Yılbaşı ağacı

HİÇ yılbaşı ağacım olmadı. Biraz üşendiğimden, biraz utandığımdan, en çok da baskıdan.

Her niyetlendiğimde kardeşim "Deli misin?" diye sordu.

Derinlerde bir yerde ben de hadiseye pek akıllı işi gibi bakmadığımdan herhalde, "Neden delilik oluyormuş?" şeklinde cevap vermek aklıma gelmedi hiç.

Bu seneye kadar.

Bu sene öyle bir kıvama geldim ki hani hükümet yasak koysa gizli gizli kuracaktım ağacı.

Yaptım nitekim.

Hem de bilumum gerekli malzemeyi kardeşime aldırtmak suretiyle!

İntikamım acı oldu anlayacağınız!

Bir gün en sakin halimle, sanki maydonoz siparişi verir gibi, "Gelirken bana bi yılbaşı ağacı alsana" dedim, o da en sakin haliyle, her zaman yaptığı bir işmiş gibi "Olur" dedi.

Demek bunca yıl yolunu bilememişim!

Uzatmayayım, kurduk ağacı.

Kurduk dediysem lafın gelişi...Nerede hata yaptıysak, ağaç bir tarafından rüzgar yemiş gibi yan yatmış durumda.

Ama olsun!

Bu ona bir doğallık veriyor. Tabiatta bir tarafa meyletmemiş ağaç var mıdır?

Yoktur!

Neticede kendisine doğal süsü vermiş plastik çam ağacımız salondaki yerini aldı.

Şimdi gelelim esas meseleye.

Şu minik lambalara.

Bakın, bugüne kadar şurada burada bunların her türlüsünü görmüştüm. Göz kırpar gibi bir yanıp bir sönenini...Sırayla yanıp, sırayla sönenini...Mors alfabesi gibi iki uzun bir kısa yanıp sönenini...Hepsi birarada olanını da görmüştüm. Ama en fazla birkaç dakikalık periyotlardı bunlar. Hergün değişik bir ritm tutturanına hiç rastlamamıştım. Evet, bu da geldi başıma. Daha doğrusu bunu da icat etmişler. Şöyle söyleyeyim, bizim lambalar haftanın günlerinden haberdar! Pazartesileri mesela, bir yarısı yanıp sönüyor, öteki yarısı sürekli yanıyor; salı günleri hepsi birden bir yanıp bir sönüyor, sonra birkaç dakika yanık durup tekrar hareketleniyorlar; çarşambaları başka bir şey...

Birara kardeşimden şüphelenmedim değil. Hani eski yılların özürü gibi, bana hoşluk olsun diye, yedi çeşit lamba aldı, hergün gizlice değiştiriyor mu diye...Değilmiş. Yemin etti.

Ailecek lambaları takipteyiz şimdi. Kardeşim uğrayamadığı günler telefon açıp soruyor, anlatıyorum lambaların durumunu.

Bugüne kadar evine yılbaşı ağacı kuranların bir bildiği varmış meğer. Fakat herkesin lambası bizimki gibi midir, bir ucuz kıytırık ışık demetinin geldiği nokta bu mudur hakikaten, merak içerisindeyim.

Ben bu ağacı kaldırmam kolay kolay. Zaten öteki yılbaşına ne kaldı...12 ay bir şey!..
Yazarın Tüm Yazıları