Evin iki erkek oğlu Gorbi ile ben de onu elbette mutlulukla karşıladık, sonuçta o bizim evin kızı.
Babam arada bir de ‘‘Terbiye edilsin diye bir sürü para verdim’’ diyip duruyor.
Böylece bizim evde mektepli-alaylı tartışması da için için başladı, Gorbi ile ikimiz alaylıyız.
Çıtır otursa, yani iki satır yazamaz...
*
Sonra misafirler geldiğinde annem uzun uzun onun ‘‘Talim-terbiye’’ gördüğünü, bir aydan fazla eğitimde kaldığını, onsuz çok üzüldüğünü, ama şimdi kavuştuklarını anlatıyor.
Bu sırada Çıtır naylon kavanozları yemekte...
Sonra babam ‘‘Çok iyi oldu, eğitim gibisi yok. Şimdi herşeyi dinliyor, anlıyor’’ diyerek saatlerce anlatıyor, misafirler bunalana kadar.
Araba yıkama fırçasının şu anda orada olmadığını, Çıtır'ın fırçanın sapını daha dün yediğini evdekiler ona söylemiyorlar.
Sonra annem ile babam ‘‘Otur’’ diyince onun nasıl hemen oturduğunu misafirlere göstermeye kalkıyorlar.
İkisi birden salonun karşı tarafındaki yerlerini alıp, var güçleri ile ‘‘Oturrr...’’ diye bağırıyorlar...
Çıtır fırlıyor...
Tekrar ve daha güçlü bağırıyorlar:
‘‘Oturrrrr...’’
Misafirler şaşkın...
Ve annem ile babam Çıtır'ı oturtmak için ikisi aynı anda üzerine atlıyorlar...
Annem ön ayaklarını oturma pozisyonuna getirmek isterken, babam beline sarılıp, güreşçilerin yaptığı gibi ‘‘kündeye’’ getirmeyi deniyor.
Bunu yapmak isterken iki kez misafirler evden kaçtılar...
Babam arkalarından ‘‘Otur diyince aslında oturur..’’ diye bağırıyordu...
Genelde bu işlemin sonunda Çıtır ikisinin arasından zıplayıp, yemekte olduğu kavanozu da alarak televizyonun üzerine çıkarken, annemiz ile babamız yerde ‘‘otur’’ pozisyonunda kalıyorlar.
*
Ama ben işin niye bu hale geldiğini biliyorum:
Evet, Çıtır iyi bir eğitim aldı. Ama eğitimi o aldı, annem ile babam almadılar. Oysa eğitimcilere göre sahiplerin de birkaç gün eğitilmesi gerekiyor, ki hangi işareti nasıl vereceklerini bilsinler...
Diyelim ki babamın bir ‘‘Oturr..’’ demesi var, insanın oturacağı varsa da asla oturamaz...
Neyse...
Bütün hayvanların bizler gibi mutlu olmasını diliyorum, ama olmuyor...
SİZ PAKO’YA SORUNPAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kedinizi parazitlerden koruyun
Bizim 8 aylık bir kedimiz var. Yattığı yerdeki örtünün üzerinde, bazen de kuyruğunun altındaki tüylerde, susam tanesine benzeyen şeyler görüyoruz. Bunlar parazit olabilir mi? Eğer öyleyse ne yapmalıyız?
Gördüğünüz şeylerin kedilerin bağırsağında yaşayan ve epey sık rastladığımız, şerit halindeki parazitlerin halkalarından olma ihtimali oldukça yüksek. Kedinizi korumak için öncelikle parazitin cinsinin ve yoğunluğunun tespit edilmesi gerekir.
Bağırsak parazitleri, birkaç parazitin birarada bulunduğu miks enfeksiyonlar şeklinde ortaya çıkar. Bu yüzden kedinizi öncelikle veteriner hekiminize götürüp dışkı muayenesi yaptırmalısınız.
Mikroskobik muayenenin ardından tespit edilen parazit ya da parazitler, uygulanan ilaç tedavisiyle ortadan kalkacaktır. Kedinizi parazitlerden korumak için öncelikle tuvalet kabını temiz tutmalı ve her gün mutlaka dışkısını atmalısınız.
