Yaz siniri uygulaması

Bu aralar herkesin morali bozuk, herkes sinirli.

"Bu aralar mı?" diyeceksiniz... Haklısınız, bu topraklarda 365 gün olağan haldir bu.

Fakat yazın iyice abartıyoruz durumu "Yaz siniri uygulaması" gibi bir şey yani.

Dükkán, banka, devlet dairesi... İçinde personel bulunan herhangi bir yer... Kapıdan giriyorsunuz... O da ne!

Galiba az önce bir felaket geldi başlarına ve siz de hemen üstüne gittiniz!

Geçen gün dayanamadım, sordum bir kitapçıda... Hani olur ya, biri geldi enselerine silahı dayadı, kasayı boşalttı, çekti gitti! O çıktı kapıdan ben girdim! Öyle bir yüz ifadesi herkeste.

Değil tabii.

E, ne peki?

Sıcakmış!

Ayol, klima var, içerisi morgdan sadece iki derece yüksek!

Olsun!

Biliyorlar ki aylardan temmuzdur ve dışarısı yanıyordur!

Ve de en önemlisi herkes tatildedir, onlar çalışıyorlardır!

Gerçi kolayını bulmuşlar, hangi kitabı sorsanız, bakmadan etmeden "Yok" diyorlar. Yurdum insanının pratik zekásına kurban olayım, kendilerine yarı tatil durumu icat etmişler oracıkta!

Fakat yine de sinirleri bozuk. Ve o anda bir şezlongta uzanıyor olmamalarının tek suçlusu sizsiniz!

Devlet buna bir çare bulsun!

Bütün işyerlerine yazın üç ay çalışma yasağı getirsin mesela!

Hayır, zaten personelin yarısı tatilde, öteki yarısı da burnumuzdan getiriyor madem...

GÜLBEN ERGEN’İ TAKDİR ETTİM

Gülben Ergen’i her zaman çok takdir ediyorum.

Çalışkanlığını, azmini... Ne yönetimi deniyordu ona, hani oturuş kalkışından kiminle nasıl konuşacağına kadar her şeyin planlanması hadisesi? Neyse işte onu yapmasını da çok takdir ediyorum.

En son anneliğini takdir ettim.

Sen kalk, röportajın orta yerinde çocuğuna şeftali rendele!

Gülben Ergen fukara değildir. O şeftaliyi rendeleyecek başkaları vardır evde mutlaka.

Ama hayır!

Röportaja ara veriyor, şeftaliyi kendi rendeliyor.

Ki o Gülben Ergen işinde gayet profesyonel biridir ve o röportajın işin önemli bir kısmı olduğunu da bilir.

"Ama çocuk sözkonusu olunca normaldir" diyeceksiniz... Tamam, çocuğun ateşini ölçmek için, yahut ne bileyim uyutmak için kalksa... Hani olur ya, annesinden başka kimseyle uyumuyordur... Fakat şeftali rendelemekten bahsediyoruz. Ha, belki de başkasının rendelediği şeftaliyi yemiyordur Atlas bebek, olabilir.

Neyse uzatmayayım, sahiden de çok takdir ediyorum Gülben Ergen’i. Değil mi ki kalktı o şeftaliyi rendeledi, röportajı yapan Zeynep Özkartal’ın (Milliyet Pazar-20 Temmuz) bunu bize duyurmasını sağladı...

Ne yönetimiydi yahu onun adı?

Hani kendinden bir paket oluşturup sunuyorsun?..

MIŞ MUŞ

Rafel El Roman "Şarkılar yazdığım kadın henüz karşıma çıkmadı" demiş.Bence kadın saklanıyordur. Bir anneyi çocuklarından nasıl ayırdığını gördüyse...

Zayıflamak için günde fazladan 3 lt. su tüketip tuzu azaltan kadının beyni zarar görmüş.Fark etmez! "Ne pahasına olursa olsun" zayıflamak isteyen insanların zaten beyni doğuştan biraz zarar görmüş oluyor.

37 yaşında bir kadın 14. çocuğuna hamileymiş.Bu da "seri doğum" oluyor herhalde!

Antalya’nın Manavgat ilçesinde bir genç, Manavgat ırmağında karpuz soğuturken boğulmuş.Erkeğin ölümüne giden yol midesinden geçer!

PARA YARATICILIĞI ÖLDÜRÜR!

Artık neredeyse paranın yaratıcılığı öldürdüğüne hükmedeceğim.

Ne yapıyor parayı bulan?

Kendinden önce bulmuş olanları taklit ediyor.

Hepsi bu!

Onların bindiği cipten alıyor...

Onların giydiği markaları giyiyor...

Onların gittiği mekánlara gidiyor...

O da bir tekne alıyor...

O da Bodrum’a gidiyor...

O da Amerika’da, hem de aynı şehrin aynı mahallesinde bir ev alıyor...

O da çocuğunu aynı okula yolluyor...

Hatta aynı kadınlarla, aynı erkeklerle "aşk" yaşıyor...

Para çoğaldıkça alternatif azalıyor mudur nedir.

Yahut hepsinin ideali, hayali, hedefi aynıymış demek!
Yazarın Tüm Yazıları