Fakat... O kıyıdaki balıkçılara, kafelere, çay bahçelerine doluşanların biri, bir kere olsun dönüp Boğaz’a baksa!..
Asla!
Herkes birbiriyle meşgul.
Peki neden teptiniz onca yolu?
Evde oturup konuşsaydınız o bitmeyen meselelerinizi!
Veya Alibeyköy’e gitseydiniz toplaşıp!
KIZLARI DA ALIN ASKERE
Direksiyonda bir genç kız...
Direksiyonda dediysem, lafın gelişi. Bir elinde cep telefonu, ötekiyle çantasından sigarayla çakmak çıkarmaya çalışıyor.
Bu cesur yüreklilik, ölmekten, öldürmekten korkmama hali... Hakikaten askere göndermek lazım. Kuzey Irak’a.
ONU ALMA BENİ AL
Arzu Balkan’la Deniz Uğur, baştan beri verdikleri röportajlarda söyledikleriyle hepimize yeniden gösterdiler ki, üçlü ilişkilerde durum kadın açısından iki evreden oluşmaktadır.
Birincisi, "Onu alma beni al!"
İkincisi, "Bana yar olmadın ona da olma!"
EMEĞE SAYGI
Bazen, hiç yeri değilken, hatta hiç tanışmıyorken, karşımdaki kadına ayakkabısının veya bluzunun ya da eşarbının çok güzel olduğunu söylemek istiyorum.
Sahiden çok beğendiğimden değil, emeğe saygımdan!
Çünkü biliyorum ki az mesai harcamamıştır onu alırken...
Biliyorum ki yanyana koyup "Aradaki farkı bulun" deseler, bir bakışta fark edilemeyecek kadar birbirine benzeyen iki desen arasında az tereddüt etmemiştir.
İki renk, iki model arasında az gidip gelmemiştir...
En son, o sabah evden çıkarken "O mu, bu mu?" diye az düşünmemiştir...
SEVİŞME SONRASI
Erkek, sırtüstü yatmakta, mağrur bir ifadeyle tavana bakmaktadır.
Kadın, erkeğin koltuğunun altına sokulmuş, başını onun çıplak göğsüne dayamıştır.
Adeta minnettardır erkeğe.
Bütün filmlerde, sevişme sonrası sahne budur.
Herhalde var bildikleri... Demek böyle oluyor çoğunlukla.
Bana göreyse kadın için bundan daha teslimiyetçi bir duruş yoktur.
Bu duruştan ne kadar hazzetmediğimi anlatmak için "dayak bile bundan iyidir" desem... Hiç olmazsa bi tane de sizin patlatma ihtimaliniz vardır orada!
TECAVÜZ GİBİ
PKK’nın esir aldığı sekiz askerimiz...
"Şimdi bu konunun burada işi ne?" demeyin.
Düşünce zapt edilemiyor.
Oradan oraya sıçrıyor ve sıçradığı yerlerin birbiriyle uyum içinde olması şart değil. Bir fıkraya gülerken, mesela babanızın ölümü gelir aklınıza... Onun gibi bir şey.
"Sana mı kaldı?" da demeyin.
Türkiye’nin meselelerini düşünmek kimsenin tekelinde değil. Hatta bugüne kadar düşünenlerin yerine başkaları düşünse artık, belki daha iyi olur. Durum ortada zira.
Uzatmayayım, ben de zaten olayın politik ya da askeri yönünü falan irdeleyecek değilim. Bir çağrışımdan bahsedeceğim sadece.