Kedinize yemeğini mutlaka temiz bir mama kabında vermelisiniz. Mamasını evin ya da bahçenizin zemininde, herhangi bir kap kullanmadan veriyorsanız, kediniz yerde bulunan parazit yumurtalarından tekrar enfeksiyon kapabilir. Eğer kediniz bahçeye çıkıyorsa onu, parazit larvalarını bulaştırmış olması muhtemel hayvanların temasından korumalısınız. Kedinizin, parazitlere ara konakçılık yapan kuş, fare, tavşan gibi hayvanları yakalamasına engel olmalısınız. Aynı kedinize çiğ et yedirmemeye de özen göstermelisiniz.
Kedilerde parazit oluşmasına ara konakçılık eden bir diğer canlı türü de pirelerdir. Kedinizin pirelenmesini önlemek için düzenli olarak pire öldüren damla, ilaç ve tasma benzeri yöntemlerden yararlanmalısınız. Bunlara rağmen kedinizde parazit bulunmasını engelleyemiyorsanız, düzenli olarak parazitleri yok eden ilaçlar kullanabilirsiniz. Sokağa çıkan kedilerin çok çeşitli parazitleri kapabileceğini göz önünde bulundurun. Kedinizi veteriner hekim gözetiminde tutup, dışkı muayenesi yaptırmayı ihmal etmemelisiniz. Bu şekilde parazit bulaşmasını kontrol altına alabilirsiniz.
Onları beslemek için askeriyeden ekmek, beş yıldızlı otellerden yemek topluyorlar
Hayvanların yaşam hakkını savunmayı, insanlara hayvan sevgisi aşılamayı hedefleyen Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği, kaza kurbanı hayvanları tedavi ediyor ve sahipsiz kedi-köpek yavrularını aile sahibi yapıyor. 1997 yılında, 7 hayvansever tarafından kurulan derneğin başkanı Fatma Balkanlı, faaliyetlerini ve Meclis'ten geçirilmesi adına mücadele verdikleri Hayvan Hakları Yasası'nı anlattı.
ALTLARINA SERMEK İÇİN GAZETE KAĞIDI LAZIM
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Yıldız Parkı girişinde bulunan ve Belediye'ye ait olan bu binayı, kira karşılığında derneğimize devretti. Tadil edilen bu mekanı derneğimizin ana merkezi yaptık. Kliniğimizde iki veteriner ve iki bakıcı görev yapıyor. Hayvanların bakımı için askeriyeden ekmek, Çırağan-Swissotel-Ceylan Otel'den de yemek artıkları alıyoruz. Yine de mama, süt, makarna ya da hayvanların altına serilmesi için gazete kağıtlarına ihtiyaç duyuyoruz.
Kliniğimizde sahipli hayvanlara kısırlaştırma, aşılama, tedavi hizmetleri veriyoruz. Bu tedavilerden elde ettiğimiz gelirle de sahipsiz hayvanlara bakıyoruz. İnsanlar trafik kazalarında pahalı olur diye çarptıkları hayvanları hastaneye götürmüyor. Biz trafik kazası geçirmiş ya da hasta olan sokak hayvanlarını kabul ediyoruz. Tedavisi tamamlanan hayvanları yuvalandırmaya çalışıyoruz.
Merkezimizin dışında, Büyükdere'de bir de barınağımız mevcut. Barınakta 300'e yakın hayvanımız var. Aile yanına veremediğimiz mağdur durumdaki köpekleri barınağımıza gönderiyoruz.
HAYVAN HAKLARI YASASI MUTLAKA ÇIKMALI
Türkiye'de sivil toplum kuruluşu olarak hizmet veren dernekler, Ankara ile sürekli irtibat halinde. Hayvan Hakları Yasası'nın çıkması için hepimiz mücadele ediyoruz. Bu konuda yeni hükümete çok güveniyorduk. Çevre Bakanlığı Hayvanları Koruma Daire Başkanı Nadiye Beker'in görevden alınması, bizi bu anlamda hayalkırıklığına uğrattı.
Nadiye Beker, yasanın çıkması için mücadele eden ve bizim görüşmelerimizi sağlayan bir insandı. Bu görevden alma nedeniyle gerekirse Ankara'ya gideceğiz. Şu anda savaş var, ülke olağanüstü bir durum yaşıyor ama hayvanlar için de ölüm ve açlık tehlikesi söz konusu. Bunu göz ardı edemeyiz.
Yasa tasarısı, Prof. İsmet Sungur'un hazırladığından çok farklı. Fazlasıyla budanmış durumda. Yine de hayvanların yaşama hakkını korumak adına bu yasanın Meclis'ten geçmesi gerekiyor. Ne yazık ki şu anda görüşmeler yapılmıyor.
Yasa tasarısını beğenmeyenler var. Bu insanlara tam anlamıyla katılmıyorum. Hayvanseverler, deneyler ya da hayvan dövüşleriyle ilgili şikayetler dile getiriyorlar . Benim de memnun olmadığım noktalar var ama yasa geçtiği takdirde gerekli düzenlemelerin yapılacağını düşünüyorum.
CEZA VERİLİRSEHAYVANLAR ÖLDÜRÜLMEZ
Türkiye'nin her şehrinde hayvanlar öldürülüyor. Cezai hükümlerin olmaması, bazı insanları teşvik ediyor. Oysa 6 ay ceza alsalar, hiçkimse hayvanları öldürmeye cesaret edemeyecek.
Yasa çıktığı takdirde İl Hayvan Kurulları kurulacak. Bu maddeye de karşı olanlar var. Oysa 50 kedi bir odaya tıkıştırılıyorsa, ben buna el koyabilmeliyim. Evde hayvan besleyenler, besledikleri hayvanı doğal ortamından uzaklaştırıyor ve sağlıksız koşullarda yaşatıyorlarsa, onlara hayvansever demek çok zor.
PAKO’ya mektuplar
Kedilerimle çok mutluyum
Merhaba Pako,
Sheba kızım bugün 11 yaşında. Onu 6 aylıkken bir ağaçta, donmak üzereyken bulmuştum. Beyaz kedim Tıdı ise, 9 yaşında. Ailem, annesine sokakta bakıyordu. Ailesini kaybettikten sonra onu yanıma aldım ve oğlumu biberonlarla büyüttüm. Gözünü açtı, beni gördü; bugün beni gerçek annesi biliyor. Şimdilerde tam bir Garfield'e dönüşen sarı oğlum Bandit 5 yaşında. Onu bulduğumda beli tutmuyordu. Özel kalsiyumlar ve güneş tedavisi sayesinde şimdiki devasa boyutlarına ulaştı. Esas kızım Tabitha ise 12.5 yaşında. 2000 yılında melek oldu, ama hálá kalbimde yaşıyor. Ben kedilerimle gerçekten çok mutluyum. Bu mutluluğumu seninle paylaşmak istedim. Sevgiler.
Nazlı
PAKO pano
Mayıs 1998 doğumlu, tamamen beyaz, 1 numara Pinçır cinsi, 2 kilo 750 gram ağırlığında, yakışıklı bir erkeğim. Artık evlenmek ve çoluk çocuğa karışmak istiyorum. İlgilenenlerin (0532) 234 17 70 numaralı telefonu aramalarını rica ediyorum. Lucas.
1 yaşındaki Van kedisi kızım Füme'ye eş arıyoruz. İkametgah adresimiz İstanbul. (0535) 722 72 82.
10 yaşında, sarı renkli Labrador Retriever cinsi yakışıklı bir beyefendiyim. İsmim Papsi. İstanbul'da yaşıyorum ve uzun zamandır kendime eş arıyorum. (0535) 722 72 90.
Pro Plan mamalarının ambalajı yenilendi
Purina'nın markası Pro Plan bir yeniliğe imza attı. Pro Plan mamalarının yeni ambalaj sistemi, ürünlerin hava ile nem almasını, dolayısıyla aromasının kaybolmasını engelliyor. Bütün kedi mamalarını özel ambalajlarda piyasaya süren Pro Plan, kedi ve köpeklerin taze ve lezzetli mama yiyebilmelerini sağlıyor.