Yakından tanımak

PEK hevesliyizdir...

Hayranı olduğumuz sanatçıyı, okuru olduğumuz yazarı, yeni tanıştığımız birini yakından tanımanın...

Fakat bana sorarsanız, hadi "Bütün kötülüklerin anasıdır" demeyeyim ama keşke kimseyi yakından tanıma imkánı bulamasak!

Sonu daima hüsrandır zira.

Özellikle aşkların bitişinde mutlak parmağı vardır.

İnsanoğlunun, yakından tanıdıkça, sevilesi bir yaratık olmadığının ortaya çıkmasından mıdır artık...

Yoksa "Kitabın okunup bitirilmesi" meselesi midir...

Bu ikincisi daha doğru geliyor. Hani merakın kediyi öldürmesi gibi merakın giderilmesi de öldürücü bir şey.

Deniz Uğur, "Tamer Karadağlı kitabını okudum bitirdim, açmamak üzere kapattım" demiş ya... Ne maksatla söyledi bilmiyorum ama hakikaten insanlar da kitap gibidir. Anlattıklarının bir sonu vardır. Ve aynı şeyi döne döne, tekrar tekrar okumanın manası yoktur. Çekiciliği de.

Bu durumdan yırtanlar "Başucu kitabı" olmayı becerenlerdir bir tek.

* * *

Sahiden de bütün ilişkilerin altında merakın yattığı neredeyse bilimsel bir gerçek olarak biliniyor artık.

Bir yabancının dünyasına adım atıyorsunuz...

Kimdir, nedir, beraber nasıl bir yolculuğa çıkacaksınız...

Çok derinine inmeye de gerek yok, nasıl seviştiği bile merak konusudur. Hatta bazı ilişkilerde sadece bu.

Sonra işte o körolası "yakından tanıma" olayı gerçekleşir, karşınızdakini sular seller gibi ezberlersiniz.

Hani kendinizi o kadar tanımazsınız...

Ona baktığınız kadar aynaya bakmamışsınızdır...

Onu tarttığınız kadar kendinizi tartmamışsınızdır...

Sonuç:

Uğurlar olsun!

Ha, tanıdıkça hayran olunmaz mı?

Tanıdıkça vazgeçilmez olmaz mı karşıdaki?

Olur elbet.

Hani o iki arada gidip gelenler tanıdıkça sevenlerdir. İlkini yani. Fakat bir yandan da insandaki "tanıma isteği" dur durak bilmediğinden...

Bakın, aslında bu bir "sır" olabilir.

Kadın dergileri mutlu ve uzun bir evliliğin "sırları"nı verirken bunu da şeyttirebilirler.

"Evleneceğiniz erkek fazla meraklı bir tip olmasın!

Öyle sineklerin nasıl baş aşağı durduğunu falan merak etmesin!

Bunu merak eden, en yakın kız arkadaşınızın yatakta nasıl durduğunu haydi haydi merak eder!"

Bu yazı da içim kan ağlarken ittire kaktıra kaleme aldığım yazı olarak arşivde yerini alsın!

MIŞ-MUŞ

İslami seyahat güzergáhının en başında İstanbul varmış.

"Ankara"nın hakkını yemişler!

Eşinden boşanan Fransa Cumhurbaşkanı, Ukrayna devrimi liderlerinden "Turuncu Prenses" Yuliya’ya devet mektubu yazmış.

İyi ki içine 100 dolar koymadı mektubun...

Sophia Loren, "Meryl Streep’ten nefret ediyorum" demiş.

Kadın işi bilmiyor, "Rakibim yok" falan diyecekti halbuki!
Yazarın Tüm Yazıları