Her ne kadar 21 Mart’a kadar üstünlük gecelerde olacaksa da "umuda yolculuk" başlamıştır artık.
* * *
Anneme de verdim müjdeyi. Her zamanki gibi benim sevindiğime onun da sevinmesini isteyen hissiyatımla...
"Gündüzler uzamaya başlıyor."
Ne dese beğenirsiniz?
"İnşallah!"
Tamam, kendisi "temkin kuşağı"nın bir mensubudur fakat bu meret dünya kurulalı beri bu zamanlar uzamaya başlıyor, inşallahı maşallahı yok yani!
Annem bunu bilmeyecek insan değil elbet fakat ne yapsın ki şu dünyada kendisine "fren" görevi verilmiş. Hadi o kadar evrenselleştirmeyeyim durumu; aile içerisinde gaza basmak benim görevimse fren annemin ayağının altındadır.
Bir başka deyişle annemin sloganı şudur:
"Kes coşkuyu!"
Yani bu "inşallah"ın altında kadercilikten ziyade kış ortasında yaz sevinci yaşayan kızını itidalli olmaya davet etmek yatıyor olabilir.
Bu daveti yerli yersiz her güldüğümüzde, sevindiğimizde, coştuğumuzda yapmıştır zaten.
Fakat şükür ki hastalıkların da abartılmasından hoşlanmaz.
Ama hangilerinin... Hayati tehlikesi olanların.
Yoksa misal, geçirmiş olduğu nezleyi öyle bir anlatır ki size, ölümcül hastalığınıza şükrederek, hatta şikáyetçi olmanızdan biraz da utanarak ayrılırsınız yanından.
Konu nereden nereye geldi...
Evet "yaz başı"dır sevgili okurlar!
Anneme ve benzerlerine rağmen.
Kutlu olsun!
MIŞ-MUŞ
Orta yaş 60 olmuş.
Oh oh çok iyi! Fakat Azrail’e haber vermek lazım bunu!
Eşlerin el ele tutuşması strese iyi geliyormuş.
Gelir tabii... İnsan anlar ki beterin beteri var!
Avrupa’nın en büyük ordusu Türkiye’deymiş.
E, en büyük "iç ve dış düşmanlar" saplantısı bizde olunca haliyle.