Basın Müzesi’nin entelektüel köpeği Sindi

Sindi, 18 yıl boyunca Amerika’da bir kütüphanede yaşayan Dewey isimli kedinin Türkiye versiyonu. Ama o bir köpek; 10 yıldır Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne bağlı Basın Müzesi’ni evi biliyor.

Gazeteciler, yazarlar, öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında yaşadığından bir miktar entelektüel. Sergi geziyor, kokteyllere katılıyor. Hatta kitap bile yazdı. “Müzedeki Hanımefendi Sindi” isimli kitapta, yaşadıklarını kendi gözünden anlatıyor.
Şeyda İpek BAYKAL

Sindi 12 yaşında, koli cinsi bir köpek. Hayatı, 2 yaşına kadar kaldığı Antalya’daki bir barınaktan alınınca tamamen değişti. İki kardeşinden ayrıldı, bir hayvansever tarafından İstanbul’a getirildi. Bir süre yeni sahibiyle yaşadıktan sonra yolu, Basın Müzesi Müdüresi Saadet Altay ile kesişti.
Müze 10 yıldır onun evi, Saadet Hanım da annesi. Yediği içtiği özenle seçiliyor. Vitaminleri veriliyor. Düzenli olarak veteriner kontrolünden geçiyor. Müzenin bütün personeli aileden biri gibi onunla yakından ilgileniyor.
Sessiz ve cana yakın bir köpek olduğundan, müzeyi ziyarete gelenlerin de sevgisini kazanmış.
Varlığıyla yokluğu bir. Kimseyi rahatsız etmiyor. Onu görmeyen birinin müzede köpek olduğunu anlaması zor. Cemiyete gelen yazarlar, gazeteciler, öğretim üyeleri ve üniversite öğrencileri onu çok seviyor. Hatta sırf onu görebilmek için geçerken uğrayanlar var. Yanlarında onu sevindirecek süprizlerle geliyorlar.
Sindi’yi müzeye geldiği ilk yıllardan beri tanıyanlardan biri de, gazeteci-yazar Nurettin İğci. Nurettin Bey, emekli olduğundan bu yana vaktinin büyük bir kısmını cemiyette geçiriyor. Çoğu, çocuklar için yazılmış 56 kitabı var.
Sindi’yi çocuğu gibi seven Saadet Hanım bir gün, “Neden onunla ilgili bir kitap yazmıyorsun?” deyince, Nurettin Bey not tutmaya ve fotoğraf çekmeye başlıyor. Sindi’nin hareketlerini izliyor. İnsanların ona sevgiyle yaklaşmasını ve verdiği tepkileri gözlemliyor. Uyurken, banyo yaparken, hastayken, sergi gezerken, kokteylde kuruyemişleri kıtırdatırken 500’ün üzerinde fotoğrafını çekiyor.
Beş aylık bir çalışmanın sonunda, “Müzedeki Hanımefendi Sindi” kitabı ortaya çıktı. Kitap onun ağzından yazılmış. Müzede 10 yıldır yaşadığı hayatı, insanları ve sokağı anlatıyor. Kitabın başında, müzenin bulunduğu Çemberlitaş ve Sultanahmet’in tarihi güzelliklerinden bahsediyor. Okuyucu onun ağzından bölgeyi tarihi ve turistik açıdan tanıma imkanı buluyor.
Kitaptaki Sindi, diğer köpeklere göre çok farklı. Gazete okuyor, televizyon izliyor ve internete giriyor. Hatta Facebook’tan yıllar önce kaybettiği kardeşlerini bile buluyor. 64 sayfadan oluşan kitabın son sayfaları onun fotoğraflarıyla süslenmiş.

NURETTİN İĞCİ
Amaç hayvan sevgisi aşılamak


Kitabın adından da anlaşılacağı gibi Sindi tam bir hanımefendi. Müzeye gelen kimseyi rahatsız etmiyor. Onu sevenin yanına gidiyor, sevmeyen olunca köşesine çekiliyor. 10 yıldır tanıyorum. Havladığına bir ya da iki kez şahit olmuşumdur. Saadet Hanım çok eski arkadaşım. Bana “ Onun için neden bir kitap yazmıyorsun?” deyince, yanımdaki değerin nasıl farkına varmadığmı düşündüm.
Kitap onun gözünden hayatı anlatıyor. Amacım, insanlara hayvan sevgisini aşılamak. Kitap 3 hafta önce piyasaya çıktı. Kendim bastırdığım için kitapçılarda satılmıyor. Söyleşiler, fuarlar ve kitap şenliklerine katıldığımda imzalıyorum. İsteyen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve benden temin edebilir. nuri.igci@gmail.com, (0532) 694 27 87

KÖPEKLERDE PATİLERİ SÜREKLİ OLARAK YALAMAYA BAĞLI OLUŞAN DERİ PROBLEMLERİ

Patileri sürekli ve şiddetli bir şekilde yalamak, köpeklerde bazı deri problemlerine neden olabilir. Bunların içinde en yaygın olanı, bilek bölgesinde görülen ve “yalama granülomu” olarak da bilinen deri problemleri.
Genellikle ön ayakların alt bölgelerinde ortaya çıkar. Önce tüyler dökülmeye ve deri kalınlaşmaya başlar. Yalama devam ederse, zaman içinde kızarıklık ve ülserleşme ile birlikte iyileşmeyen yaralar oluşur. Bu yaraların kaşınması ile yalama şiddetlenir, yalama şiddetlenince yaralar kötüleşir ve problem bu kısır döngüde şiddetlenerek devam eder.
Bu problem bir çok köpek ırkında, her yaş ve cinsiyette görülebilir. Ancak, dobermann pinscher, labrador retriever, golden retriever, great dane, İrlanda seteri, Alman çoban köpeği ve boxer gibi büyük ırk köpeklerde ve daha ziyade bu köpeklerin orta yaş dönemlerinde çok daha sık ortaya çıkar.
Deri problemleri eğer herhangi bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa, arkasında, köpeğin o bölgeyi yalayarak kendini mutlu hissetmesini sağlayan endorfin hormonuyla ilgili olduğu düşünülür. Ayağını yaladığında beynin salgıladığı endorfinin etkisiyle kendisini iyi ve mutlu hisseden köpek, bu durumu sürekli hale getirebilir.
Bunun dışında ön ayaklarda görülen alerjiler, deri parazitleri, mantar enfeksiyonları, eklem problemleri, travmalar, ayağa batan küçük yabancı cisimler, tümörler ve bazı sinir sistemi hastalıkları da sürekli olarak köpeğin ayaklarını yalamasına ve aynı problemin ortaya çıkmasına neden olabilir. Sıkılma, stres ve ayrılık kaygısı gibi psikolojik sorunlarda da ayakları sürekli yalama huyu ortaya çıkabilir.
Tedavi için ilk olarak veteriner hekiminize danışmalısınız. Hekiminiz, sizden alacağı bilgilerin yanı sıra fiziksel muayene, doku örneklerinin mikroskobik olarak incelenmesi ve gerekli görürse kan ve mikrobiyolojik analizlerle, sorunun arkasında yatan gerçek hastalığı kolaylıkla ortaya çıkaracaktır. Tedavide en etkili yöntem, şiddetli yalamaya yol açan gerçek sebebin tedavi edilmesidir. Elizabeth tasması gibi, köpeğin ayaklarını yalamasını engelleyen yakalıklar ve ayağa uygulanan, yine köpeğin yalanmasını engelleyen kötü tatlı spreyler problemin şiddetlenmesini engeller.
Psikolojik problemlerden kaynaklanan şiddetli ayak yalama problemlerinde, uygun antidepresan ilaçlar kullanılabilir.

PAKO PANO

* Ankara’da yaklaşık 4-5 yaşlarında bir terrier bulundu. Şimdilik geçici olarak bulan kişiler tarafından misafir ediliyor. İletişim için: ilknurkenez@hotmail.com, nilgun.erturk@gmail.com

* 1.5 aylık, birbirinden tatlı, oyuncu, akıllı 9 kardeşler. Anneleri olmadığı için barınağa getirilmişler. Şimdi geçici olarak, bir hayvan severin evinde musafirler. İlk aşıları yapılmış. Tekrar barınağa gitmelerine izin vermeyin. İstanbul, tel: (532) 464 07 14

* 3 aylık bu oğlanı barınaktan geçici olarak eve aldım, ilk aşıları yapıldı, sağlıklı bir bebek. Evde çok kedim olduğu için acil sevgi dolu bir yuva arıyorum. Onun ailesi olur musunuz, İstanbul. Tel: (216) 384 51 65, (555) 986 97 30.
Yazarın Tüm Yazıları