BENDENİZ bir ara röportaj da yapıyordum hatırlarsanız...
O dönem de birkaç kez dile getirmiştim; konuştuğum kişi düşmanım bile olsa röportajın ortalarında, koruyup kollamak istediğim, kıyamadığım biri olup çıkıyordu.
E, haliyle öyle köşeye sıkıştırmak falan bir yana, neredeyse ‘Konuşmama hakkınız var, söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir’diyeceğim geliyordu.
Kısaca, ‘Kolayca kafaya alınan biri’ olarak tarif edebilirim kendimi. İlk görende tamamen tersi bir intiba yaratmama ve habire her yerde kimseleri kolay kolay sevemediğimi ifade etmeme rağmen... Hakikaten sevgi konusunda çabuk baştan çıkıyorum galiba.
Zayıf olduğum noktalar var.
Sağlık mesela...
Şimdi şu El Kaide’nin başı gelsin karşıma... Bir yerindeki arazdan söz etsin... Eve alıp bakabilirim. O derece yani.
***
Uzatmayayım, galiba başkalarının röportaj yaptığı kişilere karşı da aynı şeyleri hissetmeye başladım.
Ya da beni böyle düşündüren şey, birinin yine zayıf noktalarımdan birine dokunması oldu.
Zeynep Özal...
Pazar günü Milliyet’te Elif Korap’a, Sabah’ta Şengül Balıksırtı’na, annesinin onu erkek kardeşlerinden daha az sevdiğinden yakınıyordu. Ve bu ayrımı ortaya koyan, unutamadığı, çocukluktan kalma bir-iki fotoğrafı anlatıyordu.
Çok dokundu bana.
Bir de Kerem Alışık’ta böyle olmuştum. Babasının abartılı disiplinini anlattığında...
Aslında hiçbirimiz pedagoglar yardımıyla büyümedik. Bir yandan da iyi ki büyümedik. Memnun olmadığımız taraflarımızın, başarısızlıklarımızın faturasını ailemize çıkarıveriyoruz böylece. Eminiz çünkü... Mutlaka bir hata yapmışlardır. Sevginin, ilginin fazlası bile hata biliyorsunuz...
Gerçi Zeynep Özal asla başarısızlıktan falan söz etmiyor. Hatta tam tersi bir durum var. ‘Anneye rağmen mükemmel olma durumu.’ Evet, kendini akıllı, çalışkan, başarılı, ayakları yere basan biri olarak tarif ediyor. Hatta marka olduğunu da iddia ediyor.
Ama dedim ya... Zayıf noktalarımdan birine dokundu Zeynep Özal. Bu sebepten tüm ayıplamalardan, eleştirilerden, kızmalardan, kınamalardan, tiye almalardan muaf.
Semra Hanım’ın anneliğiyle ilgili söyledikleri doğrudur, değildir, aklında öyle kalmıştır, çocuk aklıyla öyle zannetmiştir. Bilmiyorum. Bildiğim, artık benim gözümde Zeynep Özal ne yapsa yeridir.
Mütemadiyen saçmalayabilir.
Hakikaten mazereti var. Okumadıysanız bulup okuyun, seversiniz Zeynep Özal’ı.
MIŞ-MUŞ
Erkekler de artık tüylerini aldırıyorlarmış.
Bedenimizi taklit edebilirler ama ruhumuzu asla!
*
Eşinden boşanmak üzere olan Sibel Can, ‘Sulhi’yle ağlaşıyoruz’ demiş.
Kızların gelin olurken hem ağlayıp hem gittiğini bilirdik ama...
*
Depresyon önce kadını vuruyormuş.
E, İrdelemeden Sorumlu Devlet Bakanı olmanın sonu budur!