı da burun bölgesinde renk değişiklikleri oluşabilir. Bunların dışında diğer multisistemik hastalıklar da belirti olarak burunda renk değişikliğine yol açabilir. Köpeğinizdeki renk değişikliğinin başlangıcından itibaren sizin tarafınızdan belirlenen tüm belirtileri veteriner hekiminize anlatıp köpeğinizi muayene ettirmelisiniz. Mama kabından kaynaklanan kontakt dermatidler, çelik ya da porselen gibi diğer malzemelerden yapılan mama kaplarını kullanmaya başlamanızı takiben kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Bunun dışındaki problemlerin teşhisi için veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene, laboratuvar incelemeleri ve o bölgedeki dokunun patolojik açıdan değerlendirilmesi renk değişikliğine yol açan problemin ne olduğunu ortaya çıkacaktır. Ardından yapmanız gereken hekiminizin bu teşhise dayanarak önerdiği tedaviyi uygulamak olacaktır.
PAKO pano
Sahibimi kaybettim yardım edin!
15 Nisan günü Taksim Yenişehir civarında kötü niyetli kişiler tarafından kaçırıldım. 11 yaşında, bej rengi ve şampanya rengi karışımı, kahverengi gözlü, kahverengi burunlu, kısa bacaklı, tıknaz kaniş-terrier cinsi bir erkek köpeğim. Adım Pafi. Beni Kurtuluş veya Hacı Hüsrev civarlarında başıboş bir halde görmeniz mümkündür. Sahiplerimi çok özledim. Evime dönmeme yardımcı olabilirseniz, size ödül vereceklerini biliyorum. (0212) 234 50 13/442; (0532) 381 09 96